Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “‘Biz Bize Yeteriz’ kampanyasında toplanan, ana muhalefete ve diğerlerine özellikle sesleniyorum, toplanan 2 milyar 80 milyon liralık kaynağı hane başı bin lira olarak ihtiyaç sahiplerine dağıttık” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan kabine toplantısı sonrasında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda sağlıktan güvenliğe ve yatırımlara kadar, Türkiye’yi içinde ve dışında yaşanan pek çok gelişmeyi kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını söyledi.
“BAYRAĞIMIZA, EZANIMIZA, DEVLETİMİZE, VATANIMIZA UZATILAN HER ELİ KIRACAĞIZ”
İbn-i Haldun Üniversitesine ait külliyenin açılış töreni vesilesiyle sosyoloji ilminin kurucusu tarihçi, siyaset bilimci ve devlet adamı İbn-i Haldun’u yad etme imkanı bulduğunu kaydeden Erdoğan, “İbn-i Haldun’un daha sonra pek çok düşünür ve devlet adamı tarafından tekrarlanan tespitlerinden biri de ‘coğrafya kaderdir’ ifadesidir. Yaklaşık 600 yıl önce ortaya konan bu analiz, asırlara sari tarihi tartışmaların özetini oluşturur. Tabii buradaki ‘kader’ sözü dini anlamının ötesinde, tarihi ve toplumsal tespitler üzerinden yapılan bir değerlendirmeyi anlatır. Ülkemizin de içinde bulunduğu coğrafyada yaşananlara baktığımızda, bu tespitin lafzi ifadesinin ötesindeki derin manasını daha iyi görebiliyoruz. Türkiye, bir yanı Avrupa’ya, bir yanı Asya’ya, bir yanı Afrika’ya uzanan, kıtaları birbirinden ayıran Akdeniz ve Karadeniz gibi iki kadim iç denizi birbirine bağlayan coğrafyanın tam merkezinde yer alıyor. Bu topraklar insanlığın bilinen en eski tarihine, bilinen en eski medeniyetlerine, bilinen en eski mücadelelerine ev sahipliği yapıyor. Bilindiği gibi tarih kitaplarının yeniden yazılmasını gerektirecek öneme sahip en eski yapı topluluğu Şanlıurfa’mızda Göbeklitepe’de bulunuyor. Yine tarihin en eski anlaşmaları, paraları, şehir planları, kütüphaneleri, su kanalları, ticaret yolları, farklı inançların ibadethaneleri hep bizim ülkemizin sınırları içindedir. Bugün de dünyadaki siyasi, ekonomik, ideolojik ve askeri çatışmaların çok önemli bir kısmı çevremizde cereyan ediyor. Türkiye, tüm bu fotoğraf içinde, istikrarlı ve gücüyle adeta bir barış, huzur, güven, refah adası olarak kararlılıkla hedeflerine yürümeyi sürdürüyor. Elbette bölgemizdeki tüm krizleri sınırlarımız içine taşıma senaryoları, planları, gayretleri oldu. Terör örgütlerinin saldırılarından darbe girişimlerine, ekonomik tuzaklardan siyasi dışlama gayretlerine kadar her yöntem devreye sokuldu. Hamdolsun tüm saldırıları boşa çıkarmayı, tüm oyunları bozmayı başardık. Bu süreçte uluslararası kuruluşların ve güya demokrasi bayraktarı devletlerin çoğu ülkemize karşı sergiledikleri çifte standartla gerçek yüzlerini ortaya koydular. Biz, bir yandan karşımızda kim varsa onun yanında yer almayı temel politikaları haline getiren bu yapıların ikiyüzlülüğünü ifşa ederken, diğer yandan kendi çizdiğimiz yolda ilerlemeyi sürdürdük. Türkiye büyüdükçe ve güçlendikçe ilgi alanları doğrudan veya dolaylı şekilde müdahil olduğu hususlar tabii olarak genişlemektedir. Bu ilginin bir kısmı tarihi, vicdani ve ahlaki duruşumuzdan, bir kısmı da üzerimize binen yüklerin getirdiği mecburiyetlerden kaynaklanıyor. Mazlumun, mağdurun, hakkın, adaletin yanında dimdik yer almaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Asya’dan Afrika’ya kadar her coğrafyada gözünü ve kalbini bize yöneltmiş her kardeşimizin yanında olduk, olmayı sürdüreceğiz. Irak’ın terör örgütlerinin cirit attığı bir yer haline gelmesine göz yummadık, yummayacağız. Suriye’deki milyonlarca kardeşimizi zalim rejimin ve terör örgütlerinin pençesine etmedik, etmeyeceğiz. Libya’da bir darbecinin ülkeyi göz göre göre parçalamasına rıza göstermedik, göstermeyeceğiz. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarının pervasızca gaspına boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesine tüm kalbimizde ve imkanlarımız da destek verdik, vereceğiz. Merkezinde yer aldığımız coğrafyanın bize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmadık, kaçmayacağız. Bin yıldır vatanımız olarak gerektiğinde canımız pahasına sahip çıktığımız bu coğrafyadan bizi tasfiye etme hayallerinden vazgeçmeyenlere daha çok kabuslar yaşatacağız. Milletimizden istiklalini ve istikbaline, bayrağımıza, ezanımıza, devletimize, vatanımıza uzatılan her eli kıracağız. Malazgirt’ten Çanakkale’ye uzanan ve günümüzde sürekli yeni cepheleri açılan büyük mücadelenin her safhasının mesajlarını nesilden nesle aktararak, maziden atiye kurduğumuz köprüyü sürekli güçlendireceğiz. Bu süreçte en büyük güç ve en büyük güç kaynağımız, milletimizin birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak bize verdiği destektir. Ne tarihte, ne kendi siyasi hayatımda beşeri düzeyde milletin gücünün üstünde bir güç, milletin iradesinin üstünde bir irade tanımadım, görmedim, bilmiyorum. İnşallah, ülkemizi 2023 hedeflerine bu güzel tablo sayesinde ulaştıracak, evlatlarımıza güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakacağız. Rabbim bu kutlu yolda emeği, katkısı, desteği, duası olan herkesten razı olsun” ifadelerini kullandı.
“DEMOKRASİ DIŞI YOLLARLA ÜLKEMİZDE YÖNETİM DEĞİŞTİRME HESABI İÇİNE GİRDİLER”
Terör örgütlerinin küresel düzeyde etkinliği artan saldırıları ve tüm hızıyla süren korona virüs salgınının tüm dünyada bir panik haline yol açtığını söyleyen ve zahirde çok güçlü gözüken nice devletin terör ve salgın tehdidi karşısında kökünden sarsıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha düne kadar kimi parasına, kimi silahına, kimi sırtını dayadı küresel yapılara güvenerek efelik taslayan devletler, bugün artık giderek derinleşen sosyoekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Demokrasi, özgürlükler, hak ve adalet adına diğer ülkeleri yerden yere vuranlar, her geçen gün kendi içlerine kapanarak hızla ırkçılık ve ayrımcılık bataklığına saplanıyor. Küresel ve bölgesel tüm dengeler yerlerini yenilerine bırakmak üzere hızla yıkılıyor. Türkiye, yeni küresel ve bölgesel arayışlarının güçlü siyasi ve ekonomik yapısıyla yükselen yıldızı konumundadır. Ülkemizin yaşadığı kimi sıkıntılara rağmen krizlerden olumlu yönde ayrıştığını izan ve vicdan sahibi herkes kabul ediyor. Siyasi ve askeri olarak sahada etkinlik gösterdiğimiz alanı genişlettikçe önümüze çıkan fırsatların tehditlerden daha büyük olduğunu görüyoruz. Girdiğimiz mücadelelerden başarı ile çıktıkça bölgemizle birlikte bütün dünyaya umut aşılıyor, umut veriyoruz. Bu tablo elbette birilerini rahatsız ediyor. Karşılarında geçmişte iki çift lafla veya bir kaç küçük hamle ile sindirdikleri Türkiye’nin olmadığı gördükçe de öfkeleri artıyor. Kimileri bu öfkeyi içlerinde tutup siyasi manevralarla üzerimize gelirken, kimileri de kendilerini, kinlerini ve nefretlerini açıkça sergilemekten alıkoyamıyor. Dışarıdan yapabildikleri her şeyi zaten yapıyorlar. Bunun yanında içeride de kendilerine destek olacak kişiler devşirmeye, yapılar kurmaya çalışıyorlar. Üstelik bunu açıkça söylüyorlar. Yıllarca Türkiye’deki yönetimleri demokrasiyi yeterince uygulamamakla itham edenler, şimdi demokrasi dışı yollarla ülkemizde yönetim değiştirme hesabı içine girmiştir. Biz ülkemizde darbeler ve vesayet döneminin kapandığını söyledikçe birileri buna eski Türkiye’nin hastalıklarını hatırlatan imalı hezeyanlarla cevap veriyor. Biz milli iradenin üstünlüğüne, demokrasiye, hukuka vurgu yaptıkça darbe ve vesayet heveslilerinin çirkin yüzleri ve aşağılık üslupları ile karşılaşıyoruz. Bunların hepsini de eski devir alışkanlıkları ile yapılan son çırpınışlar olarak değerlendiriyoruz. Allah’ın izni ve milletimizin feraseti ile artık bu ülkede hiç kimsenin vesayeti milli iradenin üzerine çıkartmaya da, demokrasiyi tankların altında çiğnetmeye de gücü yetmeyecektir. Millete söyleyecek sözü, anlatacak projesi, kuracak ortak hayali, paylaşacak sevinci olmayanların son ümidi dışarıdan gelen destek vaadidir. İşte bunlara kötü bir haberimiz var, destek bekledikleri yerler artık kendi canlarının derdine durumdadır, bunu böyle bilsinler. Oralardan belki umdukları sözleri duymaya devam edebilirler, ama bekledikleri somut desteği asla bulamazlar. Kendilerine tavsiyemiz, eski devir alışkanlıklarını bir kenara bırakıp, bizim yaptığımız gibi gözlerini ve gönüllerini sadece milletimize çevirmeleridir. Halkımızın 2023 seçimlerinde bu değerlendirmeyi en güzel şekilde yapacağın ve herkesi hak ettiği yere yerleştireceğine inanıyorum” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN BUGÜNE KADAR GERÇEKLEŞTİRDİĞİ YAPISAL REFORMLAR ÇOK DAHA BÜYÜK HAMLELERİN TEMELİYDİ”
Günlük meselelerle uğraşırken, gençlere emanet edilecek gelecek vizyonunu şekillendirmeyi de ihmal etmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bir sonraki safhada 2053 vizyonumuzla milletimizin karşısına çıkacağız. Bu vizyonu kısa, orta ve uzun vadede hedeflere dönüştürecek çalışmalara başladık. Her alanda yürüyen bu hazırlıklar tamamlandığında inşallah önümüzdeki 30 yılın haritası elimizde olacak. Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmeler, ülkeler ve milletler için böyle bir vizyonun ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Küresel düzeyde yaşanan yeniden yapılanma sürecinde ülkemizin hangi alanda tam olarak nereye yöneleceğinin kararını işte bu çalışma ile belirleyeceğiz,. Şimdi birilerinin çıkacağını, birkaç rakam sıralayarak ‘siz daha 2023 hedeflerine ulaşamadınız, hangi 2053’ten bahsediyorsunuz?’ diyeceğini biliyoruz. Çünkü biz bu zihniyeti ciğerlerine kadar tanıyoruz. Bunlardan, istikamet doğru olduktan sonra diğer hususların er veya geç gerçekleşeceği gerçeğini görmelerini, kabullenmelerini ve ikrar etmelerini beklemiyoruz. Ama hakikat budur, bunu bilmeleri lazım. Türkiye’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği yapısal reformlar çok daha büyük hamlelerin temeliydi. Bu temel üzerinde 2053 vizyonumuzun esasını oluşturacak olan büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına yeni başlıyoruz” dedi.
“TÜRKİYE, BM VERİLERİNDE ARTIK YÜKSEK İNSANİ GELİŞMİŞLİK SEVİYESİNE SAHİP ÜLKELER ARASINDA YER ALIYOR”
Salgın döneminde sosyal destek, kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği, normalleşme desteği gibi başlıklar altında vatandaşa sunulan kaynak tutarının 39 milyar lirayı bulduğunun altını çizen Erdoğan, “Bilindiği gibi 17 Ekim, BM tarafından Yoksullukla Mücadele Günü olarak kabul edilmiştir. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturu ile ülkemizde yoksullukla mücadele konusunda en kapsamlı programları biz hayata geçirdik. Hükümete geldiğimizde yılda 2 milyar lirayı bulmayan sosyal yardımları geçtiğimiz yıl 55 milyar liraya çıkarttık. Böylece sosyal yardımların milli gelirimiz içindeki payını yüzde 0,38’den yüzde 1,27 seviyesine ulaştırdık. Türkiye, BM verilerinde artık yüksek insani gelişmişlik seviyesine sahip ülkeler arasında yer alıyor. Dul, öksüz, yetim, yaşlı, hasta, asker ailesi, öğrenci gibi kesimleri özellikle destekliyoruz. Milletimiz de bu çabalarımıza her türlü katkıyı sağlıyor. Mesela, ‘Biz Bize Yeteriz’ kampanyasında toplanan, ana muhalefete ve diğerlerine özellikle sesleniyorum, toplanan 2 milyar 80 milyon liralık kaynağı hane başı bin lira olarak ihtiyaç sahiplerine dağıttık” diye konuştu.
Şehit çocukları ile harp ve vazife malullerinin kendilerine ve çocuklarına verilen eğitim öğretim yardımı rakamlarını açıklayan ve toplamda 19 bin 440 öğrenciyi kapsayan ödemelerin herhangi bir müracaata gerek kalmaksızın bu hafta içinde yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üniversite öğrencilerine müjde verdi:
“Lisans seviyesindeki öğrencilerimiz için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TUBİTAK vasıtasıyla Stajyer Araştırmacı Burs Programını başlatıyoruz. Lisans eğitiminin her seviyesindeki bin gencimiz TUBİTAK enstitülerinde ya da TUBİTAK tarafından desteklenen araştırma projelerinde görev almak suretiyle bu programdan faydalanabilecek. Ülkemizde ilk defa hayata geçen bu denli büyük proje tabanlı lisans burs programının gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum.”