Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya’nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizerek, “Ayasofya’yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin korona virüs salgını konusunda dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koyduğunu belirtti.
Sağlık hizmetleri başta olmak üzere her alanda vatandaşların tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemle süreci yönettiklerinin altını çizen Erdoğan, “Ne hastanelerimizde yığılmaya ne temizlik ve gıda ürünleri tedarik zincirinde kırılmaya ne güvenlikte zafiyete ne de herhangi bir konuda mağduriyete meydan verdik. Dünyanın önemli bir bölümünde salgının hasta ve ölü sayısında rekorlar kırdığı bir dönemi biz gayet kontrollü ve sakin bir şekilde geçiriyoruz. Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının sağlam alt yapımız ve dikkatli organizasyonumuz sayesinde kolayca üstesinden geliyoruz. Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi ve daha iyiye gitmesi için dikkati, hassasiyeti, kurallara riayeti elden bırakmamasıdır. Geldiğimiz noktada baş harflerinden ilhamla ’tamam’ diye ifade ettiğimiz ’temizlik, maske, mesafe’ ilkelerine uymanın ötesinde yapılabilecek bir iş, alınabilecek bir tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yönlü bir eğilime girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları sıfıra yaklaştırmalıyız” diye konuştu.
“Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum”
Sanayide, tarımda, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide açıklanan her verinin kayıpları telafinin ötesinde bir kıpırdanışı haber verdiğini belirtti. Erdoğan, “Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağını inanıyorum. Suriye’de, Kuzey Irak’ta ve Libya’da kendimizin ve dostlarımızın güvenliği için ortaya koyduğumuz iradenin salgın döneminde kesintisiz şekilde sürmesini sağladık. Bölgemizde ve dünyada dengelerin değişmesini sağlayacak derecede neticeler aldığımız bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz. Artık bu bölgede Türkiye’nin içinde yer almadığı, muvafakat vermediği veya destek sağlamadığı hiçbir projenin yürüme şansı olmadığının kabul edildiğini umuyoruz. Bölgemizde etkinlik gösteren ülkelerin hepsiyle de diyalog kanallarını açık tutma, iş birliği yollarını genişletme, yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içerisindeyiz. Türkiye’nin dostluğunu kazanmanın değerini bilenler bu mekanizmaları etkin şekilde kullanıyor. Israrla ülkemize husumet besleyenler ise kaybetmeyi sürdürüyor. Buradan bir kez daha hiçbir ayrım yapmadan herkesi Türkiye’nin hak, hukuk, adalet ve meşruiyet temelinde uzattığı barış ve iş birliği eline karşılık vermeye davet ediyorum. Bedeli mazlumların, mağdurların, gözü yaşlı, gönlü yaslı insanların ahı ve feryadı olan hiçbir düzenin sahiplerine hayır getirme ihtimali yoktur. Yaşadığımız dünyayı sadece belirli bir kesim değil herkes için daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir yer haline getirene kadar mücadeleye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
“Ayasofya’yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz”
Ayasofya’nın müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet vermeye başlayacak olmasının herkesi sevindirdiğini kaydeden Erdoğan, “Burada bir kez daha Ayasofya’nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum” dedi.
Yakın tarihlerde yaşanan sokak eylemlerinde İstanbul’un duvarlarına ’zulüm 1453’te başladı’ diye yazıldığını da unutmadıklarını söyleyen Erdoğan, “Kimlerin duvarlara bunları yazdığını da milletçe de gayet iyi biliyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu milletin medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine, doğrudan saldırmaya cesareti olmayanlar sembollerimizi yıpratarak sinsice kendilerine yol bulmaya çalışıyor. Bugüne kadar aradıkları yolların hepsi de milletimizin irfanına çarpıp yerle yeksan oldu. Ayasofya tartışmasını, kültürel değer parantezine hapsetmeye çalışanların Osmanlı’nın Balkanlar ve Doğu Avrupa’da bıraktığı göz alıcı mirasın hoyratça yok edilişi karşısında ettikleri tek söz, duyulmamıştır. Aynı şekilde bu kesimlerin Endülüs’ten Kırım’a kadar medeniyetimizin teşkil eden değerlerinin yıkılışı veya yağmalanışı hususunda da herhangi bir serzenişleri vaki değildir. Demek ki bunların maksadı, kültürel mirası savunmak değil, kalplerini ve zihinlerini sarmış olan Türk ve İslam düşmanlığına kılıf bulmaktır. Gün, bu ulu mabedin yeniden özüne dönmesinin sevincini amasız, fakatsız, lakinsiz, hesapsız, kitapsız bir şekilde yaşama günüdür. Hiç kimse merak etmesin, Ayasofya’yı yeniden vakfiyesine uygun hale getirirken kültürel miras vasfını da ecdadın yaptığı gibi koruyacağız."
“Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa’da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir”
Farklı dinin mensuplarına veya mabetlerine karşı bir düşmanlık ve hasımlıklarının olmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tam aksine bizde saygı var. Avrupa ülkelerinde Müslüman nüfusa düşen ibadethane sayısı ile ülkemizdeki gayrimüslim nüfusa düşen ibadethane sayısı arasında 4-5 kat fark vardır. Bizde ortalama 460 gayrimüslime 1 ibadethane hizmet verirken Avrupa’da ortalama 2 bin Müslümana 1 ibadethane düşmektedir. Avrupa’daki kilise ve sinagogların önemli bir kısmının da harap vaziyette olduğunu en iyi oralarda yaşayanlar bilir" diye konuştu.
Meseleye tarihi açıdan bakıldığında Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethettiğinde hemen Ayasofya’yı imara başladığını ifade eden Erdoğan, buna karşılık ondan yaklaşık 250 yıl önce İstanbul’u işgal eden haçlı ordusunun Ayasofya’yı vahşice yağmaladığına hatırlattı. Bu dönemde yağmalanan esenlerin Vatikan başta olmak üzere Avrupa’nın pek çok şehrinde hala gururla sergilendiğini belirten Erdoğan, “Demek ki mesele, Ayasofya’nın kendisi değil bu mabedin ve içinde bulunduğu şehrin kimin egemenliğinde olduğudur. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, İstanbul’daki 600 yıla yaklaşan hakimiyetimizi bırakmak niyetinde değiliz. Ayasofya konusu başta olmak üzere milletimizin varlığı, birliği, özgürlüğü ve haklarıyla ilgili konularda kararımızı kendimizi veririz. Ayasofya’yı yanlış bir kararla da olsa müzeye biz çevirmiştik, onu yeniden camiye de biz döndürüyoruz. Yerin altında yatan yüzlerce milyon ecdada ve üstünde yaşayan 83 milyon vatandaşımıza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz. 1934’te kimler müzeye çevirdi? Tabi ki bu millet. Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay, bu kadar basit" şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul ediliyor”
“Siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’nin seviyesi ile mukayese dahi edilemeyecek ülkeler tam üyeliğe kabul edilirken, biz gerçekten komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk” diyerek AB’yi eleştiren Erdoğan, salgın sonrasında yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla Türkiye’nin karşı karşıya olduğunu söyledi. Erdoğan, “Sağlık hizmetlerinde şeffaflığa kadar hiçbir konuda ülkemizin yanına yaklaşamayacak devletleri akredite edip Türkiye’yi dışarıda bırakanların ilmi kurallarla değil, zihinlerindeki saplantılarla hareket ettikleri ortadır. Ülkemizin müdahil olduğu her konuda insan hakları, hukuk, adalet gibi kriterlerin yerlerini benzer yaklaşımlar almaktadır. Suriye’de, Libya’da, diğer pek çok yerde bunları görüyoruz. Ülkemiz üzerinden Suriye’deki milyonlarca mazlum ve mağdurlara yardım ulaştırılması ile ilgili programlar sırf halkın Türkiye’ye muhabbetini kırmak için engellenmiştir. Libya’da BM tarafından kabul edilen meşru hükümet sırf Türkiye destekliyor diye yıpratılmaya çalışılmaktadır” dedi.
15 Temmuz Darbe girişiminin 4. yıl dönümünü hatırlatan Erdoğan, “FETÖ terör örgütü mensuplarına karşı koyarken şehit edilen 251 vatandaşımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum” dedi.
“Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik”
Erdoğan, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimine karşı koyan Türk milletinin darbecileri hüsrana uğrattığını söyledi. Erdoğan, “Türkiye’de, devletin sahibinin, istiklalimizin ve istikbalimizin teminatının da milletimiz olduğunu 15 Temmuz’da bir daha gördük. Tankların arasında, tankların koruması altında belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken, Atatürk Havalimanında neler oluyor onu seyreden bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine ‘tankların arasından nasıl gittiniz’ diye sorulunca, ‘haberim olsa bende gelirdim’ diye cevaplayacak kadar bir seviye kabı olan bir ana muhalefet. Biz milletimizle beraber yürüdük, milletimizle beraber o gece darbeyi ve darbecileri bitirdik. Siyasi hayatımız boyunca milli iradenin üstünlüğüne yaptığımız vurgunun, attığımız her adımda milletimizin rızasını ve desteğini gözetmemizin isabeti de 15 Temmuz’da bir kez daha teyit olmuştur” diye konuştu. Erdoğan, 15 Temmuz’un yıl dönümünde yapılacak programlar hakkında bilgi verdi.
Rize Artvin bölgesinde fırtınalar, heyelanlar neticesinde ölenlerin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölenlere rahmet, ailelerine başsağlığı diledi. Erdoğan, “İlk andan itibaren İçişleri Bakanım ve milletvekillerimiz Rize ve Artvin’e gittiler. Bu gün de Çevre ve Şehircilik Bakanım bizzat gidiyor ve çalışmaları yerinde takip edecekler, atılması gereken adımları devam ettireceğiz” diye konuştu.
(İHA)
Kaynak: İHA