Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün öncülüğünde, Mevlana’nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus) kapsamında düzenlenen Türbeönü Buluşmaları, Çadır sohbetleri etkinliğinde, 17. ve 18. Dönem Konya Milletvekili, ilahiyatçı ve Semazen Ziya Ercan, Mevlana’nın Konya’ya kazandırdıkları, Mevlevilikte Sema ve muhabbet üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi.
Her tarikatın kendine özgü ibadet figürleri olduğunu belirten Ercan, Mevlevilikte sema’nın da bir zikir olduğunu ifade ederek, insanların huşu içinde ellerini yana açarak, dünyanın ve kainatın döndüğü gibi kendi ekseni etrafında döndüğünü, Sema’nın ilk kez Hazreti Mevlana’nın kuyumcular çarşısından geçerken Selahaddin Zerkubi’nin dükkanından gelen çekiç seslerinin ahengine uyarak cezbeyle sema etmeye başlamışıyla başladığını söyledi.
“SEMA, MEVLEVİLİKTE BİR İBADET TARZIDIR”
Semazenlerin Sema esnasında yaptığı hareketlerin anlamları hakkında da bilgi veren Ercan, şöyle devam etti:
“Semazenler sema esnasında bir ellerini yukarı bir ellerini ise aşağı doğru uzatır bunun anlamı da sağ eli Hak'tan alır, yere dönük sol elle halka verir. Topraktan geldik, hakka yürüyoruz demektir. Sema Mevlevilikte yapılan bir ibadet tarzıdır. Mevlevilikteki zikir tarzı semadır. Sema, cumhuriyetin ilanı ile birlikte tekke ve zaviyelerin kapatılmasının ardından sadece turistik mahiyette olması düşünülerek Mevlevi dergahı serbest bırakılmıştı. 1949 yılından itibaren zaman zaman Mevleviler kendi aralarında bir araya gelmek suretiyle ayinler yapmaya başladı. Bizim şu anda anma törenleri dediğimiz mistik havanın yaşaması açısından zaman zaman Mevleviler Türkiye’nin dört bir bucağında bir ayara gelmişler ve semalar yapmışlardır. Profesyonel anlamda ise 1960 yılında Konya’da sema kültürünün yerleşmesi, ihya edilmesi ve canlandırılması noktasında çalışmalar yapıldı. Bizlerde sema kültürüne vakıf olalım diye Sema’ya başladık.”
“SEMA YAPMAK GAYRET İSTER”
Sema yapmanın gayret isteyen bir hareket olduğunun altını çizen Ercan, vücudun sağlıklı ve sağlam olması gerektiğini kaydetti.
Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sema dört selamdan oluşur. Yarım saate yakın kollarınız açıp sema etmeniz gerekir. Sırtınızda tennure, onun ağırlığı ve o tennureyi açabilmenin eforu derken bir gayret gerekir. Ancak belli bir yaşa kadar yapabiliyorsunuz. Uzun yıllar stadyum salonlarında, potaların altında bizler sema yaptık. Özellikle II. Mahmud dönemi, Mevleviliğin en fazla itibar gördüğü dönemdir. Padişahlar bizzat Mevlevihaneleri ziyaret edip, ayinlerinde bulunmaları, halkın ilgisinin de bu tarikata yönelmesine sebep olmuştur. Sema, dünyanın dört bir tarafında felsefe olarak benimsendi. İnsanların gönlüne girdi. Tüm bunlar gönül meselesidir. Fazladan yapılan ibadettir.”
‘SEMA, KAZANÇ MALZEMESİ HALİNE GETİRİLMEMELİ’
Sema’nın asıl amacından saptırılarak, bir gösteri mahiyetinde yapılmasını da eleştiren Ercan, “Düğünlerde, açılışlarda veya bir takım programlarda semazenler çıkarmak suretiyle iş kazanç malzemesi haline getiriliyor” diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanlığının bu tür faaliyetleri engellemek amacıyla yeni bir düzenleme getirerek, bir kurala bağladığını dile getiren Ercan , Şeb-i Arus törenlerinin düzenli bir organizasyon çerçevesinde gerçekleştirilmesi amacıyla yapılan çalışmalara da değindi.
Ercan, “1990’lı yıllarda hükümetimiz tarafından anma törenleri organizasyonu Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine alınarak, bu amaçla Konya’da Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu oluşturuldu. 50’ye yakın semazen ve sazenin görev yaptığı topluluk, aynı zamanda Türk kültürü ve musikisinin gelişmesinde de çalışmalar yürütüyor. Bu tür etkinlikler Hazreti Mevlana’yı daha iyi anlama ve tanımamıza imkan sağlıyor” şeklinde konuştu.
Moderatörlüğünü Ömer Bardakçı’nın yürüttüğü programın sonunda, Konya İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erdoğan Erdoğmuş, Ercan’a teşekkür ederek plaket ve Şeb-i Arus atkısı takdim etti.
(Haber Merkezi / Haber Kent)