Dışişleri Bakanlığından 19 Mayıs’ta Yunanistan’da gerçekleştirilen bazı etkinlik ve açıklamalara ilişkin yapılan açıklamada, “Bu anlamlı günü gölgelemeye yeltenen Yunanistan’daki bazı radikal grupların tarihimize yönelik hayal ürünü iddialarını, Türkiye’ye yönelik nefreti körüklemeyi hedefleyen etkinliklerini ve Yunanistan’daki bazı siyasetçilerin iç politika saikleriyle tarihi olguları çarpıtan açıklamalarını kabul etmek mümkün değildir” denildi.
Dışişleri Bakanlığı, 18-20 Mayıs’ta Yunanistan’da gerçekleştirilen bazı etkinlikler ve yapılan bazı açıklamalarla ilgili yazılı açıklama yaptı. Dışişleri’nden yapılan açıklamada, 19 Mayıs 1919’un Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden milli mücadele sürecinin başladığı, Türkiye’de ve yurtdışında her yıl gururla kutlanan bir tarih olduğu belirtilerek, “Bu anlamlı günü gölgelemeye yeltenen Yunanistan’daki bazı radikal grupların tarihimize yönelik hayal ürünü iddialarını, Türkiye’ye yönelik nefreti körüklemeyi hedefleyen etkinliklerini ve Yunanistan’daki bazı siyasetçilerin iç politika saikleriyle tarihi olguları çarpıtan açıklamalarını kabul etmek mümkün değildir” denildi.
Açıklamada, “Gerçek dışı iddiaların sahiplerine, Yunan ordusunun Anadolu’yu işgali sırasında, savaş hukukuna da aykırı olarak yaptığı mezalimden Yunanistan’ın sorumlu olduğunun ve tazminat ödemeye mahkum edildiğinin Lozan Antlaşması’yla kayıt altına alındığını hatırlatıyoruz. İşgalci Yunan ordusunun Türklere uyguladığı katliamlar akıl almaz boyutlara ulaşınca, Yunanistan’ın bizzat Müttefikleri tarafından bir Tahkikat Komisyonu kurularak Yunan ordusunun gayri insani suçlarının tespit edildiğini dikkatlerine getiriyoruz” ifadelerine de yer verildi.
“TARİHİMİZE YÖNELİK MESNETSİZ İDDİALARIN AKIL, VİCDAN VE HAKKANİYETLE İLGİSİ OLMADIĞI AÇIKTIR”
“Hal böyleyken, tarihimize yönelik mesnetsiz iddiaların akıl, vicdan ve hakkaniyetle ilgisi olmadığı açıktır. Bu söylemler, ikili ilişkilerimizi ilerletmeye yönelik hedeflerle bağdaşmamakta ve gelecek nesillere kötü bir miras bırakmaktadır” denilen açıklamada, şu ifadeler de yer aldı:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra Yunanistan Başbakanı Venizelos’un, 1934 yılında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Nobel Barış Ödülüne aday göstermesi, iki ülke arasında sorumsuz siyasetçilerin ve radikal Yunanlıların iddia ettikleri gibi tarihi bir meselenin bulunmadığını gösteren en açık kanıttır.”
(İHA)
Kaynak: İHA