Anadolu’da 18. yüzyılda yetişen büyük veli, fıkıh ve tasavvuf alimi Mevlana Ebu Said Muhammed Hadimi Hazretlerinin Konya’nın Hadim ilçesinde bulunan türbesi Ramazan’da ziyaretçi akınına uğruyor.
1701-1762 yılları arasında yaşayan Muhammed Hadimi Hazretlerinin türbesinden ziyaretçi eksik olmuyor. Dedeleri Buharalı olan Muhammed Hadimi Hazretlerinin dedelerinden alim ve veli bir zat olan Hüsameddin Efendi, Anadolu’ya gelerek Hadim’e yerleşti.
Babası Fahr-er-Rum (Rum diyarının seçilmişi, herkesin onunla övündüğü) namıyla meşhur Kara Hacı Mustafa Efendi olan Muhammed Hadimi Hazretleri ilk tahsilini babasından gördü.
10 yaşında Kur’an-ı Kerim’i ezberledi, Arabi ve Farisiyi öğrendi. Babasının emriyle Konya’da Karatay Medresesi’ne yazılan Hadimi Hazretleri burada beş sene ilim öğrendikten sonra, hocası İbrahim Efendinin tavsiyesi ile İstanbul’a gitti.
İstanbul’da zamanın meşhur alimlerinden Kazabadi Ahmed Efendiden ilim öğrenerek icazet alan ve 27 yaşında yüksek tahsilini bitiren Muhammed Hadimi Hazretleri, dört katır yükü kitapla Hadim’e döndü. Babasının boş bıraktığı Hadim Medresesi’nde ders vermeye başlayan ve kısa zamanda namı İstanbul’a kadar varan Muhammed Hadimi Hazretleri, önce Padişah üçüncü Ahmed Han, sonra da birinci Mahmud Han tarafından İstanbul’a davet edildi.
Ziyaretçi eksik olmuyor, menkıbesi dilden dile anlatılıyor
Hadimi Hazretlerinin 6. kuşak torunu olan ilçede yaşayan 46 yaşındaki Hakan Doğrul, Hadimi Hazretlerinin 1701-1762 yılları arasında Hadim’de yaşamış bir veli olduğunu anlattı.
Doğrul, Hadimi Hazretlerinin, kitap yazarken, şüphe ettiği bazı yerleri Peygamber Efendimizden bizzat öğrenmek için Medine-i Münevvere’ye gittiğini, Harem-i Şerif muhafızı Hacı Beşir Ağanın kendisini görmesi ve sonrasında Padişah 1. Mahmut Han’ın kendisini İstanbul’a davet etmesini anlattı.
Hadim’de yaşayan 80 yaşındaki Haydar Ünlü de Hadimi Hazretlerinin Medine’ye Peygamber Efendimizi ziyarete gittiğini ifade ederek, "Medine’ye Hazreti Peygamberin kabrini ziyaret etmeye gidiyor ve orada namaz kılıyor. Yalnız, şöyle bir şey var orada; kilitli olduğu halde kapı açılıyor. Oraya bakan kimse, kim olduğunu, nereden geldiğini soruyor? Her zaman geldiğini ve defalarca geldiğini biliyor. Nerelisin diye sormuş? Ne iş yapıyorsun diye sormuş? Hazreti Peygamberi ziyarete geldim. Ben Hadimliyim diyor, ondan sonra Berika kitabını yazarken oraya gitmiş” dedi.
Türbe ziyaretine gelen vatandaşlar da uzak yerlerden geldiklerini belirterek, dua ettiklerini söyledi.
Hadimi Hazretleri pek çok kitap yazdı
Muhammed Hadimi Hazretlerinin hazırladığı eserleri pek çoktur. Bu eserlerden, İmam-ı Birgivi hazretlerinin Tarikat-ı Muhammediye isimli kitabına yaptığı şerhi çok kıymetlidir. Bu şerhe Berika ismini vermiştir. Hadimi Hazretlerinin hazırladığı eserlerden bazıları şunlardır:
"El-Berîkat-ül-Mahmûdiyye fî Şerhi Tarîkat-il-Muhammediyye, Dürer Hâşiyesi, Hâşiyetün alâ Tefsîr-i Sûret-in Nebe’lil-Beydâvî, Risâletün fî Sülûk-in-Nakşibendiyye, Risâlet-ül-Huşû’i fis-Salâti, Risâletün fî Hakk-ıl-Istihlaf, Arâyis-ün-Nefâisi fî İlm-il-Mantık, Menâfî-ud-Dekâik fî Şerhi Mecâmi-ul-Hakâik. Bu eseri Mecelle’nin küllî kâidelerine kaynak olmuştur."
Muhammed Hadimi Hazretleri ile ilgili Hadim ilçesinde çoğu kişi tarafından bilinen ve dilden dile anlatılan menkıbe ise şöyle:
"I. Mahmut Han, Medine-i Münevvere’ye gitmişti. O zaman Medine’de Harem muhafızı olarak bulunan Hacı Beşir Ağa’ya, ’Harem-i şerifte, kaldığın bu zaman zarfında önemli bir olay oldu mu?’ diye sordu. O da şöyle anlattı, ’Ravza-i Mutahhara’daki Cibril kapısı bazı geceler seher vakti açılır, fakat içeri kimsenin girdiğini göremezdim. Bir defasında kararımı verdim, her gece sabaha kadar uyanık kalacak, ne pahasına olursa olsun bunun hikmetini öğrenecektim. Epey gün böyle bekledim. Bir gece kapı yine açıldı. Hemen koştum, içeride bir zat vardı. Kim olduğunu sordum. Bana, Konya Hadim’den olduğunu söyledi. İmam-ı Birgivi’in ’Tarikat-ı Muhammediyye’ isimli kitabını şerh ettiğini, şüphe ettiği bazı yerleri Resulullahın bizzat kendisinden öğrenmeye geldiğini söyledi. Kendisini odama götürdüm. Bir müddet kaldıktan sonra benden izin isteyerek ayrıldı. Ben, sabah namazından sonra gene odama şeref vermesini rica ettim. ’Memleketimde imamlık vazifem var! Bana izin ver’ dedi ve ayrılıp gitti. Bundan sonra da arada sırada gelirdi, kendisiyle görüşürdük.’ I. Mahmut Han, olayın doğruluğuna iyice kanaat getirmek için de memleketin birçok alimleri ile beraber Hadimli Muhammed Efendiyi davet etti. Sonra Hacı Beşir Ağa’yı çağırdı. Hacı Beşir Ağa, o kadar topluluk içinde Muhammed Hadimi Hazretlerini tanıyarak yanına vardı, ’Hoş geldiniz’ dedi. Padişah ve orada bulunan zevat da olayın doğruluğuna iyice inanmış oldular."
(iha)