"Vazgeçilmez adam diye bir kavram yoktur"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Vazgeçilmez adam diye bir kavram yoktur. Seçimler olur, seçimler yapılır, gelir geçer. İnsanlar gelirler, insanlar giderler hizmet eden herkesin arkasından da Allah razı olsun iyi hizmetler etti deriz" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Kırklareli İl Örgütü ve Kırklareli Belediye Başkan Adayı Mehmet Tuna Soykan tarafından düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Kırklareli’nde bir otelin toplantı salonunda düzenlenen programda konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, başkan adaylarından belediye başkanı seçilmeleri durumunda sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve sendikaların temsilcileriyle sık sık bir araya gelmeleri önerisinde bulundu.
"CHP ÜLKENİN BAĞIMSIZLIĞI ÜZERİNE MÜCADELE ETMİŞ İNSANLARIN KURDUĞU BİR SİYASİ HAREKETTİR"
Konuşmasının bir bölümünde CHP’yi anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet halk Partisi dünyada örneği olmayan tarihsel derinliği olan köklü gelenekle olan bir siyasal kurumdur Cumhuriyet Halk Partisi. Kuvayi Milliye ilkeleri üzerine inşa edilmiş, ülkenin bağımsızlığı üzerine mücadele etmiş insanların kurduğu bir siyasi harekettir Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi aynı zamanda çağdaş uygarlığı yakalamak için kendisine hedef aldığı çağdaş uygarlığı hem ulaşmak hem geçmek için mücadele eden bir harekettir. Cumhuriyet Halk Partisi kadın erkek eşitliğine inanan demokrasiye inanan hangi siyasal görüşten olursa olsun insanları kimlikleri inançları dolayısıyla ötekileştirmeyen, 82 milyonu kucaklayan, tasada ve kıvançta beraber olan beraber olmayı düşünen bir siyasal harekettir" şeklinde konuştu.
"LÜTFEDİP ANLATIN DEMİYORUM, ANLATMAK ZORUNDASINIZ"
Kılıçdaroğlu, "Türkiye’nin kurtulması lazım nasıl kurtulacağız nasıl çıkacağız? Üreterek çıkacağız, üretirseniz güçlü olursunuz. Üretirseniz dünyada söz sahibi olursunuz. Üretip malımızı bütün dünyaya gönderirseniz herkes tüm dünyada Türk malı diye damgasını gördüğü zaman Türkiye’nin değerini, kıymetini ve büyüklüğünü anlar. Biz yurt dışından pirinç getiriyoruz pirinç. Niçin? Şimdi 200 bin ton patates getireceğiz ne için? Yer mi kalmadı memlekette? Çiftçi mi kalmadı? Patates ekecek alan mı kalmadı saha mı kalmadı? Sizler kanaat önderleri olarak bu gerçekleri topluma anlatmak zorundasınız. Bakın lütfedip anlatın demiyorum, anlatmak zorundasınız. Eğer sorumluluk sahibiyseniz bu ülkenin gerçekten geleceğini düşünüyorsanız ve bu ülkenin büyümesini, huzur içinde yaşamasını istiyorsanız bu gerçekleri anlatmak zorundasınız aksi halde görevinizi yapmamış olursunuz" dedi.
"VAZGEÇİLMEZ ADAM DİYE BİR KAVRAM YOKTUR"
Siyasetin kişi endeksli gitmeyeceğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Ali olursa bu iş olur olmazsa bu iş olmaz. Yok efendim, öyle bir şey yoktur. Siyasetin bir kurumsal kimliği vardır o kurumsal kimlik için insanlar gelirler, giderler ben belediye başkanı olursam olur ben belediye başkan olmazsam olmaz. Niçin? Bunu bir Amerikalıya sorarlar bir kişi kalkar kendisi ilan eder ben olmazsam olmaz der. Amerikalı bir bilim adamı der ki Amerikan mezarları vazgeçilmez adamlarla doldu diyor. Vazgeçilmez adam diye bir kavram yoktur. Hepimiz ama hepimiz ömür boyu muhtarlık ömür boyu belediye başkanlığı ömür boyu milletvekili ömür boyu sivil toplumları örgütünün başkanlığı ömür boyu dernek başkanı diye bir kavram yoktur. Seçimler olur, seçimler yapılır, gelir geçer. İnsanlar gelirler, insanlar giderler hizmet eden herkesin arkasından da Allah razı olsun iyi hizmetler etti deriz. Kişiye bağlı, kişiye endeksli bir hizmet, kişiye endeksli ben olursam olur, ben olmazsam olmaz kavramı doğru değildir. Aksi halde dünya dururdu. Dünyanın gelişme ve değişme üzerine inşa edilmiştir. Hayat değişir, teknoloji değişir bunların hepsi değişir" diye konuştu.
"MAL VARLIĞIMIZ MEYDANDA"
"Hesap vermeyi siyaset kurumu olarak onurlu bir görev kabul eden bir siyasi kültürden geliyoruz" diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Sayın belediye başkanımız hizmet etmek istiyor, projelerim var diyor. Güzel projelerini hayata geçirecek ama söylerim birlikte yönetim kültürünü mutlaka geliştireceksiniz. Belediye başkanı arkadaşlarımdan şunu bekliyorum her yerde söyledim yine sizlere de söyleyeyim. Seçildiğiniz andan itibaren hiçbir ayrım yapmayacaksınız belde halkına. Bu mahalle bana oy vermedi buraya hizmet götürmeyeyim, asla böyle bir düşünce olmayacak, herkese hizmet götürülecek. Bir mahalle yoksulsa oraya ayrıcalık yapılacak. Belediyenin bütçesi var mı? Var. Bu para kimin parası başkanın kendi parası değil sizin paranız, burada yaşayanların parası halkın parası. O zaman belediye başkanı kimin parasını harcıyor milletin parasını harcıyor. Nereye harcadı parayı, nasıl harcadığı bu parayı yatırımı kaça yaptı bunun hesabını millete verecek. Vermiyorsa başka bir şey var orada. Veriyorsa herkes diyecek ki evet bu belediye başkanı dürüst bir belediye başkanıdır. Yaptığı her harcamanın karşılığını millete verdi bizim de arzu ettiğimiz budur. Yapılan her kuruş harcamanın hesabını millete vermektir. Vermezseniz siz geçmişte kara bir leke bırakmış olursunuz geçmişinizle. O nedenle biz hesap vermeyi siyaset kurumu olarak onurlu bir görev kabul eden bir siyasi kültürden geliyoruz. Mal varlığımız meydanda, harcamalarımız ne harcama yapıyorsak meydanda. Kaça yapıyorsak o da meydanda. Örneğini vereyim çarpıcı bir örnek olduğu için size de vereyim metre yapıyor üç tane büyük şehrimiz İstanbul, Ankara, İzmir. İzmir metronun kilometresini 50 milyona yapıyor. Ankara 100 milyona İstanbul 150 milyona yapıyor. Ne için metroysa aynı metre yer altında. Makine aynı makine. İşçi aynı işçi. Mühendisler aşağı yukarı aynı mühendisler. Nasıl oluyor da İzmir 50 milyona İstanbul 150 milyona yapıyor kilometreyi Ankara 100 milyona yapıyor. Nasıl oluyor bu 50 milyonluk bir iş nasıl oluyor da 150 milyon TL’ye bitiriliyor. Giden kimin parası, çalınan kimin parası halkın parası" şeklinde konuştu.
"YENİ BİR SAYFA AÇMAMIZ LAZIM"
"O çerçevede hepimizin ama hepimizin çok iyi düşünmesi lazım, siyasette yeni bir alan açmamız lazım" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, "Yeni bir sayfa açmamız lazım. Toplumun muhtarlarını seçimle gelen sivil toplum örgütlerini yine seçimle gelen sendikalarını öne çıkarmamız lazım. Onlarla işbirliği yapmamız lazım. Bir toplumda sivil toplum örgütü ne kadar güçlüyse o toplumda o kadar demokrasi güçlenmiş demektir. Bunu yapmamız lazım. Demokrasiyi güçlendirmemiz gerekiyor. O nedenle belediye başkanımızın bütün bu çalışmalara sivil toplum örgütlerini katması gerekiyor. Onlarla birlikte olması gerekiyor. Üniversite öğrencileri önemlidir. Geleceğimiz çünkü çocuklar. Onlarla birlikte olmak belediye olarak onlara hizmet etmek olağanüstü güzel bir şeydir. Bunun yapılması lazım. Ayrıca belediye başkanı olduğunuzda sayın başkan hiçbir işçinin işine hiçbir memurun işine son vermeyeceksiniz. Biz hiç kimsenin aşıyla işiyle oynamayız. Bu bana oy ben bunu buradan atayım dersini vereyim diye bir anlayış bizim kültürümüzde yoktur, sizde de yoktur" dedi.
"ÜRETMEZSENİZ BEKA SORUNU ÇIKAR"
Yunanistan’dan ithal edilen tarım ürünlerine de değinen Kemal Kılıçdaroğlu, "Yakınsınız, komşumuz var Yunanistan. 2018’de Yunanistan’dan 115 milyon dolarlık pamuk ithal ettik. Yine 2018’de Yunanistan’dan 28 milyon dolarlık buğday ithal ettik ve 13 milyon dolarlık da tütün ithal ettik. Türk tütünü bir dünya markası, Türk tütününü bitirdik, Yunanistan’dan tütün ithal ediyoruz. Sadece Yunanistan’dan 13 milyon dolarlık tütün ithal ettik. Beka sorunu nedir üretmezseniz beka sorunu çıkar dedik" diye konuştu.
"BİR DEVLET KENDİ SİLAH FABRİKALARINI YABANCI BİR ORDUYA SATMAZ"
"Sendikalara, muhtarlara, esnaf odalarının, ticaret odalarının saygıdeğer başkanlarına bir gerçeğin altını çizerek sözlerime son vereceğim" diyen Kılıçdaroğlu "Nedir derseniz o gerçek, gerçek şu; bir ülke düşünün özelleştirme yapıyor olabilir Sümerbank’ı satabilirsiniz dersiniz ki devlet ayakkabı üretmez hadi bir anlamı vardır. Dersiniz ki efendim Eti Bank’ı satacağım ne demek bankacılık gitsin bankacılık birimi gitsin başka yere, madenleri satacağım dersiniz, satarsınız başkaları alır işletir. Ama dünyada örneği yoktur bir devlet kendi silah fabrikalarını yabancı bir orduya satmaz. Sakarya’daki tank palet fabrikasından bahsediyorum 25 yıllığına Katar Ordusuna satıldı. Tıpkı Telekom gibi. Telekom satıldı ne oldu gitti krediyi bizim bankalardan aldı Telekom’un karını aldı yurt dışına götürdü kredinin ödenmesine gelince ’ödemiyorum’ dedi. ’Borcumu ödemiyorum ne yaparsanız yapın’ dedi üç banka da mecburen onu sineye çektiler. Tank, palet fabrikası 25 yıllığına o fırtına obüslerini yapan fabrikadan söz ediyorum ben yabancılara satıldı. O satış karşısında sesini çıkarmayanlar vardır. Satışa destek verenler vardır. Kendilerini milliyetçi addedip tank palet fabrikasının satışına sessiz duranlar vardır. Bu bağlamda sarayın bekçiliğini yapanlar vardır. Eğer bir ülke kendi silah fabrikalarını başka bir o ülkenin ordusuna satıyorsa şu soruyu hepimizin sorması gerekiyor niye satıyorsun kardeşim niye satıyorsun bedava uçak verdikleri için mi? Bedava uçak verdikleri için ben silah fabrikasına onlara satıyorum diyorsanız bu ülkenin geleceğini ve namusunu satıyorsunuz demektir. Ne demektir yahu silah fabrikasını yabancıya satmak? Yarın kapatsa sonra ne diyeceksiniz? Çalışmıyorum dese ne diyeceksiniz obüse ihtiyacımız var üretmemiz lazım deseniz, üretmiyorum derse ne diyeceksiniz? Firma diyecek ki ben çalışmıyorum arkadaş. 25 yıllığına aldım ne diyeceksiniz?" şeklinde konuştu.
(Halil Dağ - Serdar Şahin/İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.