Özgür Ulaş Yiğit: “Salgın Tehdidi ve Hastalanma Korkusunun Yerini İşsizlik Korkusu Aldı”
Birleşik Kamu İş İl Temsilcisi ve Eğitim İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, 1 Mayıs’ta tam kapanmadan dolayı 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü bu günden kutladıklarını belirterek, pandemi sürecinin sağlık sorunu olmaktan öte ülkemizde de emekçiler adına siyasal, ekonomik ve toplumsal bir probleme dönüştüğünü söyledi.
Gedavet Parkı’nda 1 Mayıs’la ilgili düzenlenen basın açıklamasına Birleşik Kamu İş İl Temsilcisi ve Eğitim- İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, CHP Konya İl Başkanı Barış Bektaş, İlçe Başkanları, ADD Konya Şube Başkanı Sinan Düzenli, parti ve sendika üyeleri katıldı.
Tüm emekçileri ezilenlerin haklarını haykırmaya çağırdıklarını dile getiren Özgür Ulaş Yiğit, şöyle konuştu: “Emeğin ve üretenlerin uğradığı haksızlıklara, zulme ve sömürüye karşı, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde tüm emekçileri ezilenlerin haklarını haykırmaya çağırıyoruz. Ülkemiz ve dünyamız korona virüsü nedeniyle zor günler yaşamakta. Pandemi, bir sağlık sorunu olmaktan öte tüm dünya da olduğu gibi ülkemizde de emekçiler adına siyasal, ekonomik ve toplumsal bir probleme dönüşmüştür. Korona virüsü, ekonomik ve sosyal anlamda bir kaos durumu oluşturmuştur. İktidar, tarihimizin en büyük ekonomik krizini ülkemize yaşatmaktadır. Salgın sebebiyle ve yaşanan kriz ortamında işçiler, emekçiler ve kamu çalışanları zor durumlara düşmüştür. AKP salgının başından itibaren sermayeyi koruma tercihini ortaya koymuş, zaten sınırlı olan destekler büyük oranda işverenlere verilmiştir. Salgınla birlikte ülkede zengin ve yoksul arasındaki uçurum derinleşmiş, emekçiler açlığa terk edilmiştir.. Salgın ve ekonomik kriz; kapanan işyerleri, üretimini azaltan fabrikalar, işsiz kalan milyonlar ve yoksulluk oluşturmuştur.”
“Açlık ve Yoksulluk Sıradanlaştırıldı”
Ülkenin getirildiği noktada açılığın ve yoksulluğun sıradanlaştırıldığını öne süren Özgür Ulaş Yiğit, şöyle devam etti:
“Açlığın ve yoksulluğun ülkemizde adeta sıradanlaştığı koşullar yaşanmaktadır. Salgın tehdidi ve hastalanma korkusunun yerini işsizlik korkusu aldı. Bu ortamda emekçiler iş bulamamakta, ekonomik sıkıntılar yaşamakta, evine ekmek götürememektedir. Krizi derinleştiren, ekonomik-mali açmazları büyüten, uzun vadeli kalkınma planlamayan, kamucu politikaları terk eden, istihdamı, işsizliği öncelemeyen, sağlam ve sürdürülebilir kamu hizmeti sunmayan iktidar, geçmişte olduğu gibi bu bugün de krizin yükünü emekçilere ödetmek istemektedir. Ülkemizde enflasyon, zamlar, faizler, adaletsiz vergi dilimleri, döviz kurundaki artış ve işsizlik sürekli artmaktadır. Açlığın ve yoksulluğun ülkemizde adeta sıradanlaştığı koşullar yaşanmaktadır. Ülkemizde çok ciddi bir sağlık sorununa dönüşme riski taşıyan korona virüsü; eğitimi, iş hayatını ve toplumsal yaşamı olumsuz etkilemiştir.
“Covid-19 Tüm Emekçiler İçin Meslek Hastalığı Sayılmalıdır”
Yüz binlerce işçi ve emekçi alınmayan önlemler nedeniyle sağlıksız koşullarda ve salgın tehlikesine rağmen iş yerlerine gitmeye mecbur bırakılmıştır. Sağlık emekçileri çok zor şartlarda görevlerini ölümle yaşam arasındaki ince çizgide çalışarak yaşamı büyüttüler. İnsanın paradan daha değerli olduğu, sağlığın alınıp satılamadığı, herkesin sağlıklı gıda ve barınma hakkına sahip olduğu bir dünyanın olacağını gösterdiler. En ön cephede mücadele veren sağlık emekçilerinin çalışma koşulları ivedilikle düzeltilmelidir. Covid-19 tüm emekçiler için meslek hastalığı sayılmalıdır. Tüm emekçilere öncelikli aşı hakkı tanınmalıdır. Memur maaşları tekrardan düzenlenmelidir. Bu yıl kamu emekçilerini ilgilendirecek toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde memurlara grevli toplu sözleşme hakkı tanınmalıdır. Başta sağlık ve eğitim olmak üzere tüm kamu hizmetleri yurttaşlara ücretsiz olarak sunulmalı. Sağlık ve eğitim hizmetleri kamulaştırılmalıdır. Kamuda performans sistemi adı altında esnek çalışma hükümlerine son verilmelidir. Sendikal örgütlenmelerin önünde yer alan engeller kaldırılmalı, sendikalar üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir. Türkiye’deki vergi adaletsizliğine son verilmeli, asgari ücretten vergi kesintisine son verilmelidir. Kamu emekçilerinden kesilen yüksek vergilere son verilmelidir. Açlık sınırı altında yaşayan her haneye asgari bir gelir desteği sağlanmalıdır.”
(Haber Merkezi / Haber Kent)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.