Türkiye’nin ünlü Kalp Damar Cerrahlarından Op. Dr. Mesut Özcan, Muğla’da çiftçiliğe el attı.
10 binin üzerinde hastayı ameliyat ederek hayata döndüren Kalp Damar Cerrahı Op. Dr. Mesut Özcan ve Kimyager eşi Selin Özcan, Ortaca ilçesine bağlı Eskiköy Mahallesinde 300 dönüm arazi üzerine kurdukları çiftliklerinde iyi tarım uygulaması ile nar üretimi yapıyorlar.
Avrupa’nın sayılı ülkelerine ihracat yaptıklarını dile getiren Özcan çifti, mesleklerinden kazandıkları tüm birikimi toprağa yatırdıklarını ifade ediyor.
30 bin ağacın olduğu çiftlikte yıllık 750 ton nar işlendiğini belirten Mesut Özcan, “Kalp Damar üzerine İsviçre’de yüksek ihtisas yaptım. Ülkenin birçok yerinde Kalp Damar Cerrahı olarak görev yaptım. Ardından da çiftlik hayatı başladı. Burada tamamen iyi tarım yapıyoruz. Kimyasal hiç bir ilaç kullanılmıyor. Totalde birinci ve ikinci sınıf olarak yıllık 750 ton nar işleniyor. Suyundan, marmelatına hatta sadece nardan beslenen arıların yaptığı özel ballara varana kadar Narla ilgili her şey bu çiftlikte yer alıyor” diye konuştu.
“HEDEFİM SAĞLIK TURİZMİ”
İyi tarımın yanı sıra organik tarım çalışmalarına da başladıklarını söyleyen Mesut Özcan 2018 yılı içerisinde sağlık turizmine yer vermeyi amaçladıklarını aktararak; “Tüm hastalıklar vücudun bağışıklık sisteminin çökmesi sonucu ortaya çıkar. Kendi arazimiz üzerinde doğayı bozmadan ahşap evler yapmayı ve bu evlerde belirli seanslarda ozon tedavisi ile klinik çalışmalarla hastaların bağışıklık sistemlerini güçlendirici tedavi yöntemlerine başlamayı planlıyorum. Bu konuda yıllardır üzerinde çalıştığım bilimsel projeler var” şeklinde konuştu.
“DAMATLIĞI İLE NAR FİDANI SULADI”
Mesut Özcan ile çiftçiliğe başlayan Kimyager Selin Özcan’da çocukluğundan bu yana özlemini çektiği köy hayatını Ortaca’da bulduğunu anlattı.
Selin Özcan; “Mesut’la Dalyan’ın köylerini gezerken aslında ikimizin de küçüklüğümüzden beri bu hayata olan özlemimizi keşfettik ve burada hayallerimizi gerçekleştirmeye karar verdik. Birikimlerimizle arazi almaya başladık ve bir yandan da bu yörede neler yetiştirebileceğimizi araştırdık. Sırasıyla toprak, su analizi, arazi ölçümleri yaptırmaya başladık. Nar fidanlarını dikeceğimiz arazide gece gündüz 24 saat 15 gün kepçe çalıştı ve tepeleme yaptık. Fidanlar üçlü ekim ile bu tepelere dikildi. Bu arada aynı zamanda biz Ankara’da çalışmaya devam ediyorduk. hemen hemen her hafta sonu Dalyan’a gelmeye başladık. Biz Mesut’la hayalimizin peşine öyle bir düşmüşüz ki az kalsın evlenmeyi unutacaktık. Dalyan’da evlenmeye karar verdik. Mesut “ben seni hayalindeki köy evinden gelin çıkaracağım” diye tutturdu. Ve ben bu köy evinden gelin çıktım. Düğün günü herkes bizi beklerken Mesut damatlığıyla yeni diktiğimiz nar fidanlarını sulamakla meşgul, ben ise kendi saçımı ve makyajımı yapmakla, burada yaşamaya başlayınca doğanın insanlar için vazgeçilmez olduğunu anladık. Bahçemde yetiştirdiğim sebzeleri pişirip yemenin, sabah tavuklardan aldığım taze yumurtayı kırıp pişirmenin, meyvelerin kokusunu duyarak tüketmenin ne kadar güzel olduğunu fark ettik” dedi.
(Cihat Cura/İHA)
Kaynak: İHA