"Kuş dedektifi" 13 saatte 113 kuş türü fotoğrafladı, iddiaları çürüttü
"Kuş dedektifi" olarak bilinen ünlü fotoğrafçı Emin Yoğurtçuoğlu, UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi’nde yer alan Kızılırmak Deltası’nın ’yangınla yok olduğu’ iddialarını 13 saatte 113 kuş türü fotoğraflayarak çürüttü.
Kuş gözlemlemeye 12 yaşında başlayan yaban hayatı uzmanı Emin Yoğurtcuoğlu, bugüne kadar 6 kıta ve 64 ülkede 3 bin 500’den fazla kuş türü gördü. Ormanlardan çöllere, okyanuslardan dağların zirvesine kadar dünyanın dört bir yanına kuşları görmek için giden Yoğurtçuoğlu, Kızılırmak Deltası’nı da sık sık ziyaret ediyor. Kuş dedektifi olarak bilinen Yoğutçuoğlu son ziyaretinde kış ayları olmasına rağmen ve 13 saat gibi kısa bir sürede 113 kuş türünü fotoğraflayarak kayıt altına aldı.
TÜRKİYE’DE BENZERİ ÇOK AZ
Kızılırmak Deltası’nın önemini anlatan Emin Yoğurtçuoğlu, “Türkiye’de toplam 485 resmi olarak kaydedilmiş kuş türü var. Bunların da 359 tanesi Kızılırmak Deltası’nda. Neredeyse Türkiye’deki çeşitliliğin 4’te 3’üne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de buna benzer çok az örnek var. Gerçek manada iyi bir doğa koruma faaliyeti ve insanlara kuşları, doğayı anlatabileceğimiz mükemmel bir alan burası” dedi.
ENDER TÜRLERLE KARŞILAŞTI
Deltaya yaptığı ziyareti aktaran Kuş Dedektifi Yoğurtçuoğlu, “07.30’da yani güneşin doğma saatiyle başladığımız arazi 13 saat sürdü ve toplamda 113 tür kaydettik. Bu Türkiye’deki tür sayısının 4’te 1’i baktığınızda. Nerede ne olur tahmin ederek gidip bakarak o şekilde bu sayıyı artırdık. Çok daha fazlası da olabilirdi. Çok kolay türleri göremedik. Ama çok özel türler gördük. Bunlardan en özeli de nadir bir kış ziyaretçimiz olan kulaklı batağanı kaydetmek oldu. Hatta bu türün deltadaki en erken kış kayıtlarından biri olmuş. Uzun zamandır deltada görülmeyen, soyu tükenme tehlikesindeki dikkuyruk ördeğini gördük. Kuğu, tarakdiş ördeği, paspaş patka, dikkuyruk, sülün, kulaklı batağan, gökçe güvercin, saz horozu, turna, altın yağmurcun, kızkuşu, kervançulluğu, çamurçulluğu, çeltikçi, karaleylek, Van Gölü martısı, balaban, kara çaylak, peçeli baykuş, yalıçapkını, çorak toygarı, bıyıklı baştankara günün önemli türleri oldu benim için” diye konuştu.
YANGIN YABAN HAYATINI ETKİLEMEDİ
Kızılırmak Deltası’nda yaklaşık 2 ay önce meydana gelen yangından bahseden Yoğurtçuoğlu, “İnsanlar maalesef çok çabuk bir şeylere inanıyorlar. Olumsuz şeylere çok fazla prim veriyoruz. Kızılırmak Deltası’nda yandığı söylenen yer, öyle deltanın ‘Mutlak Koruma Sahası’ içinde değil bir kere. Sadece ufak bir yerde yangın çıktı ve çoğu yanan kısımda ağaç bile yoktu. Çok az ağaç vardı. Benim bildiğim ve gözlemlediğim o. Herhangi bir yaban hayatına etkisi olmadı. Ben deltada bütün gün dolaştım. 35 kilometre yol yaptım. Oraya gitmedim bile. Orası normalde de gittiğimiz bir yer değil. Deniz kenarında olan küçük bir bölge. Daha çok dikenli sulak bitkilerden yanmıştı. Aradan bir ay geçtiğinde biz gidip baktığımızda tekrar toparlamaya başlamıştı bu bitkiler. İnsanların böyle bir şeyi etrafa yayarak neye yol açabilecekleri düşünerek konuşmaları gerekiyor. Bu çok kötü bir izlenim bırakıyor. ‘Kızılırmak Kuş Cenneti’ni yakıyorlar’ gerçekten bu olduğu zaman, öyle bir ciddi bir şey yaşansa biz hemen gündeme getiririz” şeklinde konuştu.
KUŞ CENNETİ’NİN HAYVANAT BAHÇESİ DEĞİLDİR
İnsanların Kuş Cenneti denildiğinde yanlış algılara sahip olduğunu dile getiren Emin Yoğurtçuoğlu, “Orda en başından itibaren 359 tür kaydedildi. Ama gelen bir insanın bunların tamamını bir günde görme ihtimali yok. İnsanlar da bunu duyunca sanki etraflarında her yerde kuş uçacak diye bir düşünceye kapılıyorlar. Hatta çoğu insan orayı bir hayvanat bahçesi sanıyor. Sanki gittikleri zaman kuş cenneti dendiğinde kafeslerde kuşlar olacak orada o kuşları o şekilde göreceklerini düşünüyorlar. Ya da ellerine sağlarına sollarına konacakları bir durum düşünüyorlar. Bunu sağlamak için bu hayvanlara bizim insan güvenini vermemiz gerekiyor. Kızılırmak Deltası’nda daha Kuş Cenneti yapılmadan önce yine korunmasına rağmen bundan 10 sene öncesine kadar çok ağır bir av baskısı vardı. Av olduğu için de hayvanlar çok uzaktan kaçıyorlar. Şimdilerde artık av izni verilmiyor insanlar böyle geldikçe yeni yeni alışmaya başlıyorlar. Biz kuğu gördük geçenlerde kuğular artık insandan kaçmıyor. Bundan 5 sene önce gitseniz bu imkansızdı” ifadelerine yer verdi.
“KUŞ CENNETİ DİYORSUNUZ KANAT ÇEVİRME DİYORLAR”
Buranın özenle korunması gereken bir alan olduğunu vurgulayan Yoğurtcuoğlu, “Burası pamuk ipliğine bağlı bir koruma sahası. İnsanlar oranın o kapalı yolun açılmasını istiyorlar. Burada kuş yok diyorlar çünkü algıları kapalı insanların. Kuş cenneti dendiği zaman sanki her tarafta omuzlarına kuş konacak sanıyorlar. Çünkü bizim insanımızdaki bakış açısında bir farklılık var. Çünkü biz kafes kuşundan anlıyoruz. Hayvanat bahçesinden anlıyoruz. İşte ‘bir yer yapılsın kuşları sevelim’. Ama kuş cenneti dediğimiz öyle bir şey değil. Burası bir doğa koruma rezervi. En başta insanların bunu anlaması gerekiyor. Hepimizin bunda hemfikir olması gerek. Orda küçük bir alanı insan eli en az değecek şekilde kuşlara ve doğaya bırakmamız gerek. Bizim insanımız istiyor ki hemen orada bir mangal yapalım. Kuş Cenneti diyoruz ‘Kanat çevirme yapamayacak mıyız’ diyor. Talepler böyle olduğu zaman tabi oluru yok. Orayı ileride gerçekten koruyup koruyamayacağımızı bilmiyorum ancak burayı insanları gerçekten sahiplenmesi için oradaki doğanın güzelliğini fark etmesi gerekiyor. O yüzden belediyenin burada yaptığı çalışmaları destekliyorum” sözlerini kullandı.
“BEN ORADA SEVE SEVE ÇALIŞIRDIM”
Kızılırmak Deltası’nın tanıtımı için her türlü görev alabileceğini de şu sözlerle ifade etti:
“Orada gerçekten kuşları tanıyan ve seven insanlar görevlendirilebilir. Öyle birilerinin rehberlik yapması bakış açılarını da çok değiştirir insanların. Aslında ne kadar zengin bir yerde olduklarını fark ederler. Alan rehberleri olabilir. Ben mesela seve seve çalışırdım orada. Kızılırmak deltası gibi bir yerde insanın mutsuz olma şansı yok. Şaka bir yana çok düşündüm. Burada Samsun’da yaşayıp böyle bir işim olsa diye. Bana böyle bir iş verseler seve seve yaparım kuş sayarım yani. Ama arada dünya turuna kaçarım o ayrı mesele.”
(Ünsal Karka /İHA)
Kaynak: İHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.