ABD’deki eğitimi sırasında henüz 9 yaşında piyano çalmayı öğrenip, gazete ve televizyonlarda haber konusu olan 55 yaşındaki Işıl Soyak, ilginç yaşam öyküsünü anlattı. Dünyanın ilk işitme engelli eczacısı olan Soyak, İzmir’deki eczanesinde hastalara deva; sosyal projeleriyle de ‘iyilik’ dağıtıyor.
Işıl Soyak, romanlara, filmlere konu olabilecek yaşam hikayesini, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle kendisiyle bir araya gelen Yerel Gözcü Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hasan Dalgıç’a anlattı.
ENGELİNİ DEDESİ FARK ETTİ
Işıl Soyak’ın ilginç hayat öyküsü 1963 yılının 26 Kasım’ında İstanbul’da başladı. Dahiliye Doktoru olan annesi Tuncay Soyak ile Yüksek İnşaat Mühenisi olan babası Ersayın Soyak’ın mutlulukları, onun doğumuyla katlandı. Bir yaşına geldiğinde dedesi Ahmet Soyak, minik Işıl’ın işitmediğini fark etti. Soyak çifti kızlarının eğitimi için önce İstanbul’daki İşitme Engelliler Okulu’nun kapısını çaldı. Fakat ikinci kez yıkıldılar. Çünkü Işıl’a eğitim için sıra 9 yaşında gelecekti ve bu okulda en fazla ‘işaret dili’ öğrenebilecekti. Kızları gibi işitme engelli olan ve özel eğitimle resim öğretmeni Vedat Kılıçoğlu, Soyak çiftine esin kaynağı oldu. İlk mucize, Ersayın Soyak’ın yedek subay olarak askerliğini yaptığı sırada geldi. Robert Koleji mezunu 3 arkadaşı, aileye ABD’nin yolunu açtı.
KIZ KARDEŞİ DE İŞİTME ENGELLİ
Dört yaşındaki kızlarıyla ABD’ye giden Soyak çifti, okul araştırmaya başladı. Önlerinde iki seçenek vardı. Birisi işaret dilini, diğeri dudak okumayı öğreten okuldu. City School for Deaf Chidren’i ziyaretlerinde gördükleri manzara onları rahatlattı. Verbo Tonal adı verilen bir yöntemle, dudak okuma öğretiliyordu. Prof. Guberina’nın geliştirdiği bu yöntemle kızları sadece işaret dilini bilenlerin aksine, herkesle anlaşabilecek ve sosyal hayatın içinde yer alabilecekti.
Işıl’ın eğitimi masrafları için Amerikalılar vakıf kurmuş, anne babası oturma ve çalışma izni almıştı. Her şey yolundaydı. 1969 yılında kız kardeşi Oya dünyaya geldi. Akraba evliliği ya da başka bilinen bir etken olmamasına karşın, ne yazık ki Oya da işitme engelliydi. Işıl’ın 5. sınıfı okuduğu sırada, aile Türkiye’ye dönme kararı aldı. Çünkü kızları ana dillerini öğrenmeliydi. Onların girişimleri ve Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in çabasıyla İşitme Engelli Çocuklar Eğitim Merkezi (İÇEM) kuruldu.
ÜNİVERSİTE KAPISI DA AÇILDI
Yurt dışından getirilen teknoloji ve eğitmenlerle kurulan ve halen Ortadoğu’nun en büyük eğitim merkezi olan İşitme Engelli Çocuklar Eğitim Merkezi’nde iki kardeş eğitimlerini tamamladı. Lisede ailenin karşısında bir duvar daha vardı. Özel okullar Işıl’ı engelinden dolayı kabul etmiyordu. İzmir’e yerleşen Soyak Ailesi’nin başvurusunu kabul eden Fatih Koleji oldu. Üstün zekası, bitmez enerjisi ve sürekli gülen yüzüyle liseye devam eden Işıl, ‘aşk’la tanıştı. Feridun Tuğmen isimli genç, engeline aldırmadığı Işıl’a olan aşkını mektupla bildirdi. Onlar sevgili olmuş, bu sırada üniversiteye sıra gelmişti. 12 Eylül darbesinin karanlık yılları ve cuntanın kurduğu YÖK’ün yasaklarına karşın bir duvarı daha yıkma zamanıydı. Işıl Soyak ve ailesi bunu da başardı. İşitme engelliler için 7 bölüme girebilmenin kapısı açıldı. Işıl, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandı ve bu okuldan ‘dudak okuyarak’ başarıyla 1987’de mezun oldu.
DUDAK OKUYARAK GEÇEN YILLAR
1988’deki sınavı kazanıp memur olarak Yeşilyurt Devlet Hastanesinde işe başlayan Işıl, büyük aşkıyla hayatını birleştirdi. 1992’de Damla isimli kızları, 1996’da Can isimli oğulları dünyaya gelen çiftin mutlulukları dillere destandı. İki çocukları da sağlıklıydı ve engelleri yoktu. Çocuklarının ağlama sesini bile işitemeyen anneye, eşi yardımcı oluyor, Işıl Soyak’ın anne ve babası da torunlarının bakımı ve yetişmeleri konusunda her desteği veriyordu.
2011 yılında emekli olup Basın Sitesi’nde kendi eczanesini açan Işıl Soyak, enerjisi ve azmiyle herkesi hayran bırakırken, hayatı da dilediğince yaşıyordu. Ehliyet almıştı. Çeşitli sportif ve sosyal etkinliğin içinde yer alıyor, sosyal projeleriyle kendisi gibi engellilerin imdadına koşuyordu. Pırlanta misali yetiştirdiği çocukları eğitim hayatlarında da başarılıydı. Mektupla başlayıp, faksla devam eden büyük aşkın üstüne çöken ‘ihanetin’ kara gölgesini fark etmedi.
Halen eczanesinde deva, sosyal projeleriyle ‘iyilik’ dağıtmaya devam eden ‘gerçek peri’ Işıl Soyak, söyleşiyi şöyle noktaladı: “Dünyadaki en büyük hediye, yaşamın kendisi. Hayatı zehir etmenin anlamı yok. İnsan istedikten sonra önünde durabilecek bir engel de yok. Kendimi hiç engelli gibi görmedim. Kadınlar kendi gücünün farkında olmalı. Bizim yapamayacağımız bir işin, altından kalkamayacağımız bir yükün olduğuna inanmıyorum. Yaşamak güzeldir.”
İŞARET DİLİNE KARŞIYIM
Türkiye’de işitme engelli çocuklara ‘işaret dili’ öğretilmesinin doğru olmadığını söyleyen Işıl Soyak, “İşaret dili öğrenen bir kişi sadece işaret dili bilenlerle iletişim kurabiliyor. Oysa dudak okumayı bilen kişi, yüzüne baktığı herkesin ne söylediğini anlayabiliyor. Günümüzde ’Implant Koklear’ denilen bir yöntem var. Bebeklikte bu yöntem uygulandığında işitme engeli ortadan kalkabiliyor. Televizyonlarda Türkçe alt yazı olmasını istiyorum. Benim gibi dudak okumayı bilen işitme engelliler bu sayede televizyon izleyebilir” diyor.
SOSYAL PROJELERDE YER ALIYOR
Amerika Birleşik Devletleri’nde üye olduğu İşitme Engelliler Derneği’nin verilerine göre, dünyadaki ilk engelli eczacı olan Işıl Soyak, yakın zamanda kendisi gibi işitme engelli bir eczacının daha ABD’de eğitimini tamamladığını dile getiriyor. İzmir İşitme Engelliler ve Karşıyaka Liones Kulübü üyesi olan Işıl Soyak, engelliler için hazırlanan sosyal projelerde gönüllü olarak yer alıyor. İşitme engelli bir çocuğa işitme cihazı takılması için yardım toplanmasına öncülük eden Işıl Soyak, olimpiyatlarda yarışacak işitme engelli bir hentbolcu için de yardım toplamış.
(İHA)
Kaynak: İHA