Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, şu ana kadar yaklaşık 33 bin seans immünplazma bağışı alındığını ve 60 binin üzerinde hastaya immünplazma tedavisi uygulandığını söyledi.
Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, korona virüsle mücadelede uygulanan immünplazma tedavisi hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. İmmünplazma tedavisinin 100 yıldır bilinen, uygulanan geleneksel bir konvelesan plazma transferi aracılığıyla pasif aşılama metodu olduğunu anlatan Kınık, “Etkinliği aslında uzun yıllardır, 100 yıldır bilinen klasik bir metot. Mikroorganizmayı öldürebilecek antiviral ajanın bulunamamış olması, aşının yaygınlık kazanmamış olması nedeniyle sahadaki uygulamalarda elimizdeki bütün bilinen etkili silahları tabiri caizse sahaya sürüyoruz. İmmünplazma konusunda ABD’den Japonya’ya kadar onlarca, yüzlerce bilimsel yayın yapıldı” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de Mart ayında ilk vakanın ortaya çıkmasıyla beraber Nisan’ın ilk haftasında ilk immünplazma transfüzyonunun (kan aktarma) yapıldığını hatırlatan Kınık, immünplazma tedavisinin korona virüsle mücadeledeki yeriyle ilgili şunları kaydetti:
“O günden bu yana yaygın bir şekilde kullanan bir ülke olarak bizim de Sağlık Bakanlığımızın koordinasyonunda yayınlanmış uluslararası yayınlarımız var, 2 bine yakın seriyle bir vaka çalışması var. Ve bu vaka çalışması bilimsel olarak şunu gösteriyor; immünplazma alan iki eşdeğer kör gruptan birisi alan, birisi almayan olarak karşılaştırma yapıldığında immünplazma alan grubun yoğun bakımda kalış süresinin azaldığı, solunum cihazlarına bağlanma ihtiyacının azaldığı, vazopressör tedavi ihtiyacının azaldığı ve ölüm oranlarında anlamlı olmasa da düşük oranda azaldığı gösterilmiş. Bu aslında kanıt, ciddi bir şekilde tedavide yeri olduğunu gösteriyor. Bizim o dönemlerde yaptığımız bilimsel çalışmalara ilaveten o dönemlerde kandaki antikor titresine bakmadan biz konvelesan plazmayı alıp hastalara uyguluyorduk ve endikasyon renci dediğimiz renc bugünkü gibi değildi. Yani kronik hastalığı olan, eşdeğer, eşlik eden hastalığı olan insanlarda immünplazma tedavisini erken dönemde uyguladığınızda daha etkili olabiliyor. Dolayısıyla bizde uygulayarak daha etkili bir şekilde kullanmayı öğrendik. Yeni yapacağımız bilimsel çalışmalarda muhtemelen etkinliği bir önceki çalışmamıza göre daha yüksek çıkacak. Çünkü artık plazmada antikor oranı bakıyoruz, yüksek antikoru olan plazmaları hastalara naklediyoruz ve endikasyon dediğimiz uygulanma zamanı ve durumuyla alakalı olarak da daha etkili bir endikasyon yelpazemiz var. Dolayısıyla kesinlikle etkili.”
Şu ana kadar yaklaşık 33 bin seans immünplazma bağışı alındığını, bu plazmaların 69 bin immünplazma bileşenine dönüştürüldüğünü ve bunların yaklaşık 500’e yakın pandemi hastanesine sevk edildiğinin altını çizen Kınık, 60 binin üzerinde hastaya uygulandığını bildirdi. Kınık, “Şimdiye kadar bizim Sağlık Bakanlığı ile beraber uygunluk verdiğimiz ‘immünplazma bağışı yapar mısın?’ diye teklif ettiğimiz insanların yüzde 91.8’i ‘ben bu bağışı yaparım’ diye döndü. Bu çok çok yüksek, dünyanın en yüksek oranlarından. Şu anda Sağlık Bakanlığımızla ortak veri tabanı üzerinden 734 bin 738 kişi immünplazma bağışçısı adayı olarak veri tabanlarımızda var. Biz burada yaklaşık 250 bin kişiye doğrudan ulaştık. Bunların yaklaşık yarısı uygun olabilecek bağışçılarımızdı. Bunlar randevulaştırıldı, uygunluk bekleyecek son testleri yapıldı ve süreç ilerliyor” dedi.
Kınık, immünplazma bağışı yapan 3 bin bağışçının iki kez, bin 200 bağışçının üç kez ve 500’e yakın bağışçının dört ve üzeri kez immünplazma bağışı yaptığı bilgisini paylaşarak, “Çünkü 8’e kadar bağışlanabiliyor ve her bağışta 600 mililitre plazma alınabiliyor. Plazma hızlı bir şekilde yerine konulabilen bir kan bileşeni, dolayısıyla her birisi 200’er mililitrelik üç komponente ayrılıyor. Bir seansta 3 kişiye şifa olabiliyorsunuz, 8 kere verdiğinizde 24 hastaya şifa olabiliyorsunuz” ifadelerini aktardı.
Pandeminin ‘pik’ sezonlarından bir tanesinin yaşandığını belirten Kınık, “Kış aylarının gelmesiyle beraber artan gribal enfeksiyonlar, soğuk algınlıkları ve üzerine binen Covid rahatsızlığı nedeniyle hastalarımızın plazma ihtiyacı artmış durumda. Bu plazma ve kan ihtiyacının artması nedeniyle hem kan hem de plazma bağışçılarımızın şu anda daha duyarlı olmalarını ve Kızılay noktalarında kan bağışlamalarını, plazma bağışlamalarını istirham ediyoruz. Bu kesinlikle onların sağlığını olumsuz yönde etkileyecek bir şey değildir. Çünkü, artık o virüsle ilgili hafıza onların hücrelerinde bulunmaktadır. Virüs tekrar girdiği anda bile vücut ona antikorunu üretebilecek durumdadır. Ama, bugün belki çok ağır şartlarda o hastalığı yenmeye çalışan insanlar açısından bu hayat kurtarıcı olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
(Mevlüt Hasgül - Bayram Türüdü/İHA)
Kaynak: İHA