HİSDER’de Furkan Suresi’ni yorumlayan eğitimci Abdullah Turhan, “Bizim gönlümüzün ve gözümüzün semayla bağlantısını kesen modern mimari, her tarafı işgal etti. Sema ile bağlantısı kesilen insanların kudsiyetle bağlantıları ne kadar devam eder?” diye sordu.
Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nin Pazartesi Sohbetleri’nde Kur’an-ı Kerim konulu sohbet gerçekleştirildi.
Eğitimci Mehmet Emin Karataş’ın Kur’an-ı Kerim’den Rahman Sûresi’ni tilâvetiyle başlayan tefsir sohbetinde eğitimci Abdullah Turhan, Furkan Sûresi’ni 59’uncu ayetten itibaren yorumladı. Turhan, Kur’an meclislerinin Peygamber Efendimiz tarafından “Meleklerin rahmet kanatlarıyla indikleri” bir meclis olarak müjdelendiğini ve o meclistekilerin kalplerine bir huzur indiğini ifade etti. Furkan Sûresi’nin 59. ayetin mealini “Gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde halkeden, sonra Arş'a hakim kılan Rahmân'dır. Sen ne kadar derdin varsa o derdini ve dâvanı Allah’tan dile.” şeklinde okuyan Turhan, “Derdimizi, kalbimizi ve gönlümüzü Allah’a açmalıyız, açabilirsek tabi” dedikten sonra altmışıncı ayeti şu kelimelerle yorumladı:
“MÜSLÜMANLAR KENDİNİ SORGULAMALI”
“Rahman ismi cahiliye müşrikleri tarafından çok kullanılan bir esma değil. Allah diyorlardı ama Rahmân ismini pek kullanmıyorlardı. "Rahmân'a secde edin" sözü, Mekkeli müşriklerin nefret ve kinini artırdığını ve Efendimiz’e; “Tamam Rahman’a secde edelim de sen dedin diye mi yapacağız? Senin dediğini mi tutacağız? Sen diyorsan yapmıyorum. Şu inada bakar mısınız? Mekke müşrik kafasına göre bir adamın sosyal statü itibariyle hususan köle birisiyle aynı yemek sofrasına oturması düşünülemez. Bu mümkün değildir. Bu durum ancak onların nefret, kin ve gayzını artırdı. Efendimiz (a.v.) burada ne yapıyor? Hayırlı bir şey söylüyor. Hakkı ve sabrı tavsiye ediyor. Bunu günümüzde kim yapacak? Gönlümüz iyiliği emretmeğe ve kötülükten sakındırmaya açık mı? Bunu sorgulayalım.”
“SEMAYLA BAĞIMIZI MODERN BİNALAR KESTİ”
Furkan suresini 67’inci ayete kadar yorumlayan Turhan, tebareke ile sübhaneke kelimelerinin mucîz bir ifade olduğunu belirterek, “Birisi hayır, diğeri kutsiyet ifade eder. Bereketin kaynağı Allah’tır. Çünkü O kudsî, ulvî ve yücedir. O Yüce olan Allah yerleri ve gökleri yaratmakla kalmadı, göklerdeki yıldızların her birine burçlar, işte o takımadalarının yer alacağı yerleri de belirledi” dedi.
Göklerdeki yıldızların eskiden görüldüğünü fakat modern şehir hayatının içinde olan adamların yıldız kümelerini artık görmediklerini dile getiren Turhan, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Çölde gökyüzüne baktığınızda yıldızları görebilirsiniz. Görmenize mani olacak ışık kümeleri yok. Etrafınız bina denilen modern canavarlarla işgal edilmemiş. Başımızı kaldırdığımızda semâ ile bağlantımız kesildi. Semâ ile bağlantısı kesilen insanların kudsîyetle bağlantıları ne kadar devam eder? Bizim gönlümüzün ve gözümüzün semayla bağlantısını kesen modern mimari, her tarafı işgal ettiyse ve hatta Kâbe-i Muazzaman’ın yanından Allah’ın semasını seyretmek için başınızı kaldırdığınızda bir heyulâ gibi gözünüzün üzerinde duran ve adı; “zemzem towers” olan -zemzeme kurban olasıca diyeceğim artık- binaların arasında kalmışsak hangi haccın, hangi umrenin atmosferi…”
“YAŞADIĞIMIZ ŞEHİR MÜSLÜMAN ŞEHRİ Mİ?..”
Konuyu Türkiye ve Konya’daki çarpık yapılaşmayla da ilişkilendiren Turhan, “Şeker Furuş Mahallesine, o türbe ve mezarlığın olduğu civara ne oldu? Vehhabiler mi yoksa selefiler mi yaptı? Yahya Kemal’in ifadesiyle Aziz İstanbul şimdi ne halde” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Mekânı cennet olsun Turgut Cansever, devamla sema ile bağlantıyı kesmemeyi anlattı. Hz. Hatice’nin evinin bulunduğu yeri umumi tuvalethane, Hz. Ebubekir’in evinin bulunduğu yeri de Zemzem Towers yapıp Yahudi sermayesine peşkeş çeken zihne bizim cevabımız nasıl olmalıydı? Bu şehirler Müslüman şehri mi... bu binalar Müslüman binası mı.. bu sokaklar Müslüman sokağı mı? Bu soruları ne zaman soracağız.”
Meram Uluslararası Gençlik Akademisi’nde gerçekleştirilen sohbetin ardından derneğin teşekkür plaketini Meram Anadolu Lisesi Müdürü Mehmet Emin Karataş’a, Hisder Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu verdi.
Meslek dersi öğretmeni Abdullah Turhan’ın teşekkür plaketini de Dr. Mustafa Güçlü ve Dr. Gökhan Darılmaz birlikte takdim etti. Sohbet, Karataş hocanın segâh makamında okuduğu akşam ezanı, “Bu cismim âteş-i aşkınla yansın yâ Resûlallah” kasidesi ve Asr Sûresi ile son buldu.
(Haber Merkezi / Haber Kent)