Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli. Teröristler, terör örgütleri her yerde aynı muameleyi görmeli diye düşünüyoruz" dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, temaslarda bulunmak üzere geldiği Viyana’da Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl ile basına açıklama yaptı. Avusturya Bakan Çavuşoğlu, Kneissl ile gerçekleştirdiği görüşmelerinde ’İlişkilerde hangi adımlar atılabilir?, Sorunlar nasıl giderilebilir?’ gibi konuları değerlendirdiklerini ifade ederek, “Bize göre aşılmayacak sorun yok, birçoğu suni sorunlar, açıklamalardan ve anlayıştan kaynaklanan sorunlar yok. Bunları pozitif adımlarla bunu aşabiliriz. Çünkü halkalarımız arasında da bir anlaşmazlık yok. Hatta tarihte baktığımızda Birinci Dünya Savaşında da askeri anlamda da dostluk ve dayanışma gördük. Biz bunu geliştirmek istiyoruz. Askeri alanında hatta savunma sanayi konusunda ilişkilerimizi geliştirmek için fırsatlar var bunu görüyoruz. İstişare mekanizmalarımızı başlattık. 2 Martta Balkanlar İstişare Toplantısını yapacağız. Balkanlar ve diğer konularda birbirimizi rakip değil tam tersine ortak görmemiz lazım. Batı Balkanların bize ihtiyacı var. İnşallah Bosna’ya birlikte gideriz” ifadelerini kullandı.
“AVRUPA’DA TERÖR ÖRGÜTLERİ KENDİLERİNİ ADETA CENNETTE HİSSETMEMELİ”
Bazı konsolosluk meselelerinin de olduğunu kaydeden Bakan Çavuşoğlu, “Bunları da değerlendirdik. Terörle mücadele. PKK’nın kendi sembollerini kullanması, paçavralarını kullanması konusundaki attığınız adımları, yaptığınız çalışmaları duymaktan memnun oluyorum. Almaya ve Fransa’da da bu adımlar var. Avrupa’da terör örgütleri kendilerini adeta cennette hissetmemeli. Teröristler, terör örgütleri her yerde aynı muameleyi görmeli diye düşünüyoruz” diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Çifte vatandaşlık konusunda Türklere başka, diğer ülke vatandaşlarına başka muamele doru değil, insani de değil. Bununla ilgili çalışmalar var. Bunun için teşekkür ediyoruz. İmamlar konusunda hassas. Buradan çıkan yasayı biliyoruz. Ama İslam’ın doğru güvenilir kaynaklardan düzgün bir şekilde olduğu gibi anlatılması öğretilmesi gerekiyor. Bu konuda Türkiye ile işbirliği yapan tüm Avrupa ülkeleri kendilerini gerçekten güvende hissediyor. Bizim eğitim sistemimiz ve Diyanet İşleri Bakanlığımız adeta radikalleşmeye karşı bir sigortadır. Çünkü düzgün ve doğru, gerçek İslam öğretiliyor. Yanlış kaynaklardan ya da akımlardan öğretilenlerden emin olmayabiliriz. O yüzden bu imamlarında iyileştirilmesi gerekiyor. Burada Strasburg’da yaptığımız gibi burada fakülte açabilir eğitim verebiliriz. Bu oluncaya kadar da Avusturya vatandaşlarının Türkiye eğitimi konusunda işbirliği yapabiliriz. Onlar sizin vatandaşlarınız Avusturya’ya bağlı vatandaşlar, özellikle imamlarında Almancayı çok iyi bilmesi gerekiyor. Çünkü burada Müslümanlara baktığımız zaman onlara da İslam’ın iyi öğretilmesi ve çocukların eğitilmesi önemli.”
“IRAK’TA TERÖR BİTTİ AMA DAHA SORUNLAR VAR”
Bu konuların güven zemininde çözüleceğine vurgu yapan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Bu konular aşılmayacak konular değil. Yeter ki diyaloğumuz iyi osun, yeter ki sık sık bir araya gelelim. Sadece biz değil her düzeyde arkadaşlarımız bir ara gelsin. İlişkilerimizde daha pozitif bir atmosfer oluşturalım. Biz Türkiye olarak buna varız. Önümüzdeki süreçte ilişkilerimizin çok daha gelişeceğine güçleneceğine olan inancım tam. Aynı iş birliğini bölgesel konularda da güçlendirmek istiyoruz ki Suriye’yi konuştuk bilgi verdik. Geleceğe yönelik olumlu gelişmeler ve var olan tereddütleri de konuştuk. Ama sadece Suriye değil, şimdi Libya’da neler oluyor. Aynı şeklide Yemen’deki durum felaket. Bu konuda neler yapabiliriz uluslar arası camia olarak. Irak’ta terör bitti ama daha sorunlar var. Referandum artık geçersiz ama Irak’ın yeniden inşası var. Avrupa’yı da esasen doğrudan etkileyen bizim bölgemizdeki konuları da daha detaylı bir şekilde ele alacağız” açıklamasını yaptı.
“TÜRKİYE’DEN ADIMLAR BEKLEMEK GERÇEKÇİ DEĞİL”
Bakan Çavuşoğlu, iki ülke arasında olabilecek sorunları aşmanın Dışişleri Bakanlarının görevi olduğunu kaydederek, “Ama öncelikle pozitif mesajları vermemiz gerekiyor. Güveni tesis etmemiz lazım, güven arttırıcı adımlar atmamız lazım. Bunlar tek başına yeter mi, hayır yetmez. Daha sonra bu sorunlu alanlarda da karşılıklı hangi adımlar atacağız, birlikte hangi tedbirleri alacağız onları da konuşmamız lazım. Biraz önce söylediğim gibi bu başlayan samimi diyalogdan sonra zaten adımlar atılmaya başladı. Önümüzdeki süreçte de değişik kurumlarımız ve diğer bakanlarımız tarafından yapılacak çalışmalarla atılacak adımlar var ki sorunlar çözülsün. Ekonomik ilişkilerle ilgili, ticaretle ilgili, yatırımlarla ilgili olumlu adımlar da atılsın. Şu anda vatandaşlarımızı, halklarımızı doğrudan etkileyen konsolosluk konuları ki biraz önce çifte vatandaşlıktan bahsettik, imamların eğitiminden bahsettik. Bunları da zaten konuşmaya başladık. Bu tür sorunları bizim masadan kaldırmamız lazım. Basit sorunlara takılıp ta gereksiz negatif ortam yaratmamamız lazım. Tabii ilişkileri normalleştirmek için ve daha olumlu bir mecraya koyabilmek için karşılıklı adımlar atılması gerekiyor. Efes kazıları konusunda ve Avusturya’nın Brüksel’deki Büyükelçisinin NATO’ya akreditasyonu konusunda biz jestler yaptık. Ama hep Türkiye’den beklersek olmaz. Avusturya’nın da adımlar atması gerekiyor. Biz bu engellemeleri niye yaptık daha önce? Avusturya’dan Türkiye’ye yönelik alınan kararlar ve Avusturya’dan Türkiye’ye yönelik gelen hiç kabul edemeyeceğimiz açıklamalar yüzünden oldu. Durup dururken yapmadık. Şimdi niye bunu söylüyorum. Bizde Avusturya karşıtlığı yok. Alman karşıtlığı da yok, Hristiyan karşıtlığı da yok. Bizim inancımız gereği biz kimseye, hiçbir etnik gruba, ırka ülkeye ve inanca karşı olamayız. Tüm yaratılanları yaratandan dolayı severiz. Biz böyle inanıyoruz. O yüzden Avusturya’nın da bu jestlere karşı adımlar atması lazım. Sadece Türkiye’den adımlar beklemek gerçekçi değil. Bu ancak suni bir atmosfer oluşturur o da kısa bir süre içinde yok olur gider. Çabalarımız da heba olur ama biz karşılıklı adımlar atmak ve iş birliği konusunda kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Terörle mücadele konusunda ise Afrin operasyonumuzun da amacı bu ve yarın yine teröre karşı içeride ve dışarıda terör tehdidi devam ettiği sürece bizim mücadelemiz de devam eder. Şimdi ABD ile mesela Menbiç konusunda ve Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmaları konusunda neler yapacağımıza dair bir çerçeve belirledik. Çalışma grupları oluşturduk. Bugün ve yarın Washington’da ilk toplantılar yapılacak. 19 Mart’ta da ben oraya giderek Tillerson’la bu konuları ele alıp hangi somut adımların atılacağı, Irak, Suriye, Libya veya Afrika ülkeleri fark etmez. DEAŞ , PKK, FETÖ, Boko Haram veya Eş Şebab hiç fark etmez. Nerede bir terör örgütü tehdidi varsa bizim o terör örgütüne karşı gerekli tedbirleri hep birlikte, hiç ayrım yapmadan almamız lazım.”
“AB ÜYELİĞİ KARŞITLIĞI TÜRKİYE KARŞITLIĞINA DÖNÜŞÜRSE BİZ BU KONUDA RAHATSIZ OLURUZ”
İki ülke arasında sıkıntıların sona erip ermemesine ilişkin sorunu yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu, “Sıkıntıların giderilmesi için olumlu ve somut adımlar atıyoruz. Kneissl göreve geldiğinden beri olumlu adımlar atıyoruz. İlişkilerim düzelmesi konusunda olumlu başlangıç yaptık. Bu anlayışla devam etmek istiyoruz. Mevcut sorunları da aşmak istiyoruz. Bu kararlılık ikimizde var ama tüm kurumlar ve yöneticilerimizde de olması lazım. Türkiye’de Cumhurbaşkanımızdan tüm bakanlarımıza halkıma kadar herkeste var. Farklı düşünebiliriz. AB üyelik konusunda da farklı düşünebiliriz. AB üyeliği karşıtlığı Türkiye karşıtlığına dönüşürse biz bu konuda rahatsız oluruz. Hiçbir ülkede, hiçbir kurumdan ayrımcılık beklemiyoruz veya hak etmediğimiz bir şey de istemiyoruz. Beklentimiz her ülkenin, milletin de olduğu gibi Türkiye’ye de saygı duyulması. Üyelik konusunda fasıllar var. Siyasi engeller olmazsa teknik konularda Türkiye kriterleri yerine getirirse fasıllar açılır kapanır, yerine getirmezse açılmaz da kapanmaz da. Buna odaklanırsak sorun kendiliğinden çözülür ve siyasetçilerin elindeki malzeme gider. Siyasetçinin bu konuyu özellikle seçim zamanında popülizm aracı olarak görüyor. Türkiye’de seçim zamanında biz Avusturya’yı hiç konuşmayız. Kendi meselelerimizi konuşuyoruz. Niye Avusturya’da seçim zamanında sadece Türkiye konuşulur. Üçüncü ülke vatandaşları niye konuşulmaz” açıklamasını yaptı.
“TERÖRİSTLERLE NORMAL VATANDAŞLAR ARASINDAKİ AYRIMI ÇOK İYİ YAPMAK LAZIM”
ABD’ye gerçekleştirdiği ziyaretle ilgili bilgi veren Bakan Çavuşoğlu, “Geçenlerde Los Angeles’ta vatandaşlarımızla bir araya geldik. Oraya katılan vatandaşlarımız arasında Ermeniler ve Süryaniler vardı. Arap kökenliler, Türkler vardı. Türkiye’de farklı etnik kökenlerden insanlar var. Kafkasya’dan Balkanlar’dan Endülüs’ten gelen insanlar var. Farklı dini gruplar da var; Katolikler, Ortodokslar, Süryaniler, Museviler var. Bu bizim zenginliğimiz. Türkiye’de bunu nasıl görüyorsak yurt dışında da farklı görmemiz mümkün değil. Hepsi bizim vatandaşlarımız, biz onlara da öyle tavsiyelerde bulunuyoruz, farklı siyasi partilerden ya da ideolojilerden olabilirler ama birlik beraberlik içinde olmalılar ve o ülkeye de entegre olmalarını tavsiye ediyoruz. Bizim karşı olduklarımız, teröristler ve teröristlere destek verenler ve PKK’ya burada gönüllü ya da zorla para toplayanlar, PKK’nın silah ve uyuşturucu kaçakçılığına aracılık yapanlar. Bunlara karşı olmamız lazım. Türkiye’de darbe yapan FETÖ’culara Gülen takipçileri dersek olmaz. Teröristlerle normal vatandaşlar arasındaki ayrımı çok iyi yapmak lazım. Avrupa ülkeleri de, dün Almanya’da da konuştuk, tüm teröristlerin kendini güvende hissettiği şehirler ülkeler olmamalı. Barışçıl gösterilere kimse bir şey diyemez. Ama terör örgütlerinin paçavraları ile gösteri yapmalarına da izin verilmemesi gerekiyor. Bu gün birilerin ellerinde DEAŞ bayrakları ile dolaşmasına izin veremeyiz. PKK’ya da izin veremeyiz, diğerlerine de izin veremeyiz. Önemli olan burada teröristler ve normal vatandaşlar arasındaki ayrımı yapabilmek” ifadelerini kullandı.
(Mehmet Emin Avcı/İHA)
Kaynak: İHA