Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hamidiye Uluslararası Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Gültekin, “Gıda Katkı Maddeleri’ne ilişkin, “Yapılan deneyler var, takip ediliyor, zararı varsa yasaklanıyor ancak bu, Gıda Katkı Maddeleri zaten kontrol altındaymış, kimse kafasına göre bir şey koymuyormuş, kodekse uygun yapılıyormuş, Bakanlık bunun denetimlerini yapıyormuş, o zaman bir sorun yok anlamına gelmemeli. Bu yaklaşım aşırı iyimserlik olur” dedi.
Prof. Dr. Gültekin, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin 2021 Kültürel Etkinlikleri kapsamında bu haftaki konuğu oldu ve “Gıda Katkı Maddeleri” konusunu anlattı.
Salih Sedat Ersöz’ün yönettiği çevrimiçi programda, Gıda Katkı Maddeleri’nin gerekli, zararlı ve helâl olup olmadığı konuşuldu.
Konuya Gıda Katkı Maddelerinin tanımıyla başlayan Prof. Dr. Fatih Gültekin, “Gıda Katkı Maddeleri, temel gıdalara katılan farklı çeşitli maddelerdir. Temel gıdaya katılan katkı maddeleri, görünümünü, rengini, tadını, kokusunu, kıvamını değiştiriyor. Ona koruyuculuk özelliği katılarak uzun süre dayanmasını sağlıyor. Katkı maddelerinin birkaç istisnası dışında besleyicilik özelliği yoktur.
Gıdalara renk vermek için boya katılıyor, kıvam vermek için kıvam arttırıcı madde katılıyor, lezzet vermek tatlandırıcılar katılıyor, uzun süre bozulmaması için koruyucu maddeler katılıyor. Bu tip katkılarla gerçek doğal haline benzer bir ürün elde ediliyor. Katkı maddelerinin avantajlarının yanında bazı dezavantajları da mevcuttur” diye konuştu.
Gıda Katkı Maddelerinin zararlı olup olmadığı konusunda bir şey söylemenin zor olduğunu söyleyen Gültekin, şöyle devam etti: “Gıda Katkı Maddeleri net olarak zararlıdır veya zararlı değildir demek çok zor. Şu anda ülkemizde 400’ün üzerinde Gıda Katkı Maddesi kullanılmaktadır. Her bir gıda katkı maddesini ayrı değerlendirmek lâzım. Mesela kırmızı pancardan kırmızı boya elde ediliyor ve gıdalara katılıyor. Bu bizim zaten tükettiğimiz bir gıda. Bundan elde edilen boyanın bir zararı yok. Veya Ayçiçek yağından, Zeytinyağından küçük bir işlemle bir emilgatör elde edilebiliyor. Bunlar zaten bizim tükettiğimiz gıdalar. Gıdanın doğal yapısını değiştirecek ciddi bir muamele olmamışsa bu tür katkı maddelerinin herhangi bir zararı yok. Bunun yanında doğal olmayan sentetik gıda maddeleri var. Vücudumuz bunları zehir olarak tanımlıyor, dışardan gelmiş yabancı madde olarak görüyor. Bu sentetik maddelerin çoğunda sağlık riskleri var. Yüksek miktarları kanserojen içerir ve kanser riskini arttırır. Bir kısmının alerji arttırıcı etkileri var. Bazıları migren ağrılarını tetikliyor. Hiperaktiviteyi arttırabiliyor. Bu da bilhassa çocuklarda görülen en yaygın psikiyatrist bozukluklardan biridir...”
“Merdiven Altı Üretimlere Dikkat”
“Bir maddenin ilaç mı, zehir mi, olduğunu onun dozu belirler” diyen Fatih Gültekin, şunları kaydetti: “Yüksel dozda verdiğiniz zaman sağlıklı olan birçok ürün sağlıksız hale gelebilir. Her şeyin dozu, vücuda giren miktarı önemlidir.
Gıda Katkı Maddelerini herkes her ürüne istediği kadar katıp piyasaya sürebilir diye bir şey yok. Hangi gıdalara, hangi maddelerin ne kadar katılabileceği Türk Gıda Kodeksi’nde bellidir. Ancak bu durum üretici firmalar ile doğrudan ilişkilidir. Merdiven altı diye tabir edilen firmaların üretimlerine dikkat etmek gerekir. İnsan sağlığını dikkate alan tanınmış, güven sağlamış firmaların ürünlerini tercih etmek gerekir. Merdiven altı ürünlerde riskler daha çoktur.”
“Gıdada Sektörünü Tüketici Yönlendirmeli”
“Normal şartlarda Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olarak kullanılan orta düzeyde Gıda Katkı Maddeleri güvenlidir desek doğru bir söz olur” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Gültekin, “Yapılan deneyler var, takip ediliyor, zararı varsa yasaklanıyor ancak bu, Gıda Katkı Maddeleri zaten kontrol altındaymış, kimse kafasına göre bir şey koymuyormuş, kodekse uygun yapılıyormuş, Bakanlık bunun denetimlerini yapıyormuş, o zaman bir sorun yok anlamına gelmemeli. Bu yaklaşım aşırı iyimserlik olur. Ben orta düzeyde zararı yok diyorum. Katkı maddelerinin geçmişine baktığımız zaman kullanımına izin verilen ve daha sonra zararları ortaya çıktığı için yasaklanan onlarca katkı maddesi var. Orta düzeyde kullanıldığı zaman zararı yok gibi görünen bazı katkı maddeleri yüksek düzeyde ya da sürekli kullanılırsa kanserojendir. Bir maddenin fazla miktarı zararlı ise bu maddenin düşük miktarından da kaçınmak gerekir. Tüketici bunları almazsa üretici de kullanamaz. Bazı katkı maddeleri koruyucu olduğu için mikrop üretimini engelleme özelliğinden dolayı mecburen kullanılmış olabilir ama boyalar için böyle bir zorunluluk yok. Boyalar sadece görüntüyü cazip hale getiriyor. Biz boyasız gıdayı tercih edersek üretici de boya kullanmaz. Tüm sektörü yönlendiren tüketicilerdir, yani bizleriz…” şeklinde konuştu.
“Helal Logolu Ürünler Tercih Edilmeli”
“Tarım Bakanlığı açısından katkı maddeleri ile ilgili bir sorun yok ama tüketici bakış açısıyla baktığımız zaman orda bir risk var. Tüketici olarak çoğu zararlı ise azından da kaçınmak lazım” diyen Fatih Gültekin, “Gıdalarda kullanılan bütün sentetik katkı ve renklendiricilerin zararlı olduğu bir gerçektir. Her ne kadar kullanma oranları düşürülse de annenin aldığı gıda boyaları anne karnındaki çocukların sağlığını dahi bozuyor. Bu sebeple bunlardan uzak durmak gerekiyor” dedi.
15 yıl önce Helal ve Sağlıklı Gıda Platformu adı altında bir çalışma başlattıklarını söyleyen Gültekin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu Platformda ilahiyatçılar, gıda mühendisleri, kimyacılar, doktorlar vardı. Yaptığımız çalışmalarda her bir gıda maddesini tek tek ele aldık. Orada fıkıh uzmanlarına biz Biyokimya öğrettik, gıda öğrettik, onlar da bize fıkıh öğrettiler. Beraber yorumladık. Gıda maddelerinin helalliğiyle ilgili bir sonuca varıldı. Gıda Katkı Maddelerinin dört kaynağı var. Bunlardan bazıları bitkilerden elde ediliyor. Bazıları sentetik. Bazıları mikroplardan elde ediliyor. Bazıları da hayvansal kaynaklardan elde ediliyor. Kaynağının helal olması gerekiyor. Hayvanlardan elde edilen katkı maddeleri şayet domuzdan elde ediliyorsa bu helâl olmaz. ‘Helâl’ logolu ürünler tercih etmemiz gerekir. Onun ötesinde şüpheli durumlar var. Onu anlamak için uygulamaya bakacağız. Uygulamaya girilirse helâllik endişesi var mı, yok mu, diye tek tek bakılabilir. Gıdaların sağlıklı ve helâl olup olmadığını anlamamız için bu konuda bilgi sahibi olmamız gerekir.”
(Haber Merkezi / Haber Kent)