Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Günümüzde hiçbir coğrafya uzağımızda değildir. Bu çatışmaların barışçıl yollarla çözümü ve önleyici diplomasiyle önlenmesi büyük önem taşımaktadır” dedi.
3. İİT Üyesi Ülkeler Arabuluculuk Konferansı, İstanbul Beşiktaş’taki bir otelde gerçekleştirildi. Konferansa Bakan Mevlüt Çavuşoğlu’nun yanı sıra BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Angel Moratinos ve çok sayıda ülkenin temsilcisi katıldı. Konferansta konuşan Bakan Çavuşoğlu, “Bu ülkede gördüklerimiz ve dünyanın diğer bölgelerinde yaşananlar arasında çok büyük bir çelişki olduğunu görmekteyiz. Suriye’de yaşanan dayanılmaz insan trajedisi, sınırlarımızın ötesinde yine dünyanın başka bölgelerinde de birtakım çatışmalar yaşanıyor. Ancak belki bunlar bize uzak bölgelerde yer aldığı için dikkatimizden kaçıyor. Günümüzde hiçbir coğrafya uzağımızda değildir. Bu çatışmaların barışçıl yollarla çözümü ve önleyici diplomasiyle önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Biz bu çerçevede insani ve dış politikamız çerçevesinde arabuluculuğu geliştiriyoruz. İlk olarak BM çerçevesinde arabuluculuk oluşturma çalışmalarımıza başladık. Finlandiya ile birlikte 10 yıl önce BM Arabuluculuk Dostlar Grubu’nu ve Barış için Arabuluculuk İnisiyatifi’ni hayat geçirdik. Bu grubun şu anda 59 üyesi bulunmaktadır. Grubun desteklenmesi sonucunda arabuluculuk konusunda dört farklı genel kurul kararı alınmıştır. BM’nin yanı sıra AGİT’in arabuluculuk gündemine de katkıda bulunmaya başladık. Son olarak İslam İşbirliği Teşkilatı arabuluculuk kapasitesini geliştirmek üzere çalışmalarımıza başladık” dedi.
Bakan Çavuşoğlu, “Neden İslam İşbirliği Teşkilatı? Çünkü bu teşkilatın büyük bir potansiyeli olduğunu biliyoruz. Coğrafi ve demografik kapsama bakımından İslam İşbirliği Teşkilatı, BM’nin ardından ikinci en büyük uluslararası örgüt. İkinci olarak şu anda dünyamızda çatışmaların yüzde 60’ının İslam İşbirliği Teşkilatı coğrafyasında yaşanmakta olduğunu görüyoruz. Bu da bize önemli bir sorumluluk getiriyor. Üçüncüsü bölgesel kuruluşların arabuluculukta önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Farklı çatışma durumlarında sahip oldukları özel coğrafi, kültürel ve tarihi üretimler sebebiyle kendilerine has avantajları bulunuyor. Şu anda İslam İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde neler yapıyoruz; teşkilatımız barış, çatışma ve güvenlik önleme birimiyle uzun zamandır sahada önemli bir oyuncu durumundadır. Bazı üyelerimizin de sahada önemli bir arabuluculuk deneyimi bulunmaktadır. Fakat uzmanlaşma ve kapasite oluşturma bakımından daha da yapacaklarımız vardır. Türkiye’nin zirve başkanlığı sırasında daha sistematik ve yapılandırılmış bir biçimde arabuluculuk üzerinde yoğunlaşmaya başladık. 2018-2019’da bu çerçevede iki önemli bakanlar konseyi kararı verildi. Bu kararlar sonucunda İslam İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde de arabuluculuk kapasitesinin oluşturulması ve geliştirilmesi için önemli adımlar atılmaya başlandı. Bu çerçevede İslam İşbirliği Teşkilatı Arabuluculuk Temas Grubu oluşturduk. İstanbul’da birlikte düşünebilmek için bir özel arabuluculuk konferansları serisi düzenlemeye başladık. Birlikte düşünmek, birlikte eyleme geçmenin ilk adımıdır. Bu çerçevede aynı zamanda geleceğin arabulucularını geliştirmek amacıyla barış için arabuluculuk sertifikası eğitim programları tasarladık. Bunlara da ev sahipliği yaptık. Eylül ayında ikinci dönem mezuniyet törenine katılarak, genç ve umut verici arabuluculara sertifikalarını verdim. Bunlar bizim ortak başarılarımız ama burada durmamız mümkün değildir. İslam İşbirliği Teşkilatı Bakanlar Kurulu sekretaryadan iki ardışık karar ile kültürel olarak hassasiyet taşıyan konularda uygulanacak davranışları hazırlamasını istedi. Bu yazın başında Arabuluculuk Temas Grubu bu davranış esaslarının uygulanması için bir yol haritası hazırlanmasını önerdi. İlk adım olarak Ankara’da bir oturum düzenledi. Bugünkü konferansımızda da bu konuları ele alacağız” diye konuştu.
(Doğan Can Cesur/İHA)
Kaynak: İHA