Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, “Rejimin bu ay sonuna kadar girdiği yerlerden çekilerek çatışmasızlık bölgesi sınırlarına geri çekilmesi konusu bizim öncelikli konularımızdan birisidir. Rejim bu güne kadar yüzlerce defa İdlib Mutabakatını ihlal etmiştir. Terörizmle mücadele bahanesiyle bundan sonra yapacağı her bir hatanın çok ağır sonuçları olacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılan kabine toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Sözcü İbrahim Kalın, gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
“DEVLETİMİZİN VE MİLLETİMİZİN BÜTÜN İMKANLARI SEFERBER EDİLDİ”
Son günlerde yaşanan deprem, terör saldırısı, çığ felaketi ve uçak kazasına ilişkin açıklama yapan İbrahim Kalın, “Bu hadiseler hepimizi derinden yaraladı. Aynı zamanda millet olarak, devlet olarak kenetlenmemize vesile olmuştur. Elazığ ve Malatya’da yaşanan deprem hadisesi, ardından İdlib’de kaybettiğimiz askerlerimiz, hemen ardından gelen çığ felaketi, aynı gün açık kazası, bunlara karşı devletimizin ve milletimizin bütün imkanları seferber edildi, yaraların acilen sarılması için gereken adımlar hızlı bir şekilde atıldı ve atılmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın toplantıdaki taktim konuşmasında ifade ettiği gibi, bu hadiselerle ilgili gerekli dersler çıkartılmakta, gerekli çalışmalar yapılmakta, gerekli tedbirler de alınmaya devam edilecek. Bu tür hadiseler karşısında ön alıcı tedbirlerin alınması için de gerekli çalışmalar ilgili kurumlarımız ve bakanlar tarafından yapılacaktır” diye konuştu.
Kalın, yaraların sarılması noktasında çalışmaların hızla sürdüğünü söyledi.
“REJİMİN YAPACAĞI HER BİR HATANIN ÇOK AĞIR SONUÇLARI OLACAKTIR”
İdlib’de son dönemde yaşanan hadiselere ilişkin konuşan Kalın, “Son dönemde özellikle İdlib’de rejimin devam eden saldırıları karşısında Cumhurbaşkanımızın Meclis konuşmasında da ifade ettiği gibi yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Yeni dönemin parametrelerini Cumhurbaşkanımız açık açık ortaya koydular. Bu çerçevede hem Rus makamları ile hem Rus makamları ile temaslarımız devam ediyor. Cumhurbaşkanımızın Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde mutabık kalındığı üzere Rusya7dan bir askeri heyetin Türkiye’ye gelmesini bekliyoruz. Askerlerimiz, istihbarat birimlerimiz, ilgili kurumlarımız İdlib sahasındaki gelişmeleri detaylı bir şekilde ele alacaklar. Yeni dönemin ana parametrelerini tekrar ifade etmek istiyorum, özellikle orada askerlerimizin korunması için her şey yapılacaktır, askeri gözlem noktalarımız yerlerinde durmaya devam edecektir, başka noktaya kaydırılması söz konusu değildi, Soçi Mutabakatı ve İdlib Mutabakatı çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi olarak belirlenen sınırlar bizim esas aldığımız sınırlardır. Burada bir değişikliğin öngörülmesini kabul etmemiz mümkün değil. Hem sivillerin hem askerlerimizin can güvenliğinin sağlanması için Türkiye Cumhuriyeti olarak gerekli tahkimat, sevkiyat, destek neyse bunlar yapılacaktır. Yeni bir mülteci akımına mahal vermemek için sivillerin yerlerinde kalmalarını sağlayabilmek için çalışmalarımız kurumlarımız tarafından devam edecektir. Rejimin bu ay sonuna kadar girdiği yerlerden çekilerek çatışmasızlık bölgesi sınırlarına geri çekilmesi konusu bizim öncelikli konularımızdan birisidir. Rejim bu güne kadar yüzlerce defa İdlib Mutabakatını ihlal etmiştir. Terörizmle mücadele bahanesiyle bundan sonra yapacağı her bir hatanın çok ağır sonuçları olacaktır. Bu mesajı Rus mevkidaşlarımıza da net bir şekilde ifade ettik” şeklinde konuştu.
Kalın, Mart ayı içinde Astana Süreci toplantısı yapılabileceğinin altını çizdi.
“HAFTER’İN HALA SAVAŞTAN YANA OLDUĞU, TRABLUS’U ELE GEÇİRECEĞİNE DAİR PLANLAR YAPTIĞINI BİZ BİLİYORUZ”
Türkiye’nin Libya’daki sürece katılmasının Libya krizine bir denge getirdiğini söyleyen Kalın, “Bunu bütün müttefiklerimiz açıkça ifade ediyorlar. Bize ilk günlerde ‘Türkiye’nin Libya’da ne işi var’ gibi eleştirilerde bulunan tarafların dahi bugün Türkiye’nin müdahalesi sayesinde Libya’daki sürece bir denge geldiğini artık kendileri kabul ediyorlar. Hafter’in güvenilir bir aktör olmadığı da açık bir şekilde ortaya çıktı. Her ne kadar uluslararası toplum Hafter’e baskı yapıyormuş gibi görünse de Hafter’in hala savaştan yana olduğu, Trablus’u ele geçireceğine dair planlar yaptığını biz biliyoruz. Hafter tarafında yer alan 10 bine yakın silahlı askerin getirildiğini biliyoruz. Bunlar siyasi sürecin ilerlemesinde bir diğer engel” ifadelerini kullandı. Kalın, “Libya’nın meşru hükümetiyle yaptığımız anlaşma çerçevesinde hem Doğu Akdeniz’de hem de Türkiye Libya arasında sismik araştırmalarımız ve sondaj çalışmalarımız aralık vermeden devam edecek. Türkiye’nin bu konuda kararlılığı tamdır” dedi.
“KUDÜS BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”
Filistin’de barış planı olarak ortaya atılan planın bir barış ve çözüm planı olmadığını belirten Kalın, Kalın, “Bu plan iki devletli çözüm formülünü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Ortada bir Filistin devleti diye tanımlanan bir yer yoktur, İsrail içerisinde eritilmiş, parçalanmış, oralara buralara dağıtılmış toprak parçalarından bahsediliyor. Bu bir devlet değildir. Filistin Devleti’nin herhangi bir güvenlik gücünün olmaması öngörülmekte, hava erişiminin tamamen İsrail tarafından kontrol edilmesi, denize ulaşımının İsrail tarafından kontrol edilmesi gibi bir formül ortaya atılmıştır. Bunun bir devletin en temel vasfı olan egemenlik hakları ile çelişkili olduğu açıkça ortadadır. Netenyahu hükümetinin, Netenyahu’nun kendisinin iki devletli çözüme hiçbir zaman inanmadığını, ister iktidarda olsun ister muhalefette olsun her dönemde iki devletli çözümü ortadan kaldırmak için adımlar attığını biz açıkça biliyoruz. Bu planın yıllardır uluslararası toplumun kabul ettiği iki devletli çözüme bir katkı ve da destek olarak kabul etmek mümkün değildir. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Tarihi, insani, dini, vicdani, siyasi olarak Kudüs’ün el değiştirmesi, tarihi ve dini kimliğinin dönüştürülmesi ve benzeri adımların kabul edilmesi mümkün değildir. Bu planda Kudüs’ün bırakın Filistin Devletinin başkenti olması, yahut Doğu Kudüs’ün başkent olarak tanımlanmasını, Doğu Kudüs’ün daha da doğusunda bir küçük semtin adeta devlet denen yapının başkenti olarak taktim edildiğini görüyoruz. Bunun iki devletli çözümle, Kudüs konusundaki hassasiyetlerle ilgisinin olmadığı aşikar” açıklamasında bulundu.
“BU AP’NİN TERÖRE DESTEK VERDİĞİNİN VE SUÇ İŞLEDİĞİNİN AÇIK BİR DELİLİDİR”
Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen skandal bir etkinlikte PKK terör örgütünün elebaşlarının ve destekçilerinin de katılımıyla terör propagandası yapılmasına ilişkin konuşan Kalın, “AP’de Kürtlerin geleceğini ele almak bahanesiyle, bu başlık adı altında yaptığı toplantı teröristlerin propaganda yaptığı, kendilerini meşrulaştırmaya dönüştüğü bir platforma dönüşmüştür. AP’deki bu toplantıya teröristlerle birlikte katılanlar terörizme açıkça destek vermektedirler. Bu AP’nin teröre destek verdiğinin ve suç işlediğinin açık bir delilidir. Kürtleri korumak istediğini, onlara yol göstermek istediğini iddia edenlerin Kürtleri kendi bölgesel dizaynlara payanda yapmaktan başka niyetleri yoktur. Kürtleri kullanarak kendi siyasi planların hayata geçirmek isteyenler sukutuhayale uğrayacaklardır. Bunlara en güçlü cevabı Kürtler verecektir. Bu oyuna gelen Kürtlerin de hangi zihniyetle hareket ettiğini, hangi terör örgütleri çatısı altında yürüdüğünü biliyoruz. Bunların Kürtleri temsil edemeyeceğini biliyoruz. Türkiye’de de bazı çevreler terör örgütünün gündemini Kürtlerin gündemi gibi empoze etmeye çalışmaktalar. Bu terör örgütlerini kimlerin hangi amaçlarla desteklediğini dünya görmektedir. Suriye’de veya başka yerlerde Amerika’nın lejyonerliğini yaparak solculuk yaptığını zannedenler de başka bir hayal dünyasında, başka bir skandalın içinde yaşadıklarını hatırlamalılar” dedi.
“BU KONUNUN MECLİS’İN GÜNDEMİNE GELMESİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA DEVAM EDİYOR”
İnfaz düzenlemesi ile ilgili çalışmaların hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine Kalın, “Bu çalışma Adalet Bakanlığımız tarafından devam ettiriliyor. Özellikle hem siyasi paydaşlarla hem de uzmanlarla bu konuda detaylı çalışma yapıldı. Bu konunun Meclis’in gündemine gelmesiyle ilgili çalışma devam ediyor” dedi.
“AMERİKA İLE İSTİHBARAT PAYLAŞIMI KONUSUNDAKİ ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
ABD ile Türkiye arasındaki istihbarat paylaşımının durdurulup durdurulmadığı konusundaki soruya cevap veren Kalın, “Amerika ile istihbarat paylaşımı konusundaki çalışmalarımız devam ediyor. İstihbarat işbirliği çok boyutlu bir konu. Bahsettiğiniz haberin detayları ile ilgili bizim elimizde bir bilgi yok. Şuanda devam Irak, Suriye sahalarında ve diğer alanlarda istihbarat paylaşımı ve işbirliği devam ediyor. Ama şunu sorarsanız, ‘yeterli mi, bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak düzeyde bir istihbarat paylaşımı yapılıyor mu?’ Buna evet demem mümkün değil. Buna rağmen bizim istihbarat teşkilatımız dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye’nin milli menfaatleri için çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Birileri işbirliği yapsa da yapmasa da kendi imkan ve kabiliyetlerini kullanmak suretiyle bu çalışmalarını sürdürecektir” diye konuştu.
“BU KONUNUN TÜRKİYE’YE KARŞI BİR ŞANTAJ UNSURU OLARAK KULLANILMASI ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Türkiye ile ABD arasında krize neden olan F-35 savaş uçakları ile ilgili planlanan komisyon kurulması çalışmalarına ilişkin soruya cevap veren Kalın, “Bir ortak komisyon kurulması Cumhurbaşkanımızın Kasım ayında ABD’ye yaptığı ziyarette gündeme gelmişti ve ilgili arkadaşlar görevlendirilmişti. Amerikalı mevkidaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde maalesef bu konuda bir netice alamadık. Amerikan talebi bu konuda çok maksimalist bir yaklaşımla F-35’lerin S-400’ler Türkiye’de olduğu müddetçe verilmeyeceğine dair keskin bir pozisyon içindeler. Biz ise bu komisyonun teknik düzeyde yapacağı çalışmaların bu meseleye ışık tutacağını söyledik. Bir komisyon kurulmasının doğru bir fikir olduğu kanaatindeyiz. Teklifimizi yeniledik ve yenilemeye devam edeceğiz. Bu konunun Türkiye’ye karşı bir şantaj unsuru olarak kullanılması asla kabul edilemez” şeklinde konuştu.
ABD Başkanı Trump’un Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmek isteyen bir siyasi lider olduğunu belirten Kalın, ”Bunu pek çok defa kendisi ifade etti, kendi sistemi içindeki muhalefete rağmen bunu ifade etti. Biz de bu yapıcı yaklaşımı elbette karşılıksız bırakmayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Trump ile iyi bir ilişkisi var. Ama temel meselelerde çözmemiz gereken konular olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. PYD meselesi, Suriye konusu, PKK mücadele, FETÖ meselesi, Halkbank konusu ve diğer konularda daha yapıcı bir yaklaşımla mesafe almamızın mümkün olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“BURADA BİR VERGİ KAÇIRILMASI VEYA USULSÜZLÜK SÖZ KONUSU DEĞİL”
“Başkent Gaz’ın Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na aktardığı 7 milyon 925 bin dolarlık bağış gündemde. Muhalefetin eleştirileri var, muhalefetin söylemlerine cevabınız olacak mı?” sorusuna cevap veren Kalın, “Burada bir vergi kaçırılması veya usulsüzlük söz konusu değil. Kızılay bizim güçlü bir kurumumuzdur. Onu yıpratmaya dönük bir siyasi polemiğin başlatılması üzücüdür. Yarın herkesin Kızılay’a ihtiyacı olabilir, bu hassasiyetle bu konuların değerlendirilmesinin isabetli olacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
(Derya Yetim/İHA)
Kaynak: İHA