Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “ABD yönetiminin aldığı büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı bugünkü hadiselere yol açmıştır ve ABD’nin bunu Filistinlilerin büyük felaket diye nitelendirdiği bir güne denk getirmesi de bir tahrik unsuru olmuştur. Bugün tarihe kanlı Pazartesi olarak geçecektir” dedi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Bakanlar Kurulu devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. ABD’nin Tel Aviv’de bulunan büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Bozdağ, “İsrail devletinin elinde daima Filistinlilerin kanı vardı. Artık Filistinlilerin kanında ABD’lilerin de eli vardır. İsrail kadar bu katliamlardan sorumlu olan ABD’dir. ABD yönetiminin aldığı büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı bugünkü hadiselere yol açmıştır ve ABD bunu Filistinlilerin büyük felaket diye nitelendirdiği bir güne denk getirmesi de bir tahrik unsuru olmuştur. Bugün tarihe kanlı Pazartesi olarak geçecektir. Türkiye atılan bu adımların karşısında ilk günden beri, karar alındığı andan beri net bir şekilde durmuştur. Bugünkü katliamlarından dolayı İsrail ve ABD yönetimini Türkiye adına şiddetle kınıyorum. Sadece kınama ile geçiştirilecek olaylar değildir. Bütün İslam ülkelerinin ve BM’nin, BMGK’nın, dünyanın bu konuda bir ve beraber olması şarttır. Bu katliam göstere göstere gelen bir katliamdır. Kudüs’ün statüsü, tarihi statüsü, manevi statüsü, ahdi statüsü uluslararası toplumun teminatı altındadır. BM’nin uluslararası anlaşmaların, BMGK kararlarının ve uluslararası hukukun teminatı altındadır. Bugün bütün bu teminatlar çiğnenmiştir hem de bu teminatların altında imzası olan ABD tarafından çiğnenmiştir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye olarak biz atılan bu adımı yok kabul ediyoruz” diyen Bozdağ, “Hangi adım atılırsa atılsın Kudüs’ün İstanbul İİT zirve toplantısında alınan Filistin devletinin başkenti olma vasfını asla değiştiremeyecektir. Bugün kutlasalarda, bayram yapsalar da, insanlar ölürken sevinç gösterileri yapsalar da Kudüs’ün tarihi, akdi ve manevi statüsü asla değişmeyecektir. Kudüs, kadimden beri olduğu gibi bundan sonra da bağımsız Filistin devletinin başkenti olmaya devam edecektir. ABD bölgede kırılgan da olsa bugüne kadar devam eden barış sürecini yok etmiştir. ABD bölgede artık barışın, huzurun, istikrarın, güvenin değil, huzursuzluğun, istikrarsızlığın, güvensizliğin ve barış ortamını yok etmenin en önemli aracı haline gelmiştir. Artık çözümün parçası değil, sorunun parçasıdır. Bugünkü katliam ABD ve İsrail’in ortak eseridir. Her iki devlette bu katliamdan birinci derecede sorumludur. Türkiye bu olayın karşısında en üst düzeyde tutumunu ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, hükümetimiz ve devletimiz bütün gücüyle atılan bu haksız ve yanlış adımın durdurulması için çaba sarf etmiştir ama Türkiye’nin çabası buna yetmemiştir. BM ve BMGK derhal harekete geçmelidir. İslam ülkeleri de atılan bu haksız adım karşısında tek vücut olmalı, birlikte hareket etmelidir. Bazılarının göstermelik tavrı, bazılarının ise sessiz geçiştirmesi asla kabul edilemez. Bu adım bütün Müslümanların hukukuna da büyük bir saldırıdır ve bu büyük saldırıyı kabul etmemiz mümkün değildir. Kudüs konusunu oldubittilerle halledeceğini düşünenler büyük yanılgı içerisindedirler. Kudüs oldubittilerle statüsü değiştirilecek bir yer değildir. Eninde sonunda terörist İsrail devleti ve bu terörist devleti koruyup kollayan ABD ve ona destek olanlar Kudüs’ü terketmek zorunda kalacaklardır ve Kudüs eninde sonunda gerçek sahiplerine bunlar tarafından teslim edilmek zorunda kalacaktır. Biz tarihin akışı içerisinde Kudüs’ün gerçek kimliği ile bundan sonra da varlığını muhafaza edeceğine inanıyoruz. Türkiye, dünya sussa da Kudüs konusunda susmayacaktır. Biz Filistin davasının bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yılmaz savunucusu olmaya devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
“ŞEHİTLERİN VE YARALILARIN SAYISININ ARTACAĞINDAN ENDİŞE EDİYORUZ”
ABD’nin Tel Aviv’de bulunan büyükelçiliğini Kudüs’e taşıması sonrası Türkiye’nin ABD ve İsrail’e karşı bir yaptırım uygulayıp uygulamayacağı sorusu üzerine Bozdağ, “ABD bölgede devam eden kırılgan da olsa, ağır aksak da olsa yürüyen barış sürecini attığı bu adımla maalesef yok etmiştir. Bölgenin daha da istikrarsızlaşmasına, güven ortamının daha da bozulmasına ve bölgedeki huzursuzluğun artmasına neden olmuştur. Bölgedeki çatışmaların fitilini ateşlemiştir. Bugün yaşananlar bunun bir göstergesidir. Karşılıklı bir çatışma da yok. Onun altını çizmekte fayda var. Filistinliler barışçıl bir gösteri yapıyor ama İsrail devletinin askerleri barışçıl gösteri yapan Filistinlilerin üzerine gerçek mermilerle ateş ediyorlar. Bir defa bunun görülmesi lazım ve bu çok daha bunun yakından görünmesi lazım ve buna karşı çok büyük bir tepkinin, tavrın ortaya konması lazım. Dünyanın neresinde barışçıl gösteri yapan insanların üzerine askerler gerçek mermilerle ateş ederler? İşte terörist İsrail devleti maalesef barışçıl gösteri yapanlara gerçek mermilerle ateş etmiş ve bu kadar insanın şehit olmasına ve yaralanmasına yol açmıştır. Şehitlerin ve yaralıların sayısının artacağından endişe ediyoruz. Tabii buna sebep olan bizzat ABD yönetimidir. Sayın Trump’ın aldığı haksız ve yanlış karardır. Yanlış adımlarla doğru sonuçlar elde etmenin imkanı yoktur. Bu olay ABD’yi hatırlarsanız daha önceki BM Güvenlik Konseyi ve Genel Kurulunda yapılan oylamada yalnız bırakmıştır. Şimdi burada ABD bir kez daha yalnız kalmıştır. ABD bölgedeki barış konusunda arabuluculuk vasfını kaybetmiştir. Artık bu bölgede adil bir kişi olarak görülmesi kabul edilmesi mümkün değildir. ABD’nin İsrail’den yana haksız ve taraflı tutumu bundan sonraki süreçte bu konularda söyleyeceği sözlerin kıymetini tamamen ortadan kaldırmıştır. Trump ‘Biz kalıcı barış için kararlarımız sürdüreceğiz’ diyor ve bütün dünyanın aklıyla alay ediyor. Kalıcı barış mı bıraktınız. Barışın azıcık da olsa umudu varsa o umudu da Trump attığı bu yanlış basiretsiz adımla yok etmiştir. Bundan sonraki süreçte Türkiye Kudüs’ün tarihi, manevi, ahdi ve aktif statüsünün korunması konusunda bugüne kadar yaptıklarını yapmaya devam edecektir. İsrail’e karşı ve İsrail’in bu haksız tutumunu destekleyenlere karşı kim ne derse desin Filistinlilerin ve Kudüs’ün yanında durmaya devam edecektir. Biz bu haksızlığı hem ABD’ye hem başkalarına karşı en yüksek sesle söylemeye ve bu konuda üzerimize düşen ne varsa onları en üst düzeyde yapmaya devam edeceğiz” cevabını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “af” açıklamalarının hatırlatılması üzerine hükümetin gündeminde affın söz konusu olmadığını söyleyen Bozdağ şu değerlendirmeyi yaptı:
“Milliyetçi Hareket Partisi ayrı bir parti, AK Parti ayrı bir parti. Her parti kendi görüşünü oluşturmakta, dile getirmekte serbesttir. Biz bugün Türkiye’yi yönetme sorumluluğu taşıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız bu konuda söylenmesi gerekeni çok net bir şekilde tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ifade ettiler. O da şudur, ben de tekrar ediyorum, hükümetimizin gündeminde af söz konusu değildir.”
Yetki kanununun kullanımı ve kapsamı hakkında sorulan bir soruya karşılık Bozdağ, “Bu yetki kanununun kapsamı, kanunun içerisinde açıkça yazıyor. O da, 16 Nisan halk oylamasında kabul edilen anayasaya değişikliklerine uyum maksadıyla kanunlarda yapılacak değişiklikleri ifade etmektedir. Uyum düzenlemesidir, bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemine geçtik, uyum yasalarını çıkarmamız gerekiyordu ancak seçimlerin erkene alınması nedeniyle uyum yasalarını çıkarma imkanı kalmadı. 24 Haziran’dan sonra da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bütün gerekleriyle ve kurumlarıyla beraber hayata geçecektir. Zamanın daralması nedeniyle seçim yüzünden de Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına bu hafta ara verecek olması nedeniyle bir yetki kanunu çıkarma zarureti ortaya çıkmıştır. Bu yetki kanunu tamamıyla 16 Nisan 2017’de halkımızın kabul ettiği anayasaya değişikliklerine uyum sağlamak maksadıyla yapılacak düzenlemeleri içerecektir” dedi.
(İlker Turak /İHA)
Kaynak: İHA