Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de oluşturulmak istenen güvenli bölge görüşmeleri ile ilgili, "Anlaşılan o ki müttefikimiz, bizim için değil terör örgütü için güvenli bölge oluşturmanın peşinde. Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimiz ile fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak, artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşu ile 5-10 araç devriyesi ile göstermelik, birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak bir iş değildir" dedi.
Malatya’da hayata geçirilen yatırımların toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin komşularından Suriye ve Irak sınırının güven altına alındığını belirterek, İstanbul’da Rusya ve İran liderleri ile ilgili yapılacak olan 3’lü zirvede ise İdlip’teki katliamların bir kez daha gündeme taşıyacağını ifade etti. Erdoğan, "Şimdi bir kez daha çetin bir mücadelenin daha eşiğindeyiz. Ülkemizin Suriye sınırından Irak sınırı boyunca tümüyle kuşatmak için oynanan sinsi oyunu kısmen çökerttik. Suriye’nin kuzeyinin bir bölümü ile Irak sınırlarımızı önemli ölçüde güvenlik altına aldık. İdlip tarafında rejimin yeni katliamlarına engel olmak için Rusya ve İran ile birlikte yoğun çaba harcıyoruz. Bir sonraki haftanın başında İstanbul’da Rusya ve İran liderleri ile üçlü zirvede bu konuları bir kez daha ele alacağız" diye konuştu.
"BİZİM İÇİN ASIL TEHDİT İSE FIRAT’IN DOĞUSUNDAKİ TERÖR YAPILANMASIDIR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye için en önemli tehdidin Fırat’ın doğusundaki terör örgütü olduğunu yineleyerek, güvenli bölge konusunda istenilen mesafe alınmaması nedeniyle ABD’ye tepki gösterdi. Erdoğan, "Bizim için asıl tehdit ise Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasıdır. Fırat’ın doğusundan başlayıp, Irak sınırına kadar uzanacak bir güvenli bölge oluşturmak için Amerika ile görüşme halindeyiz. Ancak bu konuda bizim istediklerimizle, onların kafalarındaki aynı şey olmadığını attığımız her adımda tekrar görüyoruz. Biz bölgede yuvalanan terör örgütünü tamamen kaldırmayı hedeflerken onlar terör örgütü ile bizi şekilde idare etmenin hesaplarını yapıyorlar. Anlaşılan o ki müttefikimiz, bizim için değil terör örgütü için güvenli bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz. Türkiye’nin güvenli bölge derken ne kastettiğini 2015 yılından beri tüm muhataplarımıza izah etti. Biz, DEAŞ ile birlikte PKK ve uzantılarından temizlenmiş bir alan oluşturmak. Ancak bu şekilde ülkemiz sokaklarında, Avrupa’da yada başka bir yerde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizi böylelikle kendi evine dönüp, huzur ve güven içerisinde hayatlarını sürmelerini sağlayabiliriz. Aksi takdirde Suriyelilerin ülkelerine dönüşü mümkün olamaz. Hiç kimse terör örgütlerinin ve zalim rejimlerin altında yaşamaya mecbur bırakamaz. Ne Fırat’ın doğusunda ne de İdlip’te insanlık dışı böyle bir duruma fırsat vermeyeceğiz" ifadelerine kullandı.
"ARTIK KENDİ YOLUMUZA GİTMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ KALMAYACAK"
Erdoğan konuşmasının devamında ABD’ye uyarıda bulunarak, "Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimiz ile fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak, artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşu ile 5-10 araç devriyesi ile göstermelik, birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak bir iş değildir. Orada bir milyon kişinin iskan edebilmek için, şehirleri ve insanı ile tüm bölgeyi fiilen güvenli hale getirmiş olmalıyız. Bunun için ne kadarlık güç gerekiyorsa, o kadarını kullanmakta kararlıyız" şeklinde konuştu.
"BÖLGE HALKI ZATEN BİZİM YANIMIZDA OLACAKTIR"
Gerçekleştirilecek operasyonda bölge halkının Türkiye’den yana olayacağını kaydeden Erdoğan, "Bölge halkı zaten bizim yanımızda olacaktır. Terör örgütü bölge halkına güven verse, insanlar terör devleti ile yaşamak istese, zaten şimdiye kadar çıkıp gitmiş olurlardı. Ama bunların en çok istismar ettikleri, sembolleştirdikleri yerler başta olmak üzere hiç kimse çıkıp da oraya gitmiyor. Terör örgütü ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli kardeşimize güven vermiyor. Biz bunu Afrin’de de yaşadık. Afrin için neler söyleniyordu neler. Biz orayı 2 aya bile varmadan güvenli hale getirdik" açıklamasında bulundu.
"TERÖR ÖRGÜTÜ ALENİ İNFAZLAR YAPMAKTADIR"
Terör örgütünün Fırat’ın doğusundaki demografik yapıyı değiştirmek için aleni infazlar yaptığını belirten Erdoğan, "Bu örgüt, Mümbiç gibi, Rakka gibi, Fırat’ın doğusundaki bölgelerde de demografik yapıyı değiştirmek için sayısız insan hakları ihlalleri, aleni infazlar yapmaktadır. Yapmayı sürdürmektedir. Türkiye’nin güvenli hale getirdiği hiçbir yerde en küçük bir insan hakkı ihlali olmamıştır. Fırat’ın doğusunda da aynı şekilde Suriyeli kardeşlerimizle birlikte huzur, güven ve istikrar içerisinde bir hayat alanı oluşturmakta kararlıyız. Suriye’de 8. yılını geride bırakan kaos döneminde 1 milyona aşkın insan hayatını kaybetti. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri çok ciddi insanı yüklerle karşı karşıya kaldı. Bu çarpık durumun devamına birilerinin bölgeye en küçük bir faydası olmayan keyfi çıkarları için rıza göstermeyeceğiz. Bu mesele Türkiye açısından hayati bir zorunluluktur. Müttefiklerimizin taktik çıkarları için kendi hayati önceliklerimizden vazgeçmeyeceğiz. Türkiye gibi bir ülkeyi 3 kuruşluk terör örgülerine tercih edecek anlayış sadece bölgemiz için değil tüm dünya için tehlike arz ediyor demektir. Herkesin hesabını kitabını buna göre yapmasını özellikle bekliyoruz" ifadelerine yer verdi.
"YENİ SIĞINMACI DALGALARINA YOL AÇACAK ADIMLARA TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR"
Suriyeli mülteciler konusunda da tüm dünyayı uyaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şayet, bizim bu mücadelemize gereken destek verilmezse, ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin de, İdlip’ten sınırlarımıza dayanacak 2 milyon kişinin de önünü alamayız. Biz Fırat’ın doğusunu güvenli hale getirip, orada en az 1 milyon kişinin iskanını sağlamak isterken, yeni sığınmacı dalgalarına yol açacak adımlara kesinlikle tahammülümüz yoktur."
"TEHDİTLER KARARLILIĞIMIZI KESKİNLEŞTİRİR"
Ekonomi, terör gibi tehditlere hiçbir zaman boyun eğmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şehadeti en büyük şeref, gaziliği en büyük paye olarak gören bir milleti, ölümle saldırı ile yaptırım ile tehdit etmek ancak onun kararlılığını keskinleştirir. Çanakkale’de bunu denediler, istiklal harbinde bunu denediler. 35 yıllık terörle mücadelede bunu denediler. En son 15 Temmuz’da bunu denediler. Her seferinde de cevabını aldılar mı? Biz İstiklal Marşı’na bile ’korkma’ diye başlayan, toprağın sadece üstündekilerle değil, altındakilerle de iftihar eden bir milletiz. Bugün de cevabımız Suriye’den Doğu Akdeniz’e yüreğimize koyduğumuz tüm meselelerde hazırdır. Biz Mevlamızın takdirine razıyız. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi sıkı tutalım" diye konuştu.
(İHA)
Kaynak: İHA