Ağbal: “Devletin harcadığı her kuruşun hesabını veriyoruz”
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal, deprem vergileriyle ilgili tartışmalara ilişkin, “Devletin harcadığı her kuruşun hesabını veriyoruz. Toplanan vergiler özel fona harcanmamış, bütçenin genel geliri olmuş. Alnımız açık ve kimsenin konuşamayacağı bir şey yok” dedi.
Ağbal, katıldığı Ankara Sanayi Odası (ASO) Ocak ayı Meclis toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Deprem vergilerine ilişkin tartışmalarla ilgili soruyu yanıtlayan Ağbal, ilgili Bakanların ve parti yöneticilerinin gerekli açıklamaları yaptıklarını ama Eski Maliye Bakanı olarak bu sorulara yanıt vermek istediğini kaydetti.
Ağbal, politik tartışma ya da argüman olarak değil de yıllardır bu işin içerisinde bulunmuş biri olarak bu soruya yanıt verdiğini dile getirerek, “Devletin harcadığı her kuruşun hesabını veriyoruz. Özellikle 2006 yılında yapmış olduğumuz, AK Parti hükümetinin yapmış olduğu devletin topladığı vergilerin nerelere harcandığı konusunda olağanüstü bir şeffaflık gerçekleştirildi. İkinci olarak 2010 yılında bir Sayıştay kanunu reformu yaptık orada da devletin özellikle sayıştayın yapacağı denetimin yetkilerini artırdık denetimin kapsamını genişlettik. Daha önceki iktidarlar döneminde hiçbir şekilde denetime tabi olmayan bir kısım harcamaları ilk defa bu kapsama aldık, denetimin çeşitliliğini artırdık” diye konuştu.
Kamu harcamaları ile ilgili hesabını veremeyecekleri bir kuruşun dahi söz konusu olamayacağını vurgulayan Ağbal, “Bakanlıklarımızın yapacağı harcamalarına ilişkin bütçenin detayını geliştirdik. Bütçe harcamalarının veya vatandaştan toplanan vergilerin nereye gittiği konusunda Türkiye’de olağanüstü iyileşmeler sağlandı. Ayrıca bu dönemde kamu kaynaklarını doğru kullanarak bütçe açıklarını düşürdük. Türkiye ekonomisinin en güçlü yanlarından bir tanesi de bütçe ekonomisi” şeklinde konuştu.
Ağbal, deprem konusunun çok boyutlu bir konu olduğunu belirterek, “Deprem öncesi risklerin yönetilmesi, gerekse deprem anında hızlı bir şekilde depreme müdahale edilebilmesi için çok güçlü bir kurumsal yapı çok güçlü bir insan kaynağı yapısı kurmanız lazım. Bunun için ne yapmanız lazım? Bu konularda görev yapacak kurumlar oluşturmanız lazım, bu kurumlar arasında iş bölümünü ve koordinasyonu sağlayacak düzenlemeler ve yapılar kurmanız lazım. Yine bu anlamda gerek depreme hazırlık gerekse deprem anında müdahale ilgili ulaştırma, haberleşme, sağlık alanında yapılacak müdahalelerle ilgili çok güçlü alt yapılar oluşturmanız lazım. Özellikle kamunun inşaatlarının yapımında deprem riski altında yapıların yıkılması veya depreme dayanıklı hale getirilmesi için bütçeler oluşturmanız lazım. Bununla ilgili gerekli finansal destekleri gerekli finansal yapılanmaları oluşturmanız lazım. Bu anlattıklarımın hepsini AK Parti 17 yılda yaptı. 17 yılda deprem riskine karşı olağan bir kurumsal yapı geliştirdi. Bugün AFAD Başkanlığımız daha önce merkez ve taşra arasında bağlantıları olmayan bir yapıdan AFAD gibi sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda birçok afete karşı aksiyoner bir kurum oluşturdu. Bu kurumun her bakından teknolojik alt yapısı güçlendirildi, bu kurumun gerek merkez teşkilatı gerekse taşra teşkilatında gerekli insan kaynağı istihdamı sağlandı. Bugün Elazığ depreminde de orada öncelikle milletimizin başı sağ olsun ama orada depremin ilk anından itibaren gerek AFAD’ın gerekse Kızılay’ın bu kadar seri bir şekilde müdahale etmesi, bu kadar kendilerine özgüvenli olması, teknolojiyi bu kadar yoğun bir şekilde kullanması tesadüf mü? Bunlar yılların birikimi, yılların çalışması” ifadelerini kullandı.
1997 yılı öncesi yapılan yapıların deprem konusunda riskli olduğunu hatırlatan Ağbal, şunları kaydetti:
“Bunlarla ilgili olmak üzere Ak Parti Hükümetleri döneminde gerekli yasal değişikliler yapıldı. Bu dönemde inşa edilen bütün yeni binaların deprem dayanıklılığı konusunda standartları oluşturuldu ve bakanlıklarımız da bunu güçlü bir şekilde izlediler. Kaide oluşturmak hem bütçe gerektiriyor hem de bu konuda yoğun bir çaba gerektiriyor. AK Parti iktidara geldiğinde birçok kamu binası, kamu alt yapısı deprem riski taşıyordu. 2006 yılında bu işe başladığım her yıl bütçe görüşmelerinin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi kamu bütçesinden deprem riski altındaki kamu yapılarının imarı, inşası, depreme karşı dayanıklılığı artırılması oldu. Bu dönemde okullar konusunda olağanüstü yatırımlar yaptık. Deprem riski altındaki hastaneler, deprem riski altındaki sağlık ocakları hatırlıyorum. Hatırlarsanız 99 depreminde en çok karşılaştığımız sorunlardan bir tanesi deprem olan bölgeye erişimdi yani ulaşım alt yapısıydı ve bu dönemde gerek kara yolu gerek hava yolu gerek demir yolu ulaşımında ciddi anlamda bu deprem riskine dönük olmak üzere ilgili konuların bütçelerinden planlar, projeler, kara yolu ulaştırma projeleri bu hep öncelendirildi. Yine çok sayıda başka kurumlara ait kamu binaları var. Depreme dönük eğitim hazırlıktır, farkındalık üretme hazırlıktır, bugün AFAD özellikle belediyelerinin alt yapısının güçlendirilmesi dahil bir çok destek programı gerçekleştirdi. Bunları üst üste koyduğumuz zaman kamu bütçesinden gerek yatırım gerek cari gerekse personel biz bugün Elazığ’da bu olay oldu anında müdahale ettik. Bütün bunları bütçe imkanlarımızı bu alanlara seferber ederek yaptık. Diğer taraftan vatandaşlarımızın konutlarının yeniden inşası, imarı ve bu anlamda kentsel dönüşümle ilgili 2016 yılında önemli bir yasal düzenleme geliştirildi. Bu düzenlemede vatandaşlarımızın konutlarını yapmalarına dönük olmak üzere faiz desteği, kira desteği gibi enstrümanlar geliştirildi. Kentsel dönüşüm uygulaması için bütçeden normalde yapmadığımız bir şey yaptık özel hesap uygulaması başlattık. Normalde bütçenin bütün gelirleri havuza gelir, harcamaları da havuzdan yapılır. Ama dedik ki kentsel dönüşüm çok özel öneme sahip bir konu bu konuya özel bir gelir tahsis edeceğiz ve buradan harcayacağız. Bugün bu kentsel dönüşüm yasası çerçevesinde birçok kentimizde İstanbul başta olmak üzere insanlarımız bölgelerini kentsel dönüşüme katılıyorlar. Dolayısıyla buradan da bütçeden ciddi anlamda kaynaklar harcıyoruz. Diğer taraftan 1999 depreminde o zaman doğru bir tercihle acil bir durum var acil bir ihtiyaç var bir defalık vergiler getirilmiş ek gelir vergisi, ek motorlu taşıtlar vergisi, bu arada da özel iletişim üzerine bir vergi getirilmiş. Sonraki yıllarda da bunlar geçici maddeler uzatılmış ama bu toplanan vergiler öyle bir özel fona özel hesaba alınıp da oradan harcanmamış bütçenin genel geliri olmuş oradan harcanmış. 2004 yılında hatırlıyorum o dönemde hatırlarsanız Türkiye büyük bir ekonomik krizden çıktı, program uyguluyordu. Bir taraftan bütçenin sağlık ve sağlam olması konusunda adımlar atıyordu bir taraftan bütçenin gelir tarafını sağlamlaştırıyordu. Bu gelirler bir yerde çarçur edilmedi. Bakın 17-18 yıldır Türkiye ekonomisindeki bana göre en önemli başarı hikayelerinden bir tanesi kamu mali disiplininde sağlanan başarıdır. Artık ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz. Bütçe açıklarımız sürdürülebilir seviyede devam ediyor. Çok dikkat ediyoruz bütçemize. Gelirimizi toplarken de dikkatli topluyoruz, harcarken de dikkatli harcıyoruz. Elazığ depreminde bu kadar hızlı müdahale edebildiysek, çok hızlı bir şekilde koordine olabildiysek bunların hepsi için bütçeden kaynak tahsis ettik. Yatırım tarafından, cari harcamalarımızda, personel harcamalarımızda deprem konusunda harcadığımız konular bu topladığımız özel iletişim vergisinden kesinlikle daha fazla. Bugün AFAD’ın bütçesi sürekli artıyor. Ve AFAD’a daha fazla kaynak tahsis edeceğiz. Alnımız açık, kimsenin konuşamayacağı bir şey yok. Özel iletişim vergilerinden toplanandan daha fazla kaynağı bütçe için ayırdık. Milletimiz rahat olsun. Deprem konusunda hükümet olarak, devlet olarak son derece önemsiyoruz, bütçenin imkanını zorlayarak talepleri karşılıyoruz.”
(İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.