Antalya’da yaklaşık 5 yıldır boşanma aşamasındaki eşinin 11 yaşındaki kızını kendisine göstermediğini ileri süren Ali Y., kızını görebilmek için icra yoluna başvurdu. Ali Y., “Kendi çocuğumu istemeyerek de olsa hacizliyorum. Mecburum, seviyorum çünkü. İnsan kendi çocuğunu hacizler mi?" dedi.
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde yaşayan Ali Y. (37) ile S.Y. (37), 2007 yılında görücü usulü evlendi. Çiftin evliliğinden İ.N.Y. (11) isminde bir kız çocukları dünyaya geldi. 2015 yılında ise şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle S.Y., kızıyla birlikte İstanbul’a giderek eşi Ali Y.’ye boşanma davası açtı. Mahkeme, boşanmanın reddine, küçük kızın geçici olarak velayetinin annesine verilmesine ve Ali Y.’nin eşi ve çocuğu için ayrı nafaka ödemesine hükmetti. İlerleyen süre içerisinde bir aracı vasıtasıyla ’protokol’ şartı konularak barışan çift, tekrar aralarında tartışma yaşayınca olay yine mahkemeye taşındı ve boşanma dava dosyası tekrar açıldı. Yaklaşık 5 yıldır süren boşanma davası süresince Ali Y.’nin kızını ayda 1 gün görebilmesine izin verildi. Baba Ali Y., boşanma aşamasındaki eşinin Zonguldak’ta yaşaması sebebiyle kızını ayda 1 gün görebilmek için Antalya’dan Zonguldak’a gitmek zorunda kaldı. Ali Y., mahkemenin 2019 yılındaki duruşmada kızının yılda 1 ay yanında kalmasına müsaade etmesiyle çocuğunu 6 yıl aradan sonra kendi evinde görmenin mutluluğunu yaşadı. Son olarak Ali Y. tarafından açılan boşanma davası da reddedildi. Mahkeme tarafından alınan kararda Ali Y.’nin kızını bayram, sömestr ve yaz aylarında görebilmesine imkan tanındı. Ali Y. ise kızının gösterilmediğini iddia ederek icra yoluna başvurdu.
“İNSAN KENDİ ÇOCUĞUNU HACİZLER Mİ?”
Eşinin açtığı boşanma davasının reddedilmesi sonucu 2018 yılında kendisinin de bir boşanma davası açtığını belirten Ali Y., 6 yıldır boşanamadıklarını söyledi. Bu süreçte çocuğunu görmekte zorlandığını dile getiren Ali Y., “Çocuğum 11 yaşına girecek, karşı taraf bana eski iddialara uzaklaştırma kararı almış. Çocuğumu zaten göremiyorum. Ben çocuğumu icra ile değil normal bir şekilde görmek isterim. Çocuğum böyle bir durumda etkileniyor. İcra basit bir olay değil. Pedagog eşliğinde farklı insanlar görüyor. Yeri geliyor kolluk kuvvetlerine başvuruluyor. Çocuğun psikolojisi bozuluyor. Boşanma davası reddedilen mahkemede çocuğumu görmeme ilişkin bir karar verildi. Şu anda karar değişti. Ancak yine de çocuğum gösterilmiyor. Karakola başvurdum kimse bana yardımcı olmuyor. ‘İcraya başvuracaksın’ diyorlar. Ben de icramı başlattım ama karar kesinleşmeyince o icra başlamazmış. Bu ay çocuğumu göremeyeceğim. Seneye kaldı. En son çocuğumu 4 ay önce gördüm. Zonguldak ile buranın arası bin 600 kilometre. Benim masraflarım oluyor, maddi zorluk yaşıyorum, her ay nafaka ödüyorum. Kolay değil yani. Kendi çocuğumu masrafla görüyorum ve hacizliyorum. İnsan kendi çocuğunu hacizler mi? Bu mal değil ki. O bir insan. İstemeyerek de olsa mecburum, seviyorum çünkü. Ondan ayrı kalmak istemiyorum. Özlüyorum. Ben çocuğumu yüreğime yazdım, o benim tek varlığım” dedi.
“KARŞI TARAF GÖSTERMEK İSTEMEZSE GÖSTERMİYOR”
Müvekkilinin yaşadıklarını anlatan Avukat Hakan Evcin ise, daha önce eşinin açmış olduğu boşanma davasının reddedildiğini, mevcutta da Ali Y.’nin boşanma davası açtığını ancak bunun da Temmuz ayında reddedildiğini aktardı. Ali Y.’nin 6 yıllık mahkeme sürecinde çocuğunu sadece birkaç kez gördüğünü savunan Evcin, “Bu görme olayları ancak mahkeme kararlarının kesinleşmesini beklerken jandarma eşliğinde oldu. İlk yargılama kesinleşmesiyle beraber 4 yıl sürdü. Şimdiki yargılama ise henüz kesinleşmedi. Bölge adliyesindeki istinaf sürecinin de tamamlanması bekleniyor. Bu da yaklaşık 1 yıl bekleyeceğimiz anlamına geliyor” dedi.
Ali Y.’nin çocuğuyla yaz aylarında, sömestr tatillerinde ve bayramlarda görüşmesine ilişkin mahkemede alınan kararlar olduğunu belirten Evcin, “Fakat bu kararların uygulanabilmesi için kesinleşmesi gerekiyor. İcra edilebilmesi kararın kesinleşmesi şartına bağlı. Fakat itiraz edildiği için kesinleşme yıllarca sürüyor ve çocukla görüşme ne yazık ki mümkün olmuyor. Eğer karşı taraf göstermek istemezse göstermiyor” diye konuştu.
“BOŞANMA OLAYLARINDA ÇOCUKLAR ŞANTAJ MALZEMESİ OLARAK KULLANILIYOR”
Boşanma konularında çocukların şantaj malzemesi olarak kullanıldığını ve bu durumu en çok erkeklerin yaşadığını ileri süren Evcin, “Çocukla babanın görüşmesi konusunda mahkeme kararının kesinleşmesi ve bunun başka şehirlerde ise uygulanabilmesi için çok uzun prosedürler gerekiyor. Özel görüşme yerleri ve özel kişiler olması gerektiğine dair uygulamalar var. Fakat ne yazık ki karşı taraf istiyorsa gösteriyor, istemezse bu prosedürler uzun zaman aldığı için görüşülemiyor” dedi.
“İCRA YÖNTEMİ ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİNİ ETKİLİYOR”
Evcin, çocuğun görüştürülmeme durumunda icra yönteminin devreye girdiğini ancak bunun çocuğun psikolojisine olumsuz yönde etki yaptığına değinerek şöyle konuştu:
“Kalabalık bir heyet halinde çocuk alınıyor ancak çocuk bunu gördüğü anda zaten yıkılıyor, psikolojisi darmadağın oluyor. Zaten boşanma sürecinde sürekli kendilerine yükleme yapıldığı için çocukların psikolojisi inanılmaz kötü etkileniyor ve tabi ki gelecekleri de etkileniyor. Bunlar Türkiye’nin çocukları, dolayısıyla Türkiye’nin geleceği etkileniyor. Ülkemizde şöyle bir algı var; çocuklar anneye verilir, anne istediği zaman gösterir. Babalar nafakayı öder, babalar çocuklarla görüşemez, onlar her türlü fedakarlığı yapar, gerekiyorsa şantajla ev, araba, para kazanır, ne eder bulur çocuğuna verir.”
“KADININ NE KADAR ÇOCUKLA GÖRÜŞME HAKKI VARSA, ERKEĞİN DE O KADAR HAKKI VARDIR”
Bir erkeğin kadına şiddet uyguladığında diğer erkeklerin de bu durumdan olumsuz yönde etkilendiğine işaret eden Evcin, “Kadına şiddette toplumda eğer bir erkek kadına şiddet uyguladıysa bütün erkekler bunu yapmış gibi lanse ediliyor. Erkeğe şiddet görülmüyor. Erkek hep şiddet uygulayan, para kazanan, aldatan, döven, kumar oynayan ve alkol kullanan insanlar gibi gösteriliyor. Fakat erkekler böyle değil. Erkekler de insandır ve onların da hakları vardır. Kadın ne kadar anneyse, erkek de o kadar babadır. Kadının ne kadar çocukla görüşme hakkı varsa, erkeğin de o kadar hakkı vardır” ifadelerini kullandı.
“NAFAKA SÜRESİZ OLUNCA SİLAHA DÖNÜŞÜYOR”
Nafaka konusuna da değinen Evcin, müvekkilinin turizmde çalışan birisi olduğunu ve süreç boyunca işsiz kaldığını ancak nafaka ödemekle yükümlendirildiğini söyledi. Nafakanın süresiz olması durumunda silah olarak kullanılabileceğine dikkati çeken Evcin, “Böyle bir durumda eşitsizlik söz konusu. Erkek çalışıyorsa, kadın da çalışabilir. Erkek para kazanıyorsa, kadın da kazanabilir. Uç örnekler olarak bakmayıp genelleştirmek gerekiyor. Kadınlar ve erkekler eşittir, çocuğa da birlikte bakabilirler ve ikisi de para kazanabilir. Nafakanın da uzun süre olmaması ve belirli süreli olması gerekiyor. Ali Bey nafaka ödemediği her ay için 90 gün hapis cezası yatmak zorunda” diye konuştu.
(İHA)
Kaynak: İHA