Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisini açıkladığı toplantıda, "2023 yılına kadar, ülkemizde teknoloji tabanlı işlere yapılan yıllık yatırımların büyüklüğünün 5 milyar liraya ulaşmasını amaçlıyoruz. Türkiye’nin yıkıcı teknoloji alanlarında, küresel ölçekte marka olacak en az 23 akıllı ürün çıkarmasını hedefliyoruz. Ülkemizden de unicornlar çıksın, başarılarıyla adlarından söz ettirsin, hatta bunlara da Turcorn denilsin istiyoruz. Bu kapsamda 2023’e kadar en az 10 Turcorn hedefimiz var" dedi.
Türkiye’nin gelecek dönemde sanayi ve teknolojide izleyeceği yol haritasını içeren "Türkiye’nin 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi; Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi’nde düzenlenen toplantıda açıklandı. Toplantıya ;Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Milletvekilleri , Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, medya temsilcileri ve çok sayıda davetli katıldı.
"MİLLİ TEKNOLOJİ HAMLESİ, BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞMELERDE TEKELLEŞMEYE İTİRAZDIR"
Bakan Mustafa Varank, Türkiye’yi hedeflerine ulaştıracak stratejilerin ancak ve ancak teknolojiyle birlikte ele alındığında başarıya ulaşabilir olduğuna olduğuna dikkat çekerek, ”İşte bu birlikteliğin, tüm üretim ve tüketim süreçlerini değiştirmesine de Dördüncü Sanayi Devrimi diyoruz. Yüksek verimlilik, esnek üretim ve düşük maliyet gibi avantajlara sahip Dördüncü Sanayi Devrimi, yeni bir çağın kapılarını aralıyor. Çarpıcı bir istatistik paylaşayım. Bu devrimin getireceği teknolojilerin, önümüzdeki 5 yılda küresel ekonomiye 4 trilyon dolara yakın katkı sağlaması bekleniyor. Bu durum, sisteme Türkiye büyüklüğünde 5 yeni ülkenin daha eklenmesi demek. Gelinen noktada gelişmiş ülkeler, Dördüncü Sanayi Devrimi aracılığıyla mevcut tahakkümlerini sürdürmek istiyor. Diğer yandan, gelişmekte olan ülkeler de, bu kurulu güç dengesini lehlerine değiştirmek için planlar yapıyor.Yani ülkeler bu devrime, kendi kültür, rekabet gücü ve potansiyeline uygun yol haritalarıyla cevap veriyor, hatta bunları markalaştırıyor. Özetle söylemek gerekirse; elini çabuk tutup işe koyulmayan, yalnızca bugününü değil, geleceğini de kaybediyor Peki biz, Türkiye olarak, Dördüncü Sanayi Devrimi çerçevesinde neler yapıyor, nasıl bir pozisyon alıyoruz? Biz bu dönemin paradigma değişimlerini, sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görüyoruz. Bu dönüşüm sürecinde aktif rol almayı ve yeni teknolojilerin pazarı değil üreticisi olmayı hedefliyoruz. İşte bu vizyonumuza da Milli Teknoloji Hamlesi diyoruz. Milli Teknoloji Hamlesiyle ülkemizin; küresel rekabet gücünü artıracak, ekonomik ve teknolojik bağımsızlığını güçlendirecek, sanayide katma değerli üretimi geliştirecek ve kritik teknolojilerde atılım sağlayacağız. İşte savunma sanayinde geldiğimiz yer ortada. Bu alandaki tecrübelerimiz, güçlü yerli tedarikçilerimiz, diğer sektörlere de rol model olacak. Milli Teknoloji Hamlesi, bilimsel ve teknolojik gelişmelerde tekelleşmeye itirazdır. Tekelleşmeye karşı çıkmanın yegane yolu da özgün teknolojiler üretebilmektir. Bunu başardığımızda; hem bu zorlu coğrafyadaki varlığımızı güçlendirecek; hem de insanlık yararına teknoloji yaklaşımıyla, ilkelerimizi daha güçlü bir şekilde savunacağız" dedi.
"AR-GE YATIRIMLARINDA DÜNYADA SÖZ SAHİBİ OLAN İLK 2 BİN 500 FİRMALIK LİSTEYE, ÜLKEMİZDEN 23 FİRMAYI SOKMAK İSTİYORUZ"
Sanayi ve Teknoloji Stratejisini 11’inci Kalkınma Planı doğrultusunda hazırladıklarını ifade eden Varank, 2023’ giden süreçte somut hedefler belirlediklerini belirterek, milli gelirde imalat sanayinin payını artırmak istediklerini, son 10 senede ortalama yüzde 16,5 olan bu payı, 2023 yılında yüzde 21’e çıkarmayı hedeflediklerini açıkladı. Yenilikçi ve daha gelişmiş bir sanayi için, sanayide çalışan işçi başına katma değeri 35 bin dolara ve imalat sanayi ihracatını da 210 milyar dolara yükseltmek istediklerini kaydeden Varank, "Tabi bu ihracatın, teknoloji yoğunluğunun artması da üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Bu kapsamda; imalat sanayi ihracatımızda orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payını yüzde 50’ye çıkarmayı arzuluyoruz. Daha rekabetçi ve yüksek katma değerli üretime giden yol, Ar-Ge’ye yapılan harcamalardan geçiyor. Ar-Ge harcamalarının milli gelirdeki payını yüzde 1,8’e, bu alanda çalışan insan kaynağımızı 300 bin kişiye ve araştırmacı sayımızı 200 bin kişiye çıkaracağız. Ar-Ge yatırımlarında dünyada söz sahibi olan ilk 2 bin 500 firmalık listeye, ülkemizden 23 firmayı sokmak istiyoruz" dedi.
"2023’E KADAR EN AZ 10 TURCORN HEDEFİMİZ VAR"
Teknolojik dönüşümün temel sürükleyicisinin beşeri sermaye olduğu söyleyen Varank, "Yazılım alanında yetenek havuzunu genişletip, en az 500 bin yazılımcı olsun istiyoruz.İşin yatırım boyutunu da ayrıca önemsiyoruz. 2023 yılına kadar, ülkemizde teknoloji tabanlı işlere yapılan yıllık yatırımların büyüklüğünün 5 milyar liraya ulaşmasını amaçlıyoruz. Yeni teknolojilerle birlikte akıllı ürün ve hizmetler, piyasada baskın olmaya başladı.Bu noktada Türkiye’nin yıkıcı teknoloji alanlarında, küresel ölçekte marka olacak en az 23 akıllı ürün çıkarmasını hedefliyoruz. Tabi bunları yapacak; yenilikçi, fırsatları en iyi şekilde değerlendiren girişimcilere ihtiyacımız var. Biliyorsunuz girişim seviyesinden 1 milyar doların üzerinde değerlemeye ulaşan şirketlere Unicorn deniliyor. Dünya’da 300’e yakın unicorn bulunuyor. Ülkemizden de unicornlar çıksın, başarılarıyla adlarından söz ettirsin, hatta bunlara da Turcorn denilsin istiyoruz. Bu kapsamda 2023’e kadar en az 10 Turcorn hedefimiz var" ifadelerini kullandı.
"YATIRIM TUTARININ 50 MİLYON LİRAYI AŞMASI DURUMUNDA, PROJE BAZLI TEŞVİK SİSTEMİNİ DEVREYE SOKACAĞIZ"
Hedeflere ulaşmak için sanayi stratejisinde 5 ana bileşen ve 23 alt politika belirlendiğini belirten Varank, "İlk bileşenimiz Yüksek Teknoloji ve İnovasyon. Burada amaç; ülkemizi kritik teknolojilerde rekabetçi bir yapıya kavuşturup, küresel ligde önemli bir oyuncu haline getirmek. İkinci bileşen olan Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesiyle, teknoloji odaklı sanayileşme için somut adımlar atacağız. Girişimcilik alanında uygulayacağımız politikalarla, fikirden ürüne kadar tüm süreçte girişimci sayısını artıracak ve ekosistemi daha da güçlendireceğiz. Beşeri Sermaye’nin Dönüşümü ve Altyapı Alanında hayata geçireceğimiz politikalar, başarıya giden yolun hızlandırıcıları olacak. Detaylara girmeden önce, bu stratejinin bel kemiği olan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programına özel bir parantez açmak istiyorum. 11. Kalkınma Planında da yer bulan bu program, yüksek katma değerli ürünlerin yerli imkan ve kabiliyetlerle üretimini amaçlıyor. Bunun için odak sektörlerdeki öncelikli ürünleri destekleyeceğiz. Bu kapsamda Ar-Ge, Ür-Ge, yatırım, pazarlama ve ihracat süreçlerini uçtan uca yönetecek; Alıcı ve üreticiyi aynı anda teşvik edeceğiz. Programla destekleyeceğimiz yatırımlar, stratejik yatırım teşviklerinden faydalanacak. Yatırım tutarının 50 milyon lirayı aşması durumunda, proje bazlı teşvik sistemini devreye sokacağız. Yatırımlara sunulacak destek paketinde, belirleyici ölçütlerden biri projenin katma değeri olacak" dedi.
"SEKTÖREL YOL HARİTALARINI BELİRLERKEN, EKOSİSTEMLERİNİ DE DİKKATE ALACAĞIZ"
Tüm süreci tek pencereden yöneteceklerine işaret eden Varank, "Kamunun alıcı olduğu projelerde alım garantisi mekanizması çalışabilecek. Böylelikle üretimde dışa bağımlılığı azaltıp, cari açığı kalıcı olarak düşürecek ve küresel rekabette elimizi güçlendireceğiz. Pilot uygulama olarak makine sektörüyle başlıyoruz. Ürün listemiz bugün itibarıyla Resmi Gazetede yayımlandı. İnşallah Ekim ayıyla ilk çağrımıza çıkarak, yatırım başvurularını almaya başlayacağız. Yüksek Teknoloji ve İnovasyon alanı altı temel politikadan oluşuyor. Bu kapsamda İlk olarak teknolojik yetkinlik ve sektörel yol haritalarını belirleyeceğiz.Bildiğiniz gibi yeni teknolojilere yatırım yapmak oldukça maliyetli.Farklı yetkinlikler gerektiriyor. Dolayısıyla ilk aşamada yetkinliğimizin ve kaynaklarımızın yüksek olduğu alanlara odaklanacağız. Başka bir deyişle güçlü olduğumuz ve hızlı sonuç alacağımız alanlardan yola çıkacağız. Burada yeni bir yaklaşım daha getiriyoruz. Sektörel yol haritalarını belirlerken, ekosistemlerini de dikkate alacağız. Somut örnekler vereyim. Otomotiv sektörü, sektörün dahil olduğu mobilite ekosistemindeki yeriyle birlikte ele alınacak.İlaç sektörü, sağlık ve yaşam bilimleri ekosistemi içerisinde takip edilecek.Milli ve özgün ürünler üretmek için kritik teknolojilere ilişkin de yol haritalarımız olacak.Teknoloji ve sektörel yol haritaları, Ar-Ge’den ticarileşmeye kadar devam eden tüm inovasyon döngüsünü kapsayacak. Hazırlık aşamasında akademi, STK, sanayici ve girişimcilerden oluşan çalışma gruplarından destek alacağız" şeklinde konuştu.
"ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER İÇİN STRATEJİK MALZEMELER GELİŞTİRİLMESİNİ TEŞVİK EDECEĞİZ"
Öncelikli sektörler için stratejik malzemeler geliştirilmesini teşvik edeceklerini dile getiren Varank, bu kapsamda; kimya ve ilaç, ulaşım araçları, makine, bilgisayar, elektronik, optik, elektrikli teçhizat sektörlerinin ihtiyacı olan stratejik malzemeleri belirleyeceklerini ifade ederek, "Orta ve uzun vadeli kaynak planlaması yaparak; temel malzeme teknolojilerinde altyapı yatırımlarını tamamlayacağız.Stratejik maden ve malzemelerin alternatiflerinin geliştirilmesi için üniversiteler ve mükemmeliyet merkezlerine hedefler koyacağız. Bu alanlarda çalışan bilim insanlarımızı destekleyerek, araştırma faaliyetlerine teşvikler sunacağız" açıklamasını yaptı.
"AR-GE’NİN TİCARİLEŞTİRİLMESİ KADAR, FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ ÜLKEMİZDE KALMASINI DA ÇOK ÖNEMSİYORUZ"
AR- GE ekosisteminin güçlendirileceğini sözlerine ekleyen Varank, "Ekosistemde faaliyet gösteren merkez, üniversite, laboratuvar ve Teknoloji Geliştirme Bölgelerine ürün bazlı hedefler tanımlayacağız. Araştırma altyapılarını sanayimizin ihtiyaçlarına çözüm üreten uzman merkezler şeklinde yapılandıracağız.Üniversiteler, OSB’ler ve TGB’lerde bulunan makine, teçhizat, laboratuvar ve test ekipmanlarının envanteri çıkarıp, sanayinin ve akademinin ortak kullanımına açacağız.
Böylece aynı yatırımların tekrar yapılmasının önüne geçilecek. Ar-Ge’nin ticarileştirilmesi kadar, fikri ve sınai mülkiyet haklarının ülkemizde kalmasını da çok önemsiyoruz. Geliştirdiğimiz teknolojinin markasına sahip olmak, teknolojiyi geliştirmek kadar stratejik.Bu amaçla Türkiye markalarını küreselleştirmek için gerekli adımları atacağız. Teknoloji standartlarının gelişiminde söz sahibi olup, test merkezi ve sertifikasyon faaliyetlerine ağırlık vereceğiz.Teknoloji yarışında var olmak, hatta bu yarışı yönetmek için uluslararası standartların belirlenme aşamasında aktif rol alacağız. Özellikle; 5G, robotlar ve otonom araçlar gibi alanlardaki mevzuat çalışmalarında proaktif olacağız. Bağlantılı, elektrikli ve otonom teknoloji tedarikçilerinin taleplerini karşılamak ve yakın coğrafyaya hizmet vermek üzere otomotiv akreditasyon/sertifikasyon merkezi kuracağız" diye konuştu.
"YIKICI TEKNOLOJİLERDE KÜRESEL GİRİŞİMLER KURMAK İÇİN HAREKETE GEÇİYORUZ"
Yıkıcı teknolojilerle geliştirilen ürünlerin geleneksel ürünlerin yerini aldığını söyleyen Varank, değişime ayak uyduramayan üreticilerin yerini yeni oyunculara bıraktığını belirtti. Varank, "Dolayısıyla küresel markaları olmayan ülkeler için, yeni oyuncuların desteklenmesi stratejik öneme sahip. İşte Türkiye’nin Otomobili Girişimi bu yönde attığımız önemli bir adım. Bu proje; otomotiv ana ve yan sanayi tedarikçilerinin dönüşümüne ve ihracat katkılarının artmasına hizmet edecek. Ülkemiz bu girişim sayesinde, bağlantılı ve otonom elektrikli araçlar pazarında, küresel bir oyuncu olma fırsatına da erişecek" ifadelerini kullandı.
"FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ ALTYAPISINI VE UYGULAMA ÇERÇEVESİNİ GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Bakanlıklar ve Türk Patent Enstitüsü’nün koordinasyon halinde çalışacağını kaydeden Varank, "Kamunun elindeki patent, faydalı model gibi hakların envanterini çıkarıyoruz. Özel sektör başta olmak üzere, diğer kurumların bu envanterden faydalanmasını sağlayacağız.Kamu fonlarıyla desteklenen ve stratejik görülen girişimlerin, fikri sınai haklarının ülkemizde kalması için önlemler geliştireceğiz. Örneğin; kamunun altın hisseyle stratejik girişimlere ortak olması alternatifini değerlendireceğiz" dedi.
"SANAYİNİN DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ İÇİN ÇOK BOYUTLU POLİTİKALAR UYGULAYACAĞIZ"
Sanayi ve Teknoloji Stratejisinin ikinci sacayağının Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi olduğunu ifade eden Varank,” Bu kapsamda dijital dönüşümden, rekabet öncesi işbirliğine, teşvik sistemi reformundan sanayinin finansmanına, bütüncül bir yaklaşımla gerekli adımları atacağız.Bu başlıktaki politika detaylarına kısaca değinmek istiyorum. Sanayinin dijital dönüşümü için çok boyutlu politikalar uygulayacağız. Firmaların dijital dönüşüm olgunluk seviyelerini belirleyecek, sektörel ve işletme büyüklüğüne göre karşılaştırmalar yapacağız. Türkiye’ye özgü bir model geliştireceğiz.Dijital Dönüşüm ve Yetkinlik Merkezleri kuruyoruz.Bu merkezlerin yönetişim modeli; kamu ve özel sektörün yanı sıra uluslararası işbirliklerini de kapsayacak.
Yeni istihdam alanları belirleyip, yetkinlik bazlı eğitim destekleri geliştireceğiz" ifadelerini kullandı.
"KOBİ’LERİMİZİN DOĞRUDAN İHRACAT YAPABİLMESİ İÇİN E-TİCARET İMKANLARINI GELİŞTİRECEĞİZ"
Sanayinin Kurumsallaşması ve İhracatı Güçlendirmek için de bir dizi adım atılacağını belirten Bakan Varank, “Dijital dönüşümde firmaların uyum kabiliyetinin, sadece üretim faktörleriyle sınırlı değil. Kurumsal yönetişimin de kişilerden bağımsız ve nesiller boyu yaşayabilir yapılara dönüşmesini sağlamak gerekiyor. Bunun için şirketlerin kurumsal yönetişim becerilerini geliştirici desteklerimiz olacak. Örneğin; tedarik zincirindeki işletmeler arasındaki entegrasyonu hızlandıracak mekanizmalar geliştireceğiz. KOBİ’lerin rekabet gücünü artırmak için stratejik birleşmeleri teşvik edeceğiz. Ayrıca işletmelerin yeni pazarlara ulaşmasının önünü açacağız. KOBİ’lerimizin doğrudan ihracat yapabilmesi için e-ticaret imkanlarını geliştireceğiz. Bunun için veri merkezi yatırımları ve bulut bilişim uygulamaları gibi alanlarda çalışmaları başlatıyoruz" dedi.
"REKABET ÖNCESİ İŞBİRLİĞİ, ÜZERİNDE ÖNEMLE DURDUĞUMUZ BİR KONU"
Sanayi ve teknoloji alanlarındaki hedeflere, bireysel gayretlerden daha çok geniş tabanlı bir ilerlemeyle ulaşılabileceğini kaydeden Varank, ”Dolayısıyla firmalar, teknoloji tedarikçileri ve diğer paydaşlar arasında sinerjiyi tesis etmek gerekiyor.
Ortak altyapıların geliştirilip, işbirliği mekanizmalarının etkin hale getirilmesi oldukça hayati. Sanayi Bölgelerimiz ve Teknoloji Geliştirme Bölgelerimiz bu amacı karşılayan temel yapılar. Biliyorsunuz buralarda pek çok hizmeti düşük maliyetlerle sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde; bu bölgelerin sayısını daha da artırıp, rekabet öncesi işbirliği mekanizmalarını işletmek istiyoruz. Teknoloji odaklı kümelenmeleri artıracağız. Savunma ve Havacılık, Elektrikli Otomobil, Petrokimya, İletişim Teknolojileri gibi alanlarda stratejik kümeleri destekleyeceğiz.Bu sayede, katma değerli üretimi artırmayı hedefliyoruz" dedi.
"YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ VE YENİ YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİ İÇİN DE ÖNCELİKLERİMİZİ BELİRLEDİK"
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulunun, Mart 2019’da yeniden yapılandırıldığını hatırlatan Varank, "Kamu ve özel sektör temsilcilerinden oluşan Kurulumuz dinamik bir gündeme sahip. Ağustos’ta yaptığımız toplantıda, tüm tarafların mutabık kaldığı 35 eylemi hayata geçirme kararı aldık. Ayrıca yatırım teşviklerimizi de yalın ve daha etkin bir yapıya kavuşturacağız. Bu kapsamda; katma değerli üretimi odağa alıp, proje ihtiyaçlarına göre esnek bir mekanizma tasarlayacağız. Amacımız, firmaları daha fazla Ar-Ge yapmaya ve teknolojik ürün geliştirmeye teşvik etmek.Benzer şekilde, yabancı sermayeli şirketlerin de, ülkemizde Ar-Ge merkezleri açmasını güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Bölgesel Kalkınma, İstihdam ve Markalaşma alanındaki adımlarımızla, ülke genelinde refahı daha üst seviyelere çıkaracağız. Kalkınma Ajanslarımızın rolünü etkinleştirecek; Birden çok sektörde rekabet gücü yüksek şehirler oluşturacağız. Bu kapsamda, her bölgenin dinamiklerine uygun kümelenme ve markalaşma destekleri verip, altyapı yatırımlarını da buna göre şekillendireceğiz. Bölgesel coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adlarındaki marka tescillerimizi artırıp, marka bilinirliğini artıracağız" diye konuştu.
"KREDİ MALİYETLERİNİ AZALTMAK İÇİN HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞIMIZLA ÇALIŞMALAR YAPACAĞIZ"
Sanayi finansmanı altyapısını güçlendirmek istediklerini ifade eden Varank, kredi maliyetlerini azaltmak için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte çalışmalar yapacaklarını açıklayarak konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Sanayi ve teknolojide hedeflediğimiz köklü dönüşüme, Ar-Ge temelli yatırımlarla ulaşabileceğimizi çok iyi biliyoruz. Tabi bunun için çeşitli finansal destek mekanizmalarının olması gerekiyor. Bankacılık sistemimiz genellikle kısa vadeli kaynaklardan besleniyor. Bu yüzden alternatif finansman modelleri geliştirilmesi şart.Kitle fonlaması, girişim ve risk sermayesi, hisseye dönüşebilir tahvil ihracı gibi uygulamaların yaygınlaştırılması için paydaşlarımızla düzenlemeler yapacağız.Yüksek büyüme potansiyeli olan işletmelerin, halka açılmalarını kolaylaştıracak ve özendireceğiz. Girişim sermayesi fonlarını kamu kaynaklarıyla destekleyecek; OSB ve TGB gibi yapıların ortak olduğu ihtisaslaşmış fonların kurulmasını sağlayacağız.Yine OSB’lerde uzun vadeli arsa ve bina iralama/edindirme modelleri oluşturacağız. Özkaynaklarıyla yatırım yapan firmalar için, teşvik sisteminde destek enstrümanları geliştireceğiz.Diğer yandan, bankacılık sisteminin sanayi ve teknoloji girişimlerine daha fazla kaynak aktarmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Kredi maliyetlerini azaltmak için Hazine ve Maliye Bakanlığımızla çalışmalar yapacağız."
"TEDARİKÇİLERİ, SANAYİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI VE KAMU ALIM GARANTİSİ KAPSAMINDA DESTEKLEYECEĞİZ"
Varank, "Sanayi ve Teknoloji Stratejisinin üçüncü bileşeni Girişimcilik alanında izleyeceğimiz politikalar. Bu kapsamda girişimcilik ekosistemimizi daha etkin bir yapıya kavuşturacağız. Ekosistemde yer alan tüm paydaşların faydalanması için Türkiye Girişim Ekosistemi Platformu ve İnternet Sitesini kuruyoruz. Bu platformda girişimlere ilişkin bilgilerin yanında;Yatırımcılar tanıtılacak ve girişimcilerin kullanabileceği kaynaklar hakkında bilgiler yer alacak. Girişimcilik fikirlerinin olgunlaşması için okullarda, iş yerlerinde ve TGB’lerde açık inovasyon yaklaşımının öğretilmesine yönelik çalışmalar yapacağız. Erken dönem girişimciler için vergisiz veya kolay vergili dönem gibi mekanizmaları geliştirmek istiyoruz. Yurt dışından gelen girişimciler için hoş geldin paketi ve girişimci vizesi gibi uygulamaları ilgili bakanlıklarımızla çalışacağız. Girişimlerin başlangıç aşamasından, ölçeklenme aşamasına geçişlerinde takipçi olacağız. Bu noktada özellikle, küreselleşme iddiası olan derin teknoloji tabanlı girişimleri pozitif ayrıştıracağız. Ekosistemin geneli için finansman kaynakları da özel bir önem taşıyor. Bu maksatla melek yatırımcı sayısı ve etkinliğini artıracak, kitlesel fonlamanın kullanımını yaygınlaştıracağız .Yine, girişim sermayesi fonlarının hacmi ve kullanımını artıracak tedbirler alacağız.Teknoloji tedarikçileri ve girişimcilerini daha da güçlendireceğiz.Bunun için teknoloji tedarikçileriyle alıcılarını bir araya getiren çift taraflı bir destek programı uygulamayı planlıyoruz.Tedarikçileri, Sanayi İşbirliği Programı ve kamu alım garantisi kapsamında destekleyeceğiz.Teknoloji bazında tedarikçi envanteri çıkaracak, bunları kamu ve sanayinin ihtiyacıyla buluşturacağız. Sanayileşme İcra Kurulumuzla, stratejik önemi haiz ürün ve hizmetlerin üretimi için kamu alımlarını kaldıraç olarak kullanacağız" dedi.
"MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞIMIZLA BİRLİKTE, İHTİYAÇ DUYULAN TEKNOLOJİK EĞİTİM MÜFREDATINI VE ALTYAPI İHTİYACINI BELİRLEYECEĞİZ"
Stratejinin dördüncü bileşeninin Beşeri Sermayenin Dönüşümü olduğunu ifade eden Bakan Varank, "Aslında insan kaynağımız, pek çok ülkeye göre karşılaştırmalı üstünlüğümüzün olduğu, hedeflerimize varmada en önemli bileşen. Bu manada beşeri sermayenin gelişimini önceliklendiriyoruz. Mevcut yetenek havuzumuzun dönüşümü için veri analitiği ve veri okur-yazarlığı eğitimleri alanında seferberlik başlatıyoruz. Dijital Teknoloji Uzmanı ve Dijital Teknoloji Yöneticisi gibi yetkinlikleri gösteren dijital rozet uygulamasına geçiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımızla birlikte, ihtiyaç duyulan teknolojik eğitim müfredatını ve altyapı ihtiyacını belirleyeceğiz. Yazılım teknolojileri ve endüstriyel tasarımın müfredata eklenmesini son derece önemli buluyoruz. Meslek Yüksekokulu ve Meslek Lisesi öğrencilerini sanayi ve teknoloji alanlarında kariyer yapmaya özendirecek modeller oluşturacağız. Yine bu okullardan mezun olanların, kendi alanlarında çalışmasını desteklemek için teşvik ve vergi indirimleri gibi mekanizmalar geliştireceğiz" diye konuştu.
"5 YILDA YAKLAŞIK 50 BİN ÖZEL YETENEKLİ ÖĞRENCİMİZ TEKNOLOJİ EĞİTİMLERİ ALACAK"
Ar-Ge yetenek kapasitesini artırmak istediklerini ifade eden Varank, "Yeteneğe yaptığınız yatırım, size misliyle geri dönüyor. Dolayısıyla biz de bu alana yapılacak yatırımlarda, tüm imkanlarımızı zorlamak istiyoruz. Kuracağımız 100 Deneyap teknoloji atölyesinde 5 yılda yaklaşık 50 bin özel yetenekli öğrencimiz teknoloji eğitimleri alacak.Bu sene ilk defa Uluslararası Lider Araştırmacılar Programını uygulamaya başladık ve beklentimizin çok ötesinde bir taleple karşılaştık. Yurtiçinde çalışan ya da kamu imkanlarıyla yurtdışına gönderilen araştırmacıların odak teknoloji alanlarında yetkinliğini artırmayı hedefliyoruz.Sanayi Doktora programımız devam edecek.Uluslararası araştırma merkezleri ile işbirlikleri yapmak istiyoruz. Yurtdışındaki üstün başarılı yabancı uyruklu akademisyenlerin, ülkemize transferini teşvik edecek programlar geliştireceğiz. Ayrıca dün ikincisinin açılışını yaptığımız Teknofest havacılık uzay ve teknoloji festivalini hepiniz biliyorsunuz. İlkinde 550 bin katılımcıya hitap eden, bu yıl 1 milyon misafir hedeflediğimiz bu festivalle teknoloji üreten, icat çıkaran bir gençlik yetiştirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda da Teknofesti geniş katılımlı düzenlemeye devam edeceğiz. Bileşenimizin son politikası Açık Kaynak Platformunun kurulması ve yazılım kapasitemizin artırılması. Açık Kaynak Platformuyla; yazılım maliyetlerini azaltmayı, yazılımcı sayımızı artırmayı ve açık kaynak alanında çalışan girişim sayısını artırmayı hedefliyoruz.İlk olarak kamunun mevcut ve yeni alımlarında, açık kaynak yazılımlara geçişi için yol haritası belirleyeceğiz.Açık kaynak yazılım ekosisteminin kamu ve özel sektör tarafından desteklenmesini sağlayacağız. Bu amaçla, hızla hayata geçirilebilir, yaygınlaştırılabilir ve yenilikçi bir yazılım eğitimi modeli hazırlanacak. Yazılımcı olmayı itibarlı bir kariyer haline getirmek istiyoruz.Bunun için bir seferberlik başlatacak ve genç yeteneklerimize yeni imkanlar sunacağız" ifadelerini kullandı.
"YAPAY ZEKA ENSTİTÜSÜ KURUYORUZ"
Stratejinin son bileşenini altyapı hazırlığı olarak belirlediklerini söyleyen Varank, Yapay zeka enstitüsü kuracaklarını belirterek, "Güçlü bir altyapının temin edilmesi, reformları gerçekleştirme hızımız ve verimliliğimiz açısından çok önemli. Veri iletişimi ve açık veri reformunda somut adımlarımız olacak. Veri iletişimi dediğimiz şey, artık sadece mobil cihazlar ve bilgisayarlarla sınırlı değil. Arabalar, mekanlar ve giyilebilir cihazlar arasında da veri iletişiminin gittikçe arttığı bir evreye girdik. Dolayısıyla küresel rekabetçiliğin ana unsurlarından biri hızlı ve uygun maliyetli veri iletişimi olmaya başladı. Buradan hareketle, ülke genelinde, veri iletişim hızı ve güvenilir veri iletişim altyapısı için gerekli destekleri sağlayacağız. Bu alanda ürün geliştiren yerli teknoloji tedarikçilerini teşvik edip, kamu alım desteği imkanı sunucağız. Veri haberleşmesi konusunda uluslararası standartların geliştirilmesine katkıda bulunacağız. Açık veri reformunu da ivedilikle hayata geçireceğiz. Böylelikle veriye dayalı karar verme, ürün ve hizmet geliştirme süreçlerini güçlendirmiş olacağız. Ülke olarak sahip olduğumuz büyük verinin, ekonomik değere dönüşmesini önemsiyoruz. Bunun için Yapay Zeka Enstitüsü kuruyoruz. Bu Kurum yapay zeka alanında AR-GE çalışmaları yürütecek ve ülke ölçeğinde yüksek katma değerli projeleri hayata geçirecek" dedi.
"YERLEŞİK BULUT BİLİŞİM SİSTEMİ İHTİYACININ FARKINDAYIZ"
Ülkemizde kalması gerekli ve stratejik olan verinin tanımını, güvenlik seviyesini, depolama ve iletişim standartlarını belirleyeceklerini dile getiren Varank, "Bu amaçla veri güvenliği çerçeve mevzuatını tamamlayacağız. Sanayinin dijital dönüşümü için gerekli yazılımları ve altyapıları bulut teknolojilerine uyumlu olarak geliştireceğiz. Siber Güvenlik Standartları ve Altyapısı için de eylemlerimiz olacak. Günümüzde sadece iş verileri değil, biyolojik yapımıza ilişkin veriler de siber saldırı riski altında bulunuyor. Dolayısıyla siber güvenlik konusunun üzerinde de dikkatle durduk. Milli Teknoloji Hamlemizin öncelikli projelerindeki siber güvenlik risklerini belirleyip, gerekli önlemleri alacağız. OSB ve TGB’lerde kullanılanlar başta olmak üzere, yazılımların sızma testleri için yerli teknoloji tedarikçilerini geliştirip, sertifikasyonlarını destekleyeceğiz. Siber saldırıların etkisinin yüksek olabileceği sektörlerde, siber güvenlik yerli altyapıları kurulmasının planlamasını ilgili kurumlarla yapacak; Mevzuat ve ek finansman desteği sağlayacağız" dedi.
Ulusal blokzincir altyapısını geliştirecek ve blokzincir tabanlı ağ oluşturulması çalışmalarını teşvik edeceklerini sözlerine ekleyen Varank, şu ifadeleri kullandı:
"Kamu uygulamalarından blokzincir altyapısına taşınabilir olanları tespit edip, Açık Kaynak Platformu bünyesinde projelendireceğiz.Yeni iş modellerinin blokzincir alt yapısında pilot uygulamaları için test ortamı ve katılımcı kümesi oluşturacağız. Testleri başarıyla tamamlayan girişimlerin sertifikasyonunu yapıp, yatırım almalarını destekleyeceğiz. Sanayinin iki temel kaldıracı olan enerji ve lojistik alanlarında da reformlarımız olacak. Sanayide enerji verimliliğini sağlayacak teknolojik yetkinliği artıracağız.Yeni nesil teknolojik ürünlerin enerji sektöründe oluşturacağı dönüşüm ihtiyaçları için, ilgili paydaşlarla çalışacağız. Öncelikli sektörlerin yoğunlaştığı OSB’lere, enerjinin güvenli tedariği için iletim yatırımları yapılacak; Çeşitli destek mekanizmalarıyla enerjiye erişimi kolaylaştıracağız. Başta OSB ve endüstri bölgeleri olmak üzere, sanayimizin lojistik ihtiyaçlarını belirleyip, hızlı ve düşük maliyetli ulaşımı sağlayacağız. Uyguladığımız tüm politikalarda çevreye daha duyarlı, daha yeşil bir üretim ekosistemini teşvik edeceğiz. Gençlerimize nitelikli iş imkanları sağlayıp; sanayi ve teknoloji üretiminde söz sahibi ülkeler arasında yer almak istiyoruz. Nihai hedefimiz belli Türkiye’yi küresel eğilimlere yön veren, öncü bir aktör haline getirmek."
(Hülya Keklik - İbrahim Berat Yılmaz/İHA)
Kaynak: İHA