Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Bu kadar yalanı duble yollar da kaldırmaz, otoban yollar da kaldırmaz, Türk milleti hiç kaldırmaz” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yozgat’ta basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu’nun kamuoyuna doğruları söylemediğini ve her şeyi çarpıttığını söyleyen Bozdağ, “Bildiğiniz gibi TBMM Genel Kurulunda toplantı salonlarında yapılan konuşmaların tamamı kürsü masuniyeti kapsamındadır. Yani Meclisin grup genel kurulunda, parti grubunda konuşma yaptığı zaman milletvekili, genel başkanları bunun kürsü masuniyeti vardır. Bunun anlamı şu; o kürsüden sözle hangi suçu işlerse işlesin o soruşturulamaz, kovuşturulamaz ve cezalandırılamaz. Bunun amacı yasama faaliyetlerinin her türlü korku ve baskıdan uzak, özgürlük içerisinde yapılabilmesi için getirilmiş anayasal bir teminattır. Ama burada eğer hakaret edilir, küfür yapılırsa bu tazminata konu olabilmektedir. Şu anda da Kılıçdaroğlu genel kurul ve Meclis grup toplantılarında sarf ettiği küfür ve hakaretler nedeniyle hakkında açılmış pek çok dava vardır. Hani diyor ya; ’Ben gidip burada kendimi savunacağım.’ Bildiğiniz gibi buna imkan vardır. Tazminat davası açıldığında da sayın genel başkan gidip orada söylediklerinin yalan olmadığını, eğer yalan değilse ki yalan söylüyor, küfür değilse, küfür ediyor, küfür olmadığını mahkemeye anlatabilir. Buna yasal ve anayasal engel yoktur. Tazminat davasında da kendisi ispat yapabilir haklılığı konusunda. Kaldı ki Kılıçdaroğlu’un Meclis Genel Kurulu ve Meclis faaliyetleri dışında yaptığı konuşmalarda sarf ettiği küfür ve hakaretler nedeniyle yapılmış şikayetler var. Bu şikayetler dokunulmazlık kapsamında olduğu için bunlarla ilgili dokunulmazlık kalktıktan sonra ne yapılacaktır, savcılar çağıracak ifadesine başvuracaktır. Sayın Kılıçdaroğlu kamuoyunu buradan aldatmaktadır. Hakkında savcının çağırıp ifadesine başvurabileceği pek çok hakaret, küfür, iftiraya dayalı soruşturmalar var ama dokunulmazlığı olduğu için savcı çağıramıyor. ’Bana dava açsınlar, ceza soruşturması için şikayette bulunsunlar gidip anlatayım’ diyor. Yalan söylüyor, hakkında bu konuda açılmış pek çok yapılmış şikayet var. Bununla ilgili dosyalar TBMM Anayasa Komisyonunda bekliyor. Oraya baktığınızda onlarca hakaret ve iftira dosyası var, Sayın Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığı olduğu için savcılar çağıramıyor. Kalktığında gidecektir. Öte yandan deminde söyledim Meclis Genel Kurulu ve grup genel kurulunda kürsüde söyledikleri bizim anayasamıza göre suç olsa dahi suç kabul edilemediği için soruşturma ve kovuşturma kapsamı dışında tutulmaktadır. Kılıçdaroğlu da hakaretlerin büyük bir kısmını bu anayasanın hükmünü bildiği için kürsüde yapıyor, Meclis kürsüsünde, grup kürsüsünde yapıyor. Dışarıda yaptığı ile ilgili zaten soruşturmalar var” dedi.
“BU KADAR YALANI DUBLE YOL DA, OTOYOL DA KALDIRMAZ”
Bozdağ, “Sizin mahkemeye gidip ifade vermenize veya haklılığınızı ispat etmenize engel şu anda anayasa hükmü yok, yasa hükmü yok. Tazminat davaları ne diye açılıyor? Sen hakaret ettin diye, iftira ettin, yalan söyledin diye açılıyor. Daha doğru bir Türkçe’yle sen hakaretçisin, küfürbazsın, yalancısın diye açılıyor. O zaman iftiracı olmayan, yalancı olmayan, küfürbaz olmayan gidip mahkemeye ’ben küfürbaz, yalancı, iftiracı değilim, dediklerim doğrudur, işte delillerim’ deyip mahkemeye ibraz etmesi lazım. Buna bir engel yok ama maalesef her zaman olduğu gibi yalan söylemekte son vites yola devam ediyor. Bu gidişle çok feci bir kaza olacak. Bu kadar yalanı duble yollar da kaldırmaz, otoban yollar da kaldırmaz, Türk milleti hiç kaldırmaz” şeklinde konuştu.
“YIL 2018 OLMUŞ GENE ‘SATTIRMAYIZ’ DİYORLAR”
CHP tarafından Çorum’da düzenlenen ‘özelleştirmeye hayır’ mitinginde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “şeker fabrikalarını sattırmayacağız” açıklamasına ilişkin ise Bozdağ, “1983 seçimleri öncesinde rahmetli Turgut Özal dedi ki; ben köprüyü satacağım. Rahmetli Necdet Calp da ben sattırmam dedi. Tartışmalar aldı gitti ve rahmetli Özal’ı aziz milletimiz iktidar yaptı. Özal, köprüyü sattı ve yanına yeni bir köprüyü yaptı. Şimdi CHP gördüğümüz kadarıyla bu açıklamalarda gösteriyor ki hala Özal’ın bıraktığı yerde duruyor. Bir milim kıpırdama, bir milim ilerleme yok. O zaman da sattırmayız diyordu, şimdi yıl olmuş 2018 gene sattırmayız diyor. Aynı hamam aynı tas yola devam ediyor. Bugün dünyanın ileri ülkelerinin tamamında özelleştirmeler yapılmış, hatta Rusya komünizmden vazgeçen bir ülkedir. Orada dahi özelleştirmelerin çok büyük oranda tamamlandığını görüyoruz. Devlet fabrikatör değildir. Devlet yatırım yapanların önünü açacak, onlara destekler verecek ve özel sektör güçlenecektir. Dünyada devletin güçlü olduğu bir ekonomi neredeyse yok gibi. Ekonomide özel sektörünüzü güçlendirirseniz daha güçlü olacaktır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi milletimizin de, devletimizin de, pancar üreticimizin de, fabrikada çalışan işçilerimizin de yararınadır. Şuanda işçilerin herhangi birisinin kaybı yok. Tamamı 4/B kapsamında kamuya geçiriliyorlar. Devlet garantisinde işlerine devam edecekler. Fabrikalar çalışmaya 5 yıl süreyle devam edecek. Ondan sonra da çalışacaklarını düşünüyoruz. Çünkü ortaya konan rakamları gördüğünüzde bu fabrikaların çalışacağı çok aşikardır. Çalışma garantisi var. Kotaların azaltılması söz konusu değil. Kotayı iki yıl kullanmayan bir fabrikanın kotası iptal edilecek, Hazine’ye geçecek ve o kota yine başka fabrikalara verilecektir. Yozgat’taki çiftçilerimiz diğer İllerimizdeki pancar üreticilerimiz, bugün ne kadar pancar üretimi yapıyorsa yarın da o kadar ekmeye, üretmeye devam edecek. Pancar üretim alanlarında bir daralma olmayacaktır” dedi.
“İKİ TANE ŞEKER FABRİKAMIZ SATILMIŞTIR”
Bozdağ, “Hatırlarsanız bunlar başka şeyler de söylediler; ‘Anlaştılar, nişasta bazlı şekerin kotasını arttıracaklar. Gizli kapılar ardında pazarlık yaptılar’ dedi. Kılıçdaroğlu grup genel kurulunda konuştu. Biz nişasta bazlı şekerin kotasını yüzde 10’dan yüzde 5’e çeken adımı attık. Hani nişasta bazlı şeker üreticilerini kolluyordu, çiftçiyi kollamıyordu. Bu tamamen kamuoyunu aldatmaya, insanlarımızı hükümetimizin aleyhine döndürmeye dönük bir yalandan ibarettir. Biz nişasta bazlı şekerin kotasını aşağıya çekmek suretiyle şeker pancarından şeker üretimine ayrıca bir destek verdik. Bundan sonra daha güçlü bir şekilde üretim devam edecektir. Milletimizin, devletimizin, çiftçimizin yararınadır. Bundan bir zarar olması söz konusu değildir. İki tane fabrika satılmıştır. Tahmini bedellerin çok çok üzerinde satılmıştır. Satış şeffaf yapılmaktadır. Canlı yayında verilmektedir. Herkesin gözü önünde kim en yüksek rakamı verirse onlar bunu almaktadır. Milletin hakkı, hukuku son kuruşuna kadar korunmaktadır. Bundan sonra da aynı şeye devam edeceğiz. Şeker fabrikalarını özelleştirilmesi milletimizin hayrınadır” dedi.
(İHA)
Kaynak: İHA