Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, bugün için, gelecek dönemde pandeminin nasıl bir yol izleyeceğini henüz tam olarak öngöremediklerini anlatarak, "Bu nedenle pandemi seyrinde, ilimizde ve ülkemizde krizlere cevap verebilme de güçlü ve zayıf yönler etraflı biçimde ve yeniden analiz edilmeli, ortaya konulmalı, gerektiğinde karar vericilere, bilimsel kanıta dayalı nitelikte karar verebilmeleri için yol gösterilmeli, ikna olmaları sağlanabilmelidir” dedi.
ESKİŞEHİR ÖZELİNDE AÇIKLAMALAR
Prof. Dr. Metintaş, Eskişehir’de artış eğilimindeki virüs yayılımı, mevcut tedbirler ve aksamalar ile alınabilecek farklı önlemlerle ilgili İHA muhabirinin sorularını cevaplandırdı. Eskişehir’de virüs yayılım hızının başlangıcından itibaren izlediği seyir ve son dönemde artmasının başlıca nedenlerini açıklayan Prof. Dr. Selma Metintaş, Eskişehir’de COVID-19’un ilk girişinin, ülke genelinde olduğu gibi birden fazla kaynaktan olduğunu, ilk vakaların Avrupa’dan, Umre dönüşünden, İstanbul’la yakın ilişki nedeniyle İstanbul’dan ve tabii diğer illerden geldiğini anlattı. Hemen ardından il içi yerli bulaşma başladığını anlatan Metintaş, “Türkiye’de diğer Batı Anadolu illerinde olduğu gibi, Eskişehir’de de ilk dalga, gerçekten de kısa sürede başarıyla kontrol altına alındı. Bu başarıda, vaka sayısının nispeten yüksek olmamasının yanı sıra, sıkı uygulanan sokağa çıkma yasaklarının önemli rolü oldu. Eskişehir, il olarak, hastane yatak kapasitesi itibariyle şanslı idi. İlk dalgada vakalar, büyük ölçüde hastanede izole edilerek ve hızla tedaviye alınarak, infeksiyon zincirinin kırılması da kolay oldu. Bu süreçte toplumda infeksiyonu yayma konusunda risk grubu olabilecek mevsimlik tarım işçileri, göçmenler gibi riskli gruplar da başarılı filyasyon çalışmaları ile sıkı kontrol altında tutularak, bu gruplarda hasta kümelerinin oluşması, hastaların toplum ile temas ederek yayıcı olmaları engellendi" dedi
"PANDEMİ, ULAŞTIĞI BOYUTLARIYLA ARTIK BİR SAVAŞA BENZETİLEBİLİR"
Ancak, normalleşme sürecinin hızlı yürütüldüğünü ve maalesef yeni normallerin hayata geçirilmesinin Türkiye’de pandemi için şanssız bir döneme denk geldiğini belirten Metintaş, şunları söyledi;
"Haziran 2020 hem Kurban Bayramı hem de aylardır evlerinden çıkamayanlar için tatil ayı. Bir yandan Kurban Bayramı ritüelleri, bir yandan mevsim dönüşümü tatil ayı, bir yandan da hızlı normalleşme ile toplum hareketliliğinin tahmin edildiğinden fazla artması vaka sayısının artmasına neden oldu. Sonuçta hızla artan toplumsal temas, toplum içinde maske-mesafe gibi önemli tedbirlere karşı duyarsız grubun genişliği ve bu gruplara gerektiği ölçüde müdahale edilmemesi sonucu, bütün Türkiye’de 3 rakama düşen vaka sayılarında hızlı bir artma başladı. Birçok il ve ilçemizde sıfıra düşen vaka sayıları sonrası yeni normaller dönemiyle tekrar başlayan ciddi artışlar bu gelişmeyi ikinci dalga olarak da tanımlatabilir. İkinci dalga, ekonomik ve sosyal nedenlerle ilk baştaki sıkı tedbirlere dönülmemesi nedeniyle birinciden daha hızlı ve Türkiye sathına daha yaygın olarak gelişmekte. Bu noktada bir başka önemli husus daha var: Sağlık personeli birinci dalgada endişeliydi, ama heyecanlıydı, meraklı ve hırslıydı, kurallar içinde çok dikkatli davranıyordu. Hastalıkla nasıl baş edeceğini de iyi öğrenmişti. Uzayan süreçte, maalesef sağlık personeli yoruldu, çok sayıda sağlık personeli hastalandı, görev şehidi oldu. Zaman içinde de COVID-19 mücadelesinde sağlık çalışanları yalnız kaldı, hatta fiili saldırıların bile önü alınamadı. Oysa toplumun, salgının kontrol altına alınmasında, bütün gücüyle ve şefkatiyle sağlık çalışanlarının yanında olmaları gerekirdi. Pandemi, ulaştığı boyutlarıyla artık bir savaşa benzetilebilir. Bu savaşa, topyekûn toplum katılmalı, her türlü kaygı bir kenara bırakılmalı ve salgının kontrol altına alınması için ne fedakârlık gerekiyorsa toplumca yerine getirilip, çalışılmalıydı.”
ALINAN TEDBİRLERDE AKSAMALAR HANGİ NOKTALARDA?
Prof. Dr. Selma Metintaş, pandemi tesirinin bugün ciddi boyutta olduğunu ve sorunun artacak gibi göründüğünü belirtti. Ancak kontrol henüz kaybedilmediğini anlatan Metinta, bu sınırdan önce, yani pandemi kontrolden çıkmada alınması gereken, ancak alınamadığını düşündüğü önerilerini şöyle sıraladı;
“Eskişehir’de hastaların yaş ortalamaları “çalışma yaş grubu”na yığılmakta. Bu durum işyerlerinde temasın yüksekliğini gösteren bir göstergedir. Gidip, gezdiğinizde de görüyorsunuz, işyerlerinin çoğunda COVID-19 bağlamında alınması gereken önlemler maalesef alınmamış görünüyor. Yine görüyor ve yaşıyoruz ki yeterince denetleme de yapılamıyor. Bugüne değin Eskişehir’de birçok işçi ve ailesi COVID-19’a yakalanmış ve infeksiyonu çevresine de aktarmıştır. Halbuki kurallara uymayan işyerleri -ne olursa olsun- hemen kapatılmalıydı ya da işçilerin iş yeri çıkışı engellenmeli, hasta olanlar yurt gibi yerlere alınmalı, diğerleri iş yerinde izole kalmak kaydıyla -evlerine gitmeden- çalışmaya devam ettirilebilirdi. Bunun yerine çalışamayacak kadar hasta bulunan evine gönderildi, semptomsuz olanlar iş yerinde çalışmaya devam etti. Evine gidenlerden karantinaya uyanlar ev halkına, uymayanlar çevreye bulaştırıcı oldu. Şurası çok açık bir şekilde görülmüştür ki, ekonomik kaygılarını salgın kontrol çabalarının önüne koyan toplumlarda, salgın ekonomiyi çok daha ağır biçimde etkilemektedir."
“BU KONUDA DAHA FAZLA GEÇ KALINMAMALIDIR”
"Hastaların toplumdan ayrılması, yani izolasyonları için özellikle evde izolasyona uymayacağı düşünülen riskli kişiler ile evde yüksek risk taşıyan yakını veya ev halkının kalabalık yaşadığı kişiler için, tedavi ve takip için gözetim altında tutulacakları yurtlar gibi, sağlık ve güvenlik birimlerinin sıkı denetim yaptıkları birimler oluşturulabilir. Bu konuda daha fazla geç kalınmamalıdır. Türkiye’de pek çok il bunu yaptı ve sonuçta infeksiyonun yayılımını kontrol altına aldı."
“COVID-19’LU HASTALAR YA DA TEMASLI YAKINLARI TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDA DOLAŞIYOR”
"Birinci basamakta salgın yönetim önlemleri çeşitli nedenlerle yetersiz kalmıştır. Şüphelilerin test verebilmesi, sonucunu alması ve test pozitiflerin tanıyı alıp, ilaçlarını temin etme süreleri kısa -en fazla gün içinde- olması gerekirken, süre, yakın günlere değin genellikle 24 saati aşmaktaydı. İlave olarak kişilerin kolayca test için başvurabilecekleri, kısa süre bekleme ile test yaptırabilecekleri birimler açılabilir. Testi pozitif olabilecek kişilerin ev - sağlık tesisi - ev arasında toplu taşımalarla ulaşımı engellenebilir. Şehrimizin kamu kuruluşlarındaki küçük araçlar bu amaçla şoförleriyle birlikte hizmete alınabilir. COVID-19’lu hastaların ya da temaslı yakınlarının ellerinde reçeteleri ile toplu taşıma araçlarında dolaştıkları yaygın duyduğumuz şikâyetlerden birisidir."
“YOĞUN TEST YAPMA İLE DESTEKLENMİŞ ETKİN BİR FİLYASYON ÇALIŞMASI HASTALIK KONTROLÜNE ÇOK CİDDİ ÖLÇÜDE KATKI YAPABİLİR”
"Filyasyon, COVID-19 mücadelesinde önerilen bir yöntem olmasına karşın, bazı klinisyen hekimler tarafından gerekliliği yadsınmıştır. Oysa iyi yürütülen bir filyasyon çalışmasıyla olgu sayıları ve ölümler önemli ölçüde düşürülebilir. Güney Kore örneğinde olduğu gibi “yoğun test yapma ile desteklenmiş etkin bir filyasyon çalışması” hastalık kontrolüne çok ciddi ölçüde katkı yapabilir. Filyasyon ekiplerinin bir kısmının yeterince eğitim almadan sahada çalışmaya başladılar. Ekipler arasında standardizasyonun olmaması nedeniyle istenilen başarıyı sağlamak güçleşmektedir. Bu arada, doğaldır ki vaka sayısı artığı zamanda filyasyondan beklenen başarı azalacaktır.
"Maske, mesafe, temizlik’ söylemleri ‘iyi vatandaş olma’ argümanıyla birleştirilmeli ve kişi hastalık belirtileri taşımaya başladığı andan itibaren kendisini izole etme, etrafa durumunu bildirmesi gerekliliği ona içselleştireceği biçimde evrilmelidir. Bunun için kamuoyuna yaygın biçimde ulaşmayı sağlayacak tüm araçlar; gazete, tv kanalları, billboardlar, önemli kişiler, hutbeler, klipler, broşürler, ilanlar, aklınıza ne gelirse
“ESNAF BİLİNÇLENDİRİLMESİ VE DENETİMİ ÇOK SIKI OLMALI”
"Maalesef Eskişehir esnaf zihniyeti itibariyle bu olay da gösterdi ki biraz sorunlu bir şehir. Çıkıp, dolaştığınızda esnafın önemli bir kısmının iş yerinde etkin biçimde maske kullanmadığını, mesafeye dikkat etmediğini görüyorsunuz. Geçen cumartesi zorunlu ihtiyaçlar nedeniyle dışarı çıktık, alışveriş için uğradığımız 5 esnafın 2’si maske takmıyordu, uyardığımızda da yakışıksız cevaplar verdiler. Esnaf bilinçlendirilmesi ve denetimi çok sıkı olmalı.
FARKLI ÖNLEM ÖNERİLERİ
ESOGÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Selma Metintaş, mevcut önlem ve kısıtlamalar dışında İl Hıfzıssıhha Kurulunun alması gereken farklı önlemler konusunda da önerilerde bulundu. Metintaş, konuyla ilgili şunları belirtti;
“EVDE TEDAVİLERİNİ ALAN HASTALAR İÇİN MORAL VE DESTEK EKİPLERİ KURULMALIDIR”
"Daha fazla zaman kaybedilmeden COVID-19 pozitif, ancak hastane yatış kriteri taşımayan, fakat evde izolasyona uyma konusunda güven vermeyen veya evinde riskli kişileri olduğu için, hane halkı kalabalık olduğu için evinde kalmak istemeyen hastaların takip ve tedavilerin izlendiği, izolasyon süresince barınabilecekleri ücretsiz yurtlar açılmalı, izolasyon boyunca hastaların orada barınmaları sağlanmalıdır. İzolasyon ve karantinaya giren hastaların maddi ve manevi kayıpları, çeşitli fon destekleriyle elden geldiğince giderilmeye çalışılmalıdır. Filyasyon ekipleri, tekrar eğitime alınmalı, motivasyonları artırılmalı, yaptıkları işin önemine inandırılmalı, uygun ödüllendirme programlarıyla desteklenmelidir. Dahası, filyasyon ekiplerine gönüllü gruplarla destek aranmalıdır. COVID-19 vakası çıksın çıkmasın kamu, özel tüm işyerleri düzenli denetlenmeli, COVID-19 önlemleri bir dış gözlemci tarafından değerlendirilmeli, yeterli önlemi olmayanlara ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Eskişehir’deki tüm kurum ve kuruluşlara birlik beraberlik çağrısı yapılarak, koordineli biçimde birlikte mücadele yolu mutlaka oluşturulmalıdır. Filyasyon sırasında temaslısını saklama eğiliminde olan bireyler için, onları dürüst olmaya çekecek ikna yöntemleri için, rehberlik, psikolojik danışmanlık gibi ekip ve girişimler hazır halde tutulmalı, bu tür tereddüt olan kişilere bu ekipler yönlendirilmelidir. Evde tedavilerini alan hastalar için moral ve destek ekipleri kurulmalıdır."
GELECEK DÖNEMDE PANDEMİNİN NASIL BİR YOL İZLEYECEĞİNİ HENÜZ TAM OLARAK ÖNGÖREMİYORUZ”
Prof. Dr. Selma Metintaş, açıklamaların sonunda, bugün için, gelecek dönemde pandeminin nasıl bir yol izleyeceğini henüz tam olarak öngöremediklerini anlatarak, "Bu nedenle pandemi seyrinde, ilimizde ve ülkemizde krizlere cevap verebilme de güçlü ve zayıf yönler etraflı biçimde ve yeniden analiz edilmeli, ortaya konulmalı, gerektiğinde karar vericilere, bilimsel kanıta dayalı nitelikte karar verebilmeleri için yol gösterilmeli, ikna olmaları sağlanabilmelidir. Biz de maske-mesafe-hijyen kurallarına tam uymalı, toplu yerlerden tam kaçınmalı, çok çok yakınımız bile olsa hatır kırma pahasına misafir gelişine, misafirliğe gidişe şimdilik son vermeliyiz" diye kaydetti.
(İHA)
Kaynak: İHA