Aydın: ‘Bir Ülkede Enflasyon Neyse Suç Oranı İki Katıdır. Orada Asayiş Bozulur’
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcı Fatih Aydın, “Bir ülkede enflasyon oranı yüzde 1’ise o ülkedeki suç oranları yüzde 2’dir. Bir ülkede enflasyon yüzde 100’ise, o ülkedeki suç oranları yüzde 200’dür. Orada asayiş bozulur” dedi.
Aydın, SP Konya İl Başkanlığında gerçekleştirilen Saadet Partisi Konya Temmuz ayı il divan toplantısına katıldı.
Saadet Partisi İl ve ilçe yönetimleri ile birlikte çok sayıda üyenin katılım sağladığı divan toplantısı konuşmaların ardından rapor sunumları ile devam etti. Divan toplantısında partililere hitap eden SP Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, “Saadet Partisi olarak bizim en büyük gücümüz teşkilat gücümüzdür. Siyasal bir mücadele içerisindeyseniz dört temel güce ihtiyacınız vardır. Birincisi iktidar gücü, ikincisi medya gücü, üçüncüsü para gücü, dördüncüsü de teşkilat gücüdür. Bugün bizim iktidar gücümüz yok. Medya gücümüz de yok. Para gücümüz yok ancak teşkilat gücümüz var mı? Evet var. Elhamdülillah bizim en büyük gücümüz teşkilat gücümüz olarak biz varız. Türkiye'nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına, nereye giderseniz gidin. Türkiye genelinde teşkilatlarını tamamlamış iki tane parti var. Birincisi AK Parti. İkincisi de Saadet Partisi'dir. AK Parti niçin teşkilatlarını tamamlamış durumda. Resmi olarak ifade ediyorum çünkü iktidar gücü var. Para gücü var. Medya gücü var. Ancak Saadet Partisi kısıtlı imkanlarına rağmen teşkilatların tamamlamış durumda. Çünkü hamdolsun inancı var, imanı var, davası var ve fedakârlığı var. Biz bu inanç, bu şuurla, bu gayret ve fedakârlıkla çalışmalarımızı inşallah yerine getirip bu gücümüzü iktidara taşımanın yollarını hep birlikte aramış olacağız” diye konuştu.
“İnsanlığın Saadet Partisi'nin Mesajlarına İhtiyacı Var”
Saadet Partisi’nin Türkiye’ de teşkilatlanmasına tamamlamış iki partiden biri olduğunu belirten Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün her zamankinden çok daha fazla hem insanımızın hem Türkiye'mizin hem İslam dünyasının hem de insanlığın Saadet Partisi'nin mesajlarına, politikalarına ihtiyacı var. Çünkü Saadet Partisi'nin Milli Görüş anlayışının olmamış olduğu her bir günün, her bir her bir saatin kaybolduğunu zaten bugün fiili olarak yaşayarak görüyoruz. Bundan dolayı da bizim birincil amacımız inandıklarımızı, değerlerimizi iktidara taşımaktır. Bunun mücadelesini veriyoruz. Peki, iktidara gelmek demek ne demek? A kişisinin, B kişisinin veya tabelanın iktidara gelmesi demek değildir. Çünkü biz Saadet Partisi olarak 50 yıldır her zaman ifade ediyoruz. Mücadelemiz şahıslarla veya partilerle değildir. Yani biz Saadet Partisi olarak Recep Tayyip Erdoğan gitsin, AK Parti gitsin, şu parti gelsin, bunun mücadelesini veriyor değiliz. Bizim mücadelemiz, bu var olan bozuk düzenin, sömürü düzeninin değişmesi içindir. Çünkü sömürü düzeni olduktan sonra insanlarımız fakirler yoksula mahkûm kaldıktan sonra insanlarımızı ayın sonunu getiremedikten sonra, mutfağın masraflarını karşılayamadıktan sonra, gencine iş bulamadıktan sonra, sömürüldükten sonra, bizi yöneten kişilerin kim olduğunun bir önemi yok. İster A kişisi olsun, isterse B kişisi olsun. Türkiye'deki bütün var olan kaynaklarımızın potansiyelimizin en büyük kısmını oranını biz rantiyecilere, faizcilere, bankacılara verdikten sonra bizi yöneten kişilerin laik olmasının veya milliyetçi olmasının veya dindar olmasının bir karşılığı yok. Bugün Türkiye'de en fazla kar eden 10 şirketin 8 bankalar olduktan sonra bizim insanımız da aç, fakir, yoksul kaldıktan sonra bizi yöneten kişi güzel Kur'an-ı Kerim okusa ne olur? Okumazsa ne olur? Bizi yöneten kişiler sarıklı olsa ne olur? Apoletli olsa ne olur? Çünkü düzen sömürü düzeni. Düzen bozuk. Bunun değişmesi gerekir. Biz Saadet Partisi olarak bunun mücadelesini veriyoruz. Yoksa illa etiketi şu olsun, bu olsun, bunlar iktidara gelsin diye bir gayretin içerisinde değiliz.”
“İnsanlar Ay Sonunu Getiremiyor”
Vatandaşların aldığı maaşın enflasyon karşısında eridiğini öne süren Aydın, “Türk-İş’in yayınlamış olduğu en son raporda Türkiye'deki açlık sınırı 6 bin 848 lira olmuş. Verilen asgari ücret niye 5 bin 500 lira? Bugün emeklilerimizin büyük bir kısmı asgari ücretin altında bir geliri var. Bu ne demek? Siz milyonlarca insanı açlığa mahkûm bıraktınız demektir. Avrupa'da da asgari ücret düşük diyorlar. İyi de oradaki asgari ücret bir kriter ücrettir. Bir maaş değildir. Ve asgari ücretle geçinen insan sayısı çalışan insanlar arasında yüzde 3’ü geçmemekte. Ama Türkiye'de bugün asgari ücretle maaş alan insanımızın sayısı çalışan insanlar arasında yüzde 42. Bu ne demek? Çalışanların yarısını siz açlığa mahkûm bıraktınız demektir. Şimdi Türkiye'deki ekonomik şartlar göz önüne alındığında bir insanın, bir ailenin insanca yaşayabilmesi için insanca İnsan onuruna yakışır şekilde yaşayabilmesi için devletin resmi rakamlarına göre söylüyorum. Aylık gelirinin 22 bin lira olması lazım. Aylık geliri bir ailenin 22 bin lira olacak ki insanca yaşayabilsin. Şimdi Türkiye'deki siz memurları, işçileri, emeklileri, işsizlerin tamamını aldığınız zaman Türkiye'de büyük bir kesimi açlığa, yoksulluğa mahkûm bıraktınız demektir. Bir de şimdi yeni getirdikleri sistemle birlikte biz yatırım, ihracat, üretim yapacağız dediler. Peki, ne yaptılar? Üretim ağırlık vereceğiz dediler. Faizi indireceğiz dediler. Evet indirdiler. Ama faizi indirirsen kuru tutamazsın, doların önüne alamazsın. Dolar en son 18 liraya fırlamıştı. Sonra bir müdahalede bulundular 12 liraya kadar düşürdüler. 12 liradan dolarları topladılar tekrar şimdi dolar kaça geldi? 17, 18 liraya geldi. Biz sizin paralarınızı koruyacağız, bankalara yatırın ama döviz cinsinden tutmayın, kur kurumalı mevduata yatırın dediler. Rantiyecilerin, servis sahiplerinin bir avuç azınlığın servetini korumak için 84 milyon insanın tamamını köle gibi kullandılar. Bu altı aylık süreç içerisinde kur korumalı mevduat çerçevesinde maalesef hazineden çıkan miktar 150 milyar TL civarındadır. 150 milyar TL deyince kimse algılayamıyor. 150 milyar TL demek ne demek? Türkiye'de 24 milyon civarında hane var, yani ev başına 6 bin lira faiz veriyorsunuz demektir. Sarıklı ‘da olsan, cübbeli de olsan, sakallı da olsan, 5 vakit namazın üzerine 5 vakit eklesen, ev olarak 6 bin lira faiz ödemek mecburiyetindesin. Neden? Sistemden dolayı Şimdi dünyada da enflasyon var, dünyada da kriz var, bundan dolayı biz Türkiye'de bunları yaşıyoruz diyor. Evet dünyada bir kriz var. Almanya'da, Amerika'da var ama enflasyon dediğin yüzde 3, yüzde 4, yüzde 5, hadi yüzde 7 olsun. Türkiye'de gıda enflasyonu yüzde 300’leri vardı. Ankara'da ben dün pazara gittim. Patates 10 lira. Soğan 10 lira. Domates 25 beş lira, 2- 3 kilo Patates alayım. 2-3 kilo soğan alayım. Biraz domates alayım desen 100 – 150 liradan aşağı para vermiyorsun. Bundan 15 20 gün önce Umreye gittiğiniz zaman 100 lira veriyordunuz. Elinize Bir sürü riyaller veriliyordu Şimdi Türkiye'nin parası bu hale geldi. Evet Öğretmen 12 bin lira alıyor. Bekçi 11 bin lira alıyor. Bakıyorsunuz bazı memurlar 9 bin lira, 10 bin lira alıyor. 15 bin lira alıyor. Ama paranın bir değeri yok. Ayın sonunu getirme ihtimalimiz kalmadı” ifadelerini kullandı
“Türkiye Maalesef Yolsuzluğa, İsrafa Teslim Edildi”
İktidarın ekonomi politikalarına eleştirilerde bulunan Aydın, daha sonra sözlerini şöyle devam etti: “Normalde Türkiye gıda olarak, tarım olarak dünyada kendi kendine yetebilen ülkelerden birisidir. Biz üretiyoruz ancak biz tüketemiyoruz. Ülkemiz 6 üründe; fındık, incir, kiraz, kayısı ve besicilikte dünya üretiminde biz birinciyiz. Birinci olmasına birinciyiz ama şu anda. İncirin kilosu 160 lira, 170 lira. Fındık 170 lira, 180 lira alabiliyor muyuz evinizden? Karpuz ve kavun üretiminde dünyada 2’yiz üretim olarak bizim şu anki yemiş olduğumuz karpuzlar karpuz değil döküntü karpuzlar. Çoğu kabak aşısı. En iyilerini biz yurt dışına gönderiyoruz. Size tükettirmiyorlar zaten. Türkiye'de 55 üründe dünyada üretimde ilk 55’teyiz. Ancak tüketemiyoruz. Neden gücümüz yetmiyor? Biz dışarıya çalışıyoruz. Bütün bunların temel sebebi işte bu var olan bozuk sistemden, sömürü düzeninden kaynaklanmaktadır. Bizim aslan payımızı faizlere veriyoruz. Biraz kalbinde vicdanı bulunan, biraz dert taşıyan insanların bu duruma isyan etmesi, hem insani bir vazifedir, hem imani bir vazifedir. Biz köle ruhlu insanlar değiliz. Evet ellerimiz, ayaklarımız zincirli değil ama insanlarımızı köleleştirdiler. Bir insanın aylık 10 lira 15 bin lira geliri olan bir insanın Konya'da ev alabilmesi mümkün mü? Böyle bir ihtimaliniz kaldı mı? Benim babam memur emeklisi. Biz 5 erkek kardeşiz. Benim babam aldığı maaşla ayın sonunu getirdi. Çocuklarını evlendirdi. Bir evi var, bir arabası var. Bugün bir memurun bir memurun evini geçindirdiği gibi üzerine biraz birikinti yaparak birikimi kenarına koyarak bir ev alma ihtimali kaldı mı Konya'da 1 milyon, 1 buçuk milyondan aşağı bir ev var mı piyasada? ı. Araba da kalmadı. Peki, bizim cebimizdekini kim çalıyor? İşte geliyoruz, bakıyoruz ki bir düzen kurmuşlar, bir sömürü çarkı kurmuşlar. Ve insanlarımızın ceplerindekini hakkın olanı bir avuç azınlığa peşkeş çekiliyor. Türkiye maalesef yolsuzluğa, israfa teslim edildi.
Bir avuç azınlık besleniyor. Beş tane yandaş şirkete verilen ihaleler ki sadece şehir hastanelerinden inceliyorsunuz. Beş tane şehir hastanesinde. O beş tane şirkete verilen rakamlar beş tane bakanlığın bütçesinden daha büyük. Bir yıllık kütlesinden daha büyük. Bu ne demek? Sen elektrik faturanı ödeyemeyecek misin demektir. Sen ayın sonunu getiremeyeceksin demektir. Bu gidişe dur demek bizim temel vazifelerimizdendir. Biz bunun için çalışmak, gayret etmek ve hedeflerimizi gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz.”
“Reçete Adil Düzen”
Enflasyon artışının toplumu olumsuz manada etkilediğini savunan SP Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, “Bakınız bir ülkede enflasyon oranı yüzde 1’ise o ülkedeki suç oranları yüzde 2’dir. Bir ülkede enflasyon oranı yüzde 50’ise, o ülkedeki suç oranları yüzde 100’dür. Bir ülkede enflasyon yüzde 100’ise, o ülkedeki suç oranları yüzde 200’dür.
Orada asayiş bozulur. Toplum dejenere olur. Evleri tutamazsınız. Şiddet artar. Hırsızlık, gasp, cinayet artar. Boşanmalar artar. Toprak ayağımızın altından kayar. Adalet Bakanı açıklama yaptı. Türkiye'de öngörülemeyen oranda artan suç ve suçlu olanlarından dolayı önümüzdeki 5 yıl içerisinde yeni 191 tane cezaevi yapacağız dediler. Bugün tam kapasitede çalışan ceza evleri maalesef dolu. Geçen yıl 600 bin aile evlenmek için başvurmuş, ama aynı yıl içerisinde boşanmak için adliyeye giden aile sayısı 200 bin olmuş. Bu gidişata dur demek için reçetemiz belli. Reçetemiz düzenin adil olmasıdır. Düzen adil olmadığı müddetçe, biz adil bir düzeni tesis etmediğimiz müddetçe, gelirimizi artırıp o gelirlerimizi adil bir şekilde paylaşmadığımız müddetçe bu sonuçlar değişmeyecektir. Onun için çözüm olarak hep şunları söyledik. Eğer gerçekten ülkemiz kalkınacaksa o ülkede her şeyden önce adaletin olması lazım. Başka liyakatin olması lazım. İşi ehline vermek mecburiyetindeyiz. Bazen soruyorlar Saadet Partisi iktidara gelecek de kadroları var mı diyorlar. Evet, kadrolarımız var bugün Türkiye bürokrasisinde yer alan Ne kadar yetişmiş insanımız varsa tamamı bizim kadrolarımızdır zaten. İnancı, ırkı, mezhebi, meşrebi, rengi ne olursa olsun, dünya görüşü ne olursa olsun bizim insanlarımızdır. Biz onlarla birlikte çalışma yapacağız zaten. Ama aynı zamanda istişare edeceğiz. Çünkü yönetimde olmazsa olmaz ülkelerden birisi istişaredir. Saadet Partisi olarak 6 aydır yürüttüğümüz bir çalışma vardı. Dün son noktasını koyduk. İnşallah Eylül ayında ilan edeceğiz. Türkiye'deki bütün alanlara ve konulara ilişkin Saadet Partisi olarak olayı nasıl değerlendiriyoruz ve bizim çözüm yollarımız nelerdir? Şu anda üç yüz sayfalık bir çalışma bitirildi. Inşallah Ebru ayında ilan edeceğiz. Milli Görüş'ün elli yıldır değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez ilkesi nedir? Önce ahlak ve maneviyat. Bugün Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a yapılabilecek en büyük iyilik Saadet Partisi'ne oy vermektir. Çünkü yoruldular, Türkiye'yi yoruyorlar, tükendiler, Türkiye'yi tüketiyorlar, yıprandılar. Türkiye yıpratıyorlar. Artık yönetemiyorlar. Onun için bunlara yapılabilecek en büyük iyilik, bunların elindeki yetkiyi alıp artık bunları dinlendirmektir” diye konuştu.
(Haber Merkezi / Haber Kent)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.