“Bu tip kötü şakalar yapmayın. Bu tip kötü şakalar alnınıza yapışır”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos’un, “Türkiye ile askeri çatışmaya hazırız” sözlerine karşılık, “Bu tip kötü şakalar yapmayın. Bu tip kötü şakalar alnınıza yapışır. Zaten ciddiye alınacak bir tarafı yok. Sadece kötü şaka yapan, şaka yapmak için gerekli zeka düzeyine sahip olmayan bir yaklaşım içerisinde olmuş olduğunuzu göstermiş olursunuz” dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen MKYK toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
İçişleri Bakanlığı’nın korona virüs ile ilgili bir takım provokasyonlar ve yalan haberlere güçlü bir şekilde ulaştığını söyleyen Çelik, “Bakanımızın verdiği bilgiye göre 11 bin provokatif bilgi paylaşan hesap görülmüştür. Bunların çoğunun FETÖ kaynaklı olduğu görülmüştür” dedi.
Kadına şiddet konusuna değinen Çelik, “Bugün de son derece üzüntü duyduğumuz haberler çıkabiliyor. Bu konuda parti olarak çok hassasız. Hükümetimizin bu konuda yaptığı çalışmalarla tam bir koordinasyon içindeyiz. Buna müdahale konusunda bin 5’e yakın merkez kurulmuş ve bunlara gereken eğitim verilmiştir. Gerek partimize bildirilmesi gerek bakanlığımıza ve ilgili merkezlere bildirilmesi, bu konuda tereddütsüz çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir insana şiddet kabul edilemez ama kadına şiddet asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
PENÇE-1-2 ve 3 harekatlarının başarısının Türkiye’nin terörle mücadelesinde kayda değer bir gelişme ortaya koyduğunu belirten Çelik, bu operasyonların devamının geleceğini kaydetti.
Çelik, sosyal medyada kendisinin ağzından verilen, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkese 5 bin TL yardım gönderdik" iddialarına ilişkin ise şunları söyledi:
“Bu montajın arkasına bazı İYİ Parti ve CHP milletvekilleri takıldı ve buradan bir eleştiri üretmeye çalıştılar. Bu örnekler milletvekilliğinin nasıl yapılmaması gerektiğini, milletvekilliğinin ne olmaması gerektiğini gösteren çok açık örneklerdir.”
Bazı Avrupa ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve camilere yapılan saldırıları yakından takip ettiklerinin de altını çizen Çelik, “Haziran ayına kadar 65 ırkçı ve İslam karşıtı vaka görülmüştür. 38 tanesi Türk camisi ve cami derneklerine yöneliktir. Dolayısıyla İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı konusunda Avrupa’daki muhataplarımızı uyarıyoruz. Sadece Ramazan ayında yapılan 11 saldırının 8’i Türkiye kökenli cami ve derneklere yöneliktir” dedi.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos’un, “Türkiye ile askeri çatışmaya hazırız” açıklamalarına değinen Çelik, konuya ilişkin şunları ifade etti:
“Yunanistan tarafında sürekli tansiyonu yükselten sözler söz konusu oluyor. Yunanistan Savunma Bakanı, Yunanistan’ın çıkarlarını korumak için Türkiye ile savaşa hazır olduklarını ifade etti. Türkiye hukuk esaslı bir ülkedir. Bir kabile devleti değildir. Bu sebeple hukuk içerisinde kalmaya, hukuk yoluyla haklarını ve menfaatlerini korumak Türkiye’nin önceliğidir. Ama başka bir durum söz konusu olduğunda da Türk ordusunun dünyanın en güçlü ordularından biri olduğunu ve her şeyi yapabilecek bir muktedir bir ordu olduğunu, silahlı kuvvetlerin Türkiye’nin milli menfaatlerini korumak konusunda kararlılık ve gücünün tartışılmaması gerektiğini herkes bilir. Yunan Bakan savaşa hazırız demiş ona söyleyeceğim sadece şudur: Bu tip kötü şakalar yapmayın. Bu tip kötü şakalar alnınıza yapışır. Zaten ciddiye alınacak bir tarafı yok. Sadece kötü şaka yapan, şaka yapmak için gerekli zeka düzeyine sahip olmayan bir yaklaşım içerisinde olmuş olduğunuzu göstermiş olursunuz.”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in özür dilemesi gerektiğine işaret eden Çelik, “CHP Grup Başkanvekili, Hafter’i seküler ve meşru bir kimse olarak değerlendirip BM’nin meşru hükümet olarak gördüğü Sarrac yönetimini ise cihatçı olarak değerlendirmişti. Dış politika konusundaki CHP savrulmalarına alışkınız ama bu derece darbeci birisi için seküler ve makul bir yönetim demek ve BM tarafından meşru kabul edilen Sarrac yönetimine ise ’cihatçı’ demek doğrusunu söylemek gerekirse bu derece vahim bir hata dış politika konusunda belki tarihimizde birinci sıraya yerleşecek bir hatadır. Dolayısıyla o grup başkanvekilinin bu hususu düzeltmesi ve bu husustan dolayı da özür dilemesi gerekir” açıklamasında bulundu.
Korona virüs sonrası küresel görünümü yakından takip ettiklerinin altını çizen Çelik, “Bütün ülkeler daralma sinyali veriyorlar. Biz bu dönemde dinamik bir şekilde tedbirlerimizi açıklıyoruz. Borsa İstanbul tarihinde ilk kez 13 gün kesintisiz artarak tarihinin en uzun soluklu yükselişini gerçekleştirdi. Tüm kara propagandalara karşı bu Türkiye’ye duyulan güvenin ifadesidir” dedi.
CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesi ile ilgili ise Çelik, şu açıklamayı yaptı:
“Meclis’in yaptığı aslında mahkemenin verdiği kararın usulü bir şekilde yerine getirilmesidir. Milletvekilliği, Anayasa’nın 84. Maddesinin 2. Fıkrası ve Meclis iç tüzüğünün 136. Maddesi gereği genel kurulda okunuyor. Bu çerçevede kesin hüküm giyme ve kısıtlama halinde düşmesi kesin mahkeme kararının genel kurula bildirilmesi ile oluyor. Bir kişi bu hükmü giydiği andan itibaren genel kurula bunun okunması gerekiyor. Burada bazı iddialardan bahsediyorlar, dönem sonu beklenebilirdi diye. Meclis Başkanımız önemli bir hukukçudur. Bütün bunları teker teker açıkladı. Bugüne kadar dönem sonunun bekletildiği herhangi bir uygulama yok. Diyorlar ki teamül var. Böyle bir teamül de yok. Tam tersine bu kesin hüküm gerçekleştikten sonra bu okunmuş ve dönem sonuna bırakılması gibi tek bir kesin hüküm yok. Sonra bir iddiada bulunuyorlar, diyorlar ki bu işle ilgili olarak konunun uzmanlarına soruldu ve konunun uzmanlarının bunun dönem sonuna bırakılması ile ilgili kararı dosyanın içerisinde var. Bir kere böyle bir karar da yok. Herhangi bir konunun uzmanının verdiği bir görüş de yok. Bu bahsedilen çalışmanın daha önceki Meclis Başkanı Binali Yıldırım döneminde yapıldığını söylüyorlar. Halbuki bu iki milletvekili ile ilgili bilgi Sayın Şentop döneminde gelmişti. Dolayısıyla o şekilde bir uzman görüşünün olması zaten söz konusu değil. CHP tarafından iddia edilen uzman görüşü gibi bir şey kesinlikle dosyada söz konusu değil. Ayrıca Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun bunu geciktirmesi gerektiği söylüyor. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hükmün kesinleşmesini engellemez. Adı üstünde bir şey kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılabilir. Bu henüz kesinleşmiş hükümler aleyhine bu başvuru yapılabilir. Kesin hüküm haline gelmemiş kararlar için ise bireysel başvuru olmayacağı son derece açık bir durumdur. Dolayısıyla Meclis’in yaptığı işlem, Anayasa’nın 84. Maddesinin 2. Fıkrası ve Meclis iç tüzüğünün 136. Maddesi gereği usulü bir işlemdir. Yani burada odaklanılması gereken şey, Meclis’in yaptığı işlem değil, mahkemelerin verdiği karardır.”
Normalleşme süreci ile ilgili de önemli açıklamalarda bulunan Çelik, “Normalleşme sürecine girdik. Normalleşme sürecine girmişken önceliğimiz normalleşme sürecini korumak ve geliştirmek. Bunun da yolu maske takmaktan, sosyal mesafeden ve temizlikten geçiyor. Bu yapılmazsa, vaka sayıları yükseltilirse tabi ki durum yeniden değerlendirilecektir. Bizim arzu ettiğimiz şey şudur: Sıfır vaka sayısını görmek. Maske meselesi normalleşmenin korunması için önemlidir. Maskeyi takacağız, mesafeyi koruyacağız ve temizliğe dikkat edeceğiz. Bu normalleşmeyi güçlendirir. Bunda odaklandığımız zaman neticeyi alırız. Vaka sayılarında bir yükselme söz konusu olursa o zaman yeni bir değerlendirme yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
HDP’nin yürüyüş kararına yönelik sorulan bir soruya Çelik, şu cevabı verdi:
“Şu anda pandemi dönemindeyiz. Hiçbir şekilde vatandaşlarımızı riske atacak toplanmaların söz konusu olmaması, herkesin hassas olması gerekir. Bu hassasiyet içerisinde davranılması gerekir. Maalesef çeşitli toplanmalarda ve yürüyüşlerde halen suç olan terör örgütü lehine, terör örgütü propagandası yapan bazı hususlar görüyoruz. Bunların da hiçbir şekilde olmaması gerekir. Bunun propagandasını yapacak bir şekilde herhangi bir eylem biçimine müsaade etmemiz söz konusu değildir.”
Çelik, Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmayacağına yönelik sorulan bir soruya karşılık, “1934’ten beri bu konuda Türk siyasetinde pek çok tartışma yapılmış, bu kadar abidevi bir eserin kilise olarak hizmet verdiği dönemlerden sonra cami haline dönüştürülmüştür ve milletimizin gözünde muazzam bir yeri vardır. Cumhurbaşkanımızın daha önceki açıklamaları da var. ‘Biz çalışırız hangi karara vardığımızı yeri geldiği zaman açıklarız’ gibisinden. Halen o noktada olduğumuzu söyleyebilirim” yanıtını verdi.
(İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.