Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, ülkemizin ilgili BM kararları çerçevesinde ve talebi doğrultusunda Libya’nın meşru hükümetine verdiği desteği ’tehlikeli bir oyun’ olarak tanımlaması ancak akıl tutulmasıyla izah edilebilir" dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aksoy, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un ülkemiz, Libya ve Doğu Akdeniz konusunda dile getirdiği hususlar hakkındaki bir soru üzerine, "Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, ülkemizin ilgili BM kararları çerçevesinde ve talebi doğrultusunda Libya’nın meşru hükümetine verdiği desteği ’tehlikeli bir oyun’ olarak tanımlaması ancak akıl tutulmasıyla izah edilebilir. Sayın Macron hafızasını yoklar ve sağduyusunu harekete geçirirse, bugün Libya’da yaşanan sıkıntıların kendisinin de desteklediği darbeci Hafter’in saldırılarından kaynaklandığını, Moskova’da ve Berlin’de ateşkes anlaşmasını imzalamayı reddedenin yine savaş ağası Hafter olduğunu hatırlayacaktır. Yıllardır gayrimeşru yapılara verdiği destek nedeniyle Fransa’nın, Libya’nın kaosa sürüklenmesinde önemli sorumluluğu bulunmakta, bu bakımdan Libya’da esas tehlikeli oyunu Fransa oynamaktadır. Cumhurbaşkanı Macron ülkemize yönelik asılsız ithamlarla bu gerçeği örtbas etmeye çalışsa da, Libya halkı Fransa’nın kendi bencil çıkarları ve işbirlikçilerinin hedefleri doğrultusunda bu ülkeye verdiği zararları asla unutmayacaktır. Fransa asıl ilkeli tavrı, darbeci ve korsan Hafter’e bağlı milisler ve paralı askerlerin Tarhuna’daki toplu mezarlar başta olmak üzere masum sivillere yönelik işledikleri vahim savaş suçu vakalarının araştırılması konusunda sergilemelidir" değerlendirmesini yaptı.
"Fransa’nın Libya’ya müdahale tehdidinde bulunan darbeci Hafter destekçisi Mısır’a karşı sessizliği de gözden kaçmamaktadır" diyen Aksoy şöyle devam etti:
"Doğu Akdeniz’de kıyısı olmayan Fransa’nın sahildar bir ülke gibi davranmanın kendisine bölge konularında karar verme yetkisi tanımadığını artık anlaması gerekmektedir. Fransa’nın Türkiye’nin bölgedeki meşru haklarını gözardı eden ve maksimalist hırslara koşulsuz destek veren tutumu, Doğu Akdeniz’de barış ve istikrarı sağlamak yerine, gerilimi daha da arttırmaktadır. Fransa’nın Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri esasen sağlıklı ve tarafsız bir biçimde değerlendiremediği ya da daha da kötüsü değerlendirmek istemediği maalesef uzun zamandır aşikardır. Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgını sırasında dahi işlevselliğini koruyan NATO İttifakı ile bu İttifakta Türkiye’nin sahip olduğu güçlü konum gayet açık olup, Müttefik kamuoylarının takdirini kazanmıştır. Bu koşullarda Fransa Cumhurbaşkanının, meydana geldiği iddia olunan bir hadiseden hareketle ’NATO’nun beyin ölümü’ söylemini yeniden gündeme getirmesi çarpık bir yaklaşım teşkil etmektedir. Fransa’yı ve Fransa Cumhurbaşkanını, dostluk ve Müttefiklik ilişkilerimiz temelinde ve devlet ciddiyetiyle hareket ederek, Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz’in güvenliğini ve geleceğini riske atan adımlarını sonlandırmaya ve yerleşik diyalog kanallarını kullanmaya davet ediyoruz."