MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "AB Konseyi’nin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki faaliyetlerini kınayan açıklaması bir defa skandaldır, iflah olmaz bir Haçlı kafasıdır" dedi.
TBMM’deki grup toplantısında partililere seslenen MHP Genel Başkanı Bahçeli, MHP’nin milli duruşuyla gönüllere girdiğini, şühedaya vefasıyla manevi görevini yerine getirdiğini söyledi. Milli bekanın namus, varoluş olduğunu belirten Bahçeli, millet ve devlet olarak Türk varlığının kesintiye uğramadan sürmesinin ana gayeleri olduğunu ifade etti. Bahçeli, milli bekanın kendileri için hafife alınamayacak ölüm kalım meselesi olduğuna dikkat çekerek, "Türkiye’miz bugün milli bekanın tehdit altında olduğu çok hassas ve tehlikeli bir süreçten geçerken, Milliyetçi Hareket Partisi duruşunu şuurla göstermiş, tavrını ve tercihini bir kez daha çok net ilan etmiştir. Biliyor ve görüyoruz ki muhatap olduğumuz beka sorunları çok ciddidir, üstelik hızla tarihi dönüm noktasına, hayati bir yol ayrımına gitmektedir. İhanet ve husumet giderek tesir alanını genişletmektedir. Artık hayati nitelikli iki seçenekle karşı karşıya olduğumuz çok iyi bilinmelidir. Ya ülkemize biçilmek istenen kefeni onursuzca kabulleneceğiz, ya da bu kefeni parçalayarak hainlerin başına geçireceğiz. Ya hain saldırı ve kuşatmalar karşısında boyun eğip istiklal ve istikbal mücadelesinde yenik düşeceğiz, ya da milli birlik ruhuyla kutlu bir diriliş ufkuyla derlenip toparlanıp, mutlu millet, güçlü devlet hedefimize sahip çıkacağız" diye konuştu.
"MİLLETİN BEKASI İSE BİZİM İÇİN ŞEREF KONUSUDUR"
Bahçeli, tarihi varlığa kast etmek isteyen karanlık saldırıları def etmenin yolunun milli birliği korumaktan, iç ve dış tehditlere karşı yek vücut olup milli bir duruş sergilemekten geçtiğini söyledi. Milli duruşun aynı zamanda Türkiye’nin duruşu olduğunu kaydeden Bahçeli, "Büyük Kurultayımız bir bakıma Türkiye’nin durduğu yere, Türk milletinin vicdanında duyup iddia ve ideallerinde bayraklaştırdığı ruha sahne olmuştur. Türk milleti eşittir Milliyetçi Hareket Partisi’dir. Türkiye Cumhuriyeti, doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile olan Türk milletinindir. Türklüğün bekası milletin ebedi bekasıyla özdeştir. Milletin bekası ise bizim için şeref konusudur, çiğnetilmeyecek, asla öğütülemeyecektir. Milli beka tehlikeye düşerse sözün bittiği yere gelinmiş demektir. Bu durumda siyaset susacak, vatan ve millet sevdası konuşacaktır. Bunun adı da Milli Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka’dır. Milli Duruş; Türkiye’nin ortak değerlerinin, milli güvenliğinin arkasında durmaktır. Siyasi hesapları bir kenara bırakıp, ülkenin geleceğine sahip çıkmaktır. Milli onura uzanan elleri kırmak için ayağa kalkmaktır. Teröre, etnik fitne ve tahriklere karşı açık ve kararlı bir tavır almak ve bunlarla sonuna kadar mücadele etmektir" şeklinde konuştu.
Türk milletinin bekasının kendileri için namus olduğunu dile getiren Bahçeli, "Halen güney sınırlarımız boyunca devam eden terörle mücadele sonuna kadar desteklediğimiz duruş, oluş ve milli yükseliş halidir. Bundan da çark etmek, u dönüşü yapmak, geri adım atmak yoktur. Ağır sorunlar altında bulunan Türk milleti Büyük Kurultayımızı umut olarak görmüş, teveccüh ve takdiriyle önümüzü aydınlatmış, bizleri şevk etmiştir. Milliyetçi Ülkücü Hareket sabrını, olgunluğunu, ahlakını ve iradesini tekraren gözler önüne sermiş, demokrasinin en güzel örneklerinden birini sergilemiştir. Kurultayımızda tecelli eden sonuç bildiğiniz gibi önümüzdeki üç yıllık dönemde görev alacak Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyesi arkadaşlarımızı da belirlemiştir. Merkez Yönetim Kurulumuzun 24 Mart Cumartesi günü gerçekleşen ilk toplantısında 15 arkadaşımız Başkanlık Divanı üyesi olarak seçilerek tarihi görevlerine başlamışlardır. Amacımız ülkemizin bütün sorunlarını çözebilecek, önümüzdeki siyasi olayları göğüsleyebilecek kucaklayıcı ve mücadeleci bir anlayışı tezahür ettirmek, Merkez Yönetim Kurulu, Başkanlık Divanı, Meclis Grubu, il ve ilçe teşkilatları arasında tam bir uyum ve dayanışma tesis etmektir" ifadelerini kullandı.
"AVRUPA BİRLİĞİ HER ZAMAN KARŞIMIZA BARİYERLER DİKMİŞTİR"
Bahçeli, Türk milletinin ne pahasına olursa olsun, kimden, hangi uluslararası kurum veya kuruluştan gelirse gelsin zorba dayatmalara tamam demeyeceğini, alttan almayacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Tarih boyunca kahramanlık destanları yazarak fırın gibi siperlerde can ve kan takviyesi yaparak elde ettiği tarihi haklarından, milli kimlik ve geleceğinden vazgeçmez, vazgeçmeyecektir. Bunun adı ister AB olsun, ister NATO olsun, isterse de IMF ve Dünya Bankası olsun, ezcümle sonuç değişmeyecektir. Avrupa Birliği üyelik süreci yılan hikayesine dönmekle kalmayan, taviz koparmaya, temellerimizi dinamitlemeye, tarihi emanetlerimizle oynamaya dayanan bir kapana, bir tuzağa, bir girdaba bürünmüştür. Geldiğimiz bu aşamada bırakınız üyeliği, müzakere sürecinin bile sürüp sürmeyeceği belirsizliğini muhafaza etmektedir. Kaldı ki Avrupa Parlamentosu 6 Temmuz 2017 tarihinde üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını, adeta meydan okur gibi, adeta bu işten vazgeçin der gibi ilan etmiş, lekeli bir karar imza atmıştı. Avrupa Birliği her zaman karşımıza bariyerler dikmiştir. Her defasında ülkemizin önüne sanal engeller çıkarmış, baskı ve zorlamaları reva görmüştür. Türkiye Cumhuriyeti onurlu ve omurgalı bir devlettir. Milli onurun ayaklar altına alınmasına müsaade etmeyecektir. Olmayacak bir duaya amin de demeyecektir."
"İFLAH OLMAZ BİR HAÇLI KAFASIDIR"
Dün Bulgaristan’ın Varna şehrinde başlayan Türkiye-AB Zirve’sinin pek çok sorun ve sıkıntının gölgesinde gerçekleştiğine dikkat çeken Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB Konseyi Başkanı ve AB Komisyon Başkanı’nın davetlerine icabet ederek dün Bulgaristan’a gitmiştir. Varna Zirvesi, doğal olarak geçen hafta Brüksel’de alınan son derece rahatsız edici, incitici, Türkiye’yi hor ve hakir gören bir dizi kararın ardından yapılmıştır. AB Konseyi’nin, ülkemizin Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki faaliyetlerini kınayan açıklaması bir defa skandaldır, iflah olmaz bir Haçlı kafasıdır. Ege’yi Yunan gölü haline sokmak isteyen, Akdeniz’i de Rum, İsrail ve küresel enerji şirketlerine tescil etmek için kırk dereden su getiren çürük AB zihniyeti, Lozan’dan kaynaklanan haklarımızı gasp etmenin peşindedir. Ayrıca milli güvenliğimizin tehdit kuşağında tutulmasına ortam açmaktadır. Buna hiç kimsenin, hele hele AB’nin hiçbir hakkı yoktur" dedi.
(İHA)
Kaynak: İHA