“İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, “Olağanüstü itiraz yolunu kullanacağız, İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz” dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz, AK Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. YSK’nın İstanbul’da tüm oyların sayılması talebini reddetmesine ilişkin Yavuz, “Yeniden sayımın gerçekleştirilmesine ilişkin talebimiz vardı. Bu talebimiz 5 ilçenin haricinde tamamen kabul edilmiş değil ve 5 ilçede oyların tamamının sayımına gidildi. Oyların tamamının sayımına ilişkin sadece yüzde 6 sayılmışken fark 29 binden 14 binlere indi” ifadelerini kullandı.
Yavuz, CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın açıklamalarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Faik Bey muhtemelen ya bilmiyor ya kendisini yanıltıyorlar ya da işine böyle geliyor. Öztrak, sandık başında görevlendirilenler ile ilgili, ‘Bu insanları sandık başına getiren sizin idari amirleriniz’ diyor. Biz İstanbul’da da devamlı seçim kanunları kitapçığı ile kürsüye çıkmaya çalıştık. Bu süreç hukuki bir süreçtir. Her şeyimizin kaynağı seçim hukukunda bulunmalıdır ve ona göre bu süreci işletmelisiniz. Kanunun öngördüğü hususlar çerçevesinde bugüne kadar taleplerimizi dile getirdik. 298 sayılı Yasa’nın 22. maddesi, sandık başkanlarının nasıl olacağına ilişkin net bir hüküm koyuyor. Yasa, o ilçede, o ilçe sınırları içinde, örneğin Büyükçekmece sınırları içinde ne kadar kamu görevlisi varsa mülki idare onu seçim kuruluna teslim eder. Mülki idare amirinin görevi o noktada bitti. Teslim etmiş mi? Etmiş. Seçim kurulu başkanı bu mülki idare amirinin teslim ettiği listeden kura çekimi ile sandık sayısının iki katı oranında ismi belirler ve belirlediği isimlerden engeli olanları çıkartmak suretiyle kalanları sandık başına yerleştirir. Görevi kabul etmeyen kimse varsa yedek kalanlar arasında bunu tamamlar diyor. Kanun bu kadar net ve açık. 16 bin kişi o listenin içinden yerleştirilmiş iken, 5 bin kişi de o listenin dışından yerleştirilmiş. Listenin dışına çıkan ve bu imkanı bulan, bu hakkı, bu yetkiyi kullanan ilçe seçim kurulu başkanları. CHP sözcüsüne, hem kendileri hem biz demokrasiye tarafız, cumhuriyete tarafız, güvenli bir şekilde seçimlerin yapılmasına tarafız ve böyle olmalıyız. Rakip partiler olabiliriz. Bir ili birimiz almaya çalışır, başka bir ili başka bir parti alabilir. Bunlar demokrasinin güzellikleri. Bütün meşru yasal yollar olmak üzere orayı kazanmaya çalışmak yadırganacak bir şey değildir. Bu usulsüzlükler aslında hiç bu işi yapmayacak olanların elinden sadır olmuş usulsüzlüklerdir. Geliniz bunun takipçisi olalım. Bunu polemik konusu yapmadan, başka yerlere çekmeden bunu irdelememiz gerekir. Sandık kurulu başkanları bu listenin dışına çıkmış, sadece bu kadar da değil. Kamu görevlisi olmayanlar da var. İlçe dışına çıkamaz, ilçe dışına çıkmış, il dışına çıkmış. Bir kısım akrabalar özellikle yerleştirilmiş. Bizim başka fark ettiklerimiz de var. Diyor ki, ‘bunları zamanında itiraza niye konu etmediniz.’ Seçim kurulları sandık başkanlarının listesini kimseye vermez, o listeler gizli tutuluyor. Bugün ortaya çıkıyor. Mülki idare amirlerinin de teslim ettiği listeleri görüyoruz ve bakıyoruz ki bu işte bir şey var.”
"BÜYÜKÇEKMECE’DE İTİRAZ TALEBİ GERİ ÇEKİLMEDİ"
Büyükçekmece’de itiraz talebinin geri çekilmediğini söyleyen Yavuz, “İtirazlarımızı yaptık, hatta bugün olağanüstü itirazlarımızı da yapıyoruz. Büyükçekmece’de daha farklı usulsüzlükler de yapılmış. Siyasi anlamda işimize geldiği gibi rakamları paylaşırsak bu kamuoyunu yanıltmak olur. Bu sandıkta olup biteni net bir şekilde ortaya koymalıyız. İstanbul’u çok iyi mercek altına aldık, İstanbul’un her yerinde organizeli bir şeyler yapılmış. Adına organizeli usulsüzlük dedik. Orada az önce söylediğim var, sandık başında olmuş ama başka olanlar da var. 2017 yılında özellikle Büyükçekmece’deki bir işçi ilçe nüfus müdürlüğünde görevlendiriliyor ve o ilçe nüfus müdürlüğünde çalışan kişi hem belediyedeki tüm imkanları kullanarak hemen iskanı açılmamış bir yeri numaralandırıyor, bir tır garajını numaralandırıyor, bir okulu ev gibi gösteriyor, bir sokağı ev gibi gösteriyor ve hemen oralara seçmen kaydı yapıyor. Bu rakamlar çok fazla. Bir soruşturma evrakı işliyor. Fark ise sadece 4 bin 200. Bir başka husus, biz sandığın başında, sandık öncesi ve sonra seçim kurulunda bir şeyler var dedik. Sandık başındaki sandık başkanı, döküm cetveli düzenleniyor, altına imzalar atılıyor, sandık sonuç tutanağına geçiliyor ve bu iki tutanak sayım döküm cetvelinden bir tanesi torbaya konuluyor, bir tanesiyle sandık sonuç tutanağı ilçe seçim kuruluna götürülüyor, orada taratılarak sisteme giriliyor. Gördük ki, diğer problemler bir yana sandık sonuç sayım döküm cetveli bir kısmı boş, bir kısmı imzasız, bir kısmı isimsiz, bir kısmı mühürsüz ve bunlar yüzlerce. Bu kadar belgenin bu kadar hatalı, eksik, usulsüz bir şekilde girilmesi mümkün müdür? Tüm bunlara dayalı olarak YSK’ya gittik ve bu oyların tamamının sayılmasını talep ettik. YSK, dün itibariyle oyların tamamının sayılmasına gerek yoktur kararı verdi. Bu kararı verirken 51 sandıkta oylar tekrar sayılsın diye bir kararı var. YSK’nın kararları hepimizi bağlar ama o kararları eleştirme hakkımız var. Anlamış değilim, 51 sandığın sayımına karar verilmesini anlamış değilim. Bu 51 sandığı, örnek veriyoruz, şurada tutanak yapılmamış, çizelge oluşturulmamış, çizelge imzalanmamış. Örnekler bunlar dedik, bunlara ilişkin bir sayım istemedik. Bu örneklerle birlikte binlercesi var dedik. Bu 51 sandığı saymanın hiçbir anlamı yoktur. Bu 51 sandığı sayın şeklinde bir talebimiz yoktur” açıklamasında bulundu.
İstanbul’da çok kargaşa bir durumun olduğunu söyleyen Yavuz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bazı ilçeler oyların tümünün sayımına karar vermiş, bazı ilçeler sadece geçersiz oyların sayımına karar vermiş, bazı ilçelerde torba açılıyor, torbanın içinde maddi usulsüzlükler, eksiklikler varsa o bilakis geçerlisine geçersizine bakmadan sayılıyor ama bazı ilçelerde sayılmıyor. En üst merci olan YSK’nın bu kargaşayı ortadan kaldırması gerekirdi. Bu kargaşa ortadan kalkmadı, bu şüphe ortadan kalkmadı YSK kararı sonucu. Neden? Sayılan yerlerde gördük ki çok büyük usulsüzlükler var ve çok büyük kaydırmalar var. Sadece geçersiz oyların sayımından 6 bin rakamından bahsediyoruz. Maddi hata düzeltimi sonucu ortaya çıkan rakamlar var, tümünün sayımından ortaya çıkan rakamlar var. Geldiğimiz nokta 14 bin fark, 29 binden geldi. Sadece yüzde 6’sı sayıldı. Yüzde 20’si sayılsaydı ne olacaktı, manzara çok net. Bu sandığın sonucunun manzarası çok net. Bu kadar saymamıza rağmen fark oralardan buralara düştüyse tamamı sayılsaydı ne olacağının resmidir bu.”
“İSTANBUL’DA SEÇİMİN YENİLENMESİNİ İSTİYORUZ”
Olağanüstü itiraz haklarını kullanacaklarını belirten Yavuz, “Elimizde yeniden kullanabileceğimiz bir imkan var. 298 sayılı Kanun’un 130. maddesi olağanüstü itiraz hakkını öngörüyor. 298 sayılı Yasa’nın 130. maddesinde seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle diyor. Bu gerekçeyle olağanüstü itiraz yolunu partiler kullanabilir. Biz de bu yolu kullanarak ve bütün anlattıklarımız ve bugün dile getirdiklerimizi de dilekçemize eklemek suretiyle diyeceğiz ki, seçimin sonucunu çok net etkileyecek, seçimin sonucuna net müessir olacak olaylar ve haller var. Onun için olağanüstü itiraz yolunu kullanıyoruz ve İstanbul’da seçimin yenilenmesini istiyoruz diyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“BİZ DERSİMİZE İYİ ÇALIŞIYORUZ”
“Sandıklarda organize bir usulsüzlük yapıldıysa, sandıklarda her partinin temsilcisi bulunuyor. Bu usulsüzlüğe her parti temsilcisi göz mü yummuş bulunuyor?” sorusu üzerine Yavuz, “Son milletvekili seçiminde en fazla oy almış ve orada seçime girme hakkı olan 5 siyasi partinin sandıkta görevlisi var. Tutanak tutulmuş ama bu tutanak seçim kuruluna gelmemiş, sayım döküm çizelgesinin altına imzalar atılmış ama orada boş girmişler. Sandık başkanının onu boş götürme şansı var mı? Bu mümkün mü? Demek ki orada bizim sandık kurulu üyemizin ötesinde bir sahtekarlık var, bir usulsüzlük var. Bir bakıyorsunuz sayım döküm cetveline imzalar atılmış, AK Parti üyesinin de imzası var, rakamlar doğru ama oradan sandık sonuç tutanağına geçilirken bakıyorsunuz kaydırma yapılmış. Bunların münferit hata olarak gözükmesi imkansız ötesidir. Çok ince bir işçilik yapıldığı, buna çok özel çalışıldığı her halinden bellidir. İstanbul’un seçimlerinin yeniden oylarının sayılması neden önemli? Birçok delilimiz var, birçok belgemiz var ve bu deliller ve bu belgeler şu ana kadar çürütülebilmiş değildir, çürütülemeyecektir de. Biz dersimize iyi çalışıyoruz” dedi.
Yavuz, “31 Mart seçimlerinden önce 1 milyon AK Parti temsilcisinin görevde olacağını söylemiştiniz. Şayet orada müdahale edilseydi tablo daha farklı olabilir miydi? Organize bir olaydan söz ediyoruz dediniz. Kastettiğiniz Fetullahçı Terör Örgütü mü?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Eğer bu hazırlıklarımız olmasaydı bu farkı bu kadar aşağı indiremeyebilirdik. Sandık başkanlarını belirleme imkanına sahip değiliz. Sandık başkanlarının belgeyi bozma, değiştirme, yeni bir belge ortaya koyma durumuna müdahale edebilecek halde değiliz. Seçim kurulundan o belgenin hangi belge olarak kayda girileceğini bilme şansına sahip değiliz. Seçimin güvenliğini sağlayacak, adaletli bir şekilde işlemesini sağlayacak kişi ve kurumlarca sorun yaşanmıştır. Bildiğimiz bir şey var, mülki idarenin verdiği listenin dışına çıkılmış ve kanunun öngördüğü şartların ve çerçevenin tamamen dışına çıkılmış. Biz bunu denetleyemeyiz ki. Birilerinin oradan, onlardan da istifade etmek işine gelmiş olabilir ve birçok kesim ve kişi bu konuda iş birliği yapmış olabilir. Neler yapıldığına ilişkin önümüzdeki günlerde sizlerle daha farklı şeyler paylaşacağız ama emin olun YSK’ya olağanüstü itiraz yöntemiyle başvurmamızın ötesinde çok soruşturma çıkacak. Birçok hususla ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Bu usulsüzlükleri yapanlar mutlaka karşılığını bulmalıdır. Buna ilişkin yargı nezdinde girişimlerimiz olacak, suç duyurularında bulunacağız.”
“YSK’NIN VERDİĞİ KARAR KESİNDİR VE HEPİMİZİ BAĞLAR”
YSK’nın olağanüstü itirazı reddetmesi halinde ise izleyecekleri yolu aktaran Yavuz, “YSK’nın verdiği karar kesindir ve hepimizi bağlar. Ama şüphe ortadan kalkmamış olur, şaibe ortadan kalkmamış olur. Bütün bunlara ilişkin net bir karşılık ortaya konmamış olur. Dolayısıyla 5 yıl boyunca bu şaibe konuşulur. Buna kimsenin müsaade etmemesi gerekir” dedi.
(İlker Turak - Nurullah Geylani /İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.