Beyşehir Gölü’nden Suriye’ye “Çin Sazanı” ihracatı

Beyşehir Gölü’nden Suriye’ye “Çin Sazanı” ihracatı
Beyşehir ilçesinde, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nden Suriye’ye “Çin Sazanı” ihracatına başlandı.

Konya’nın Beyşehir ilçesinde, Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olan Beyşehir Gölü’nden Suriye’ye “Çin Sazanı” ihracatına başlandı.

Beyşehir Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Hasan Kurt, Türkiye’nin en önemli tatlı su balığı üretim merkezlerinden Beyşehir Gölü’nden Suriye’ye “Çin Sazanı” balığı ihraç etmeye başladıklarını söyledi.

Halk arasında “İsrail Sazanı” olarak da bilinen ve Beyşehir Gölü’nde son yıllarda popülasyonu giderek artan Çin Sazanı’nın istilacı bir tür olarak bugüne kadar ekonomik değeri olmaması nedeniyle bölgede faaliyet gösteren avcıların ağlarında görmek istemediği, ağlardan toplandıktan sonra ise göle geriye attığı ya da kıyıya getirerek imha ettiği bir balık çeşidi olduğunu vurgulayan Kurt, ancak bu türü milli ekonomiye kazandırabilmek amacıyla kooperatif olarak yürüttükleri çalışmanın meyvesini almaya başladıklarını belirtti.

İç piyasada vatandaşların da ilgi göstermediği Çin Sazanı’nın 1990’lı yıllarda Beyşehir Gölü’nde görülmeye başlandığını, kim ya da kimler tarafından nasıl ve niçin atıldığını, nasıl ürediğini bilmediklerini vurgulayan Kurt, zamanla gölde popülasyonunun artarak yaygınlaşmaya başladığını dile getirdi.

Bu türün otçul bir tür olmasına rağmen gölün asıl türü olan pullu sazanın da larvalarıyla beslenmesi nedeniyle istilacı olarak tanındığını ve zaman zaman ilgili kurumların da desteğiyle popülasyonunun azaltılmasına yönelik çalışmalar yapıldığını anlatan Kurt, “Ağlara çok takılan bir balık ve bolca avlanıyor ama avlanılması istenen bir tür değil, çünkü Türk halkı yemiyor, bölgemizdeki insanlar da tüketmiyor. Ancak, aslında çok lezzetli bir balık türü ama, Beyşehir Gölü’nde çok fazla iriliğe sahip bir balık değil. Büyümüyor ve 6-7 tanesi ortalama bir kilogram ağırlığa kadar ulaşıyor. Ancak biz bu balığın yenmesi gerektiğini ısrarla işliyoruz. Kötülenen bir balık türü. Soruyoruz vatandaşımıza; ‘Bir kere yediniz mi, tadına baktınız mı?’ diye. Onlarda, ‘Yemedim’ diyor. Öyleyse, ‘denemediğin, yemediğin bir balığı neden yemeden kötülüyorsun?’ diye soruyoruz. Bu sorumuza mantıklı cevap alamıyoruz. Dolayısıyla, biz bu balığa iç piyasada talep bulamadık ama yurt dışında bir pazar arayışına girerken, bir ihracatçı firma sayesinde Suriye ile bağlantı kurduk. Suriye’deki durum malum. Ucuz gıda arayışı söz konusu. Şu anda yaptığımız çalışma ile biz bu balığı direk avcıdan toplayarak kooperatif olarak Suriye’ye göndermeye başladık. Suriye’ye şu ana kadar 2 tır gönderdik, şu anda 3’üncü tırımız yola çıkıyor. Balıkçı meslektaşlarımızın da verdiği destekle kilosu 50 kuruşa onlardan alıyoruz, 1 liraya da Suriye’ye satılmak üzere gönderiyoruz. Buradaki amacımız, avcımızın bu durumdan menfaatlenmesi. Suriye’den sonra Irak’a ihraç edilmesi ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Irak pazarı da devreye girdiğinde inşallah bu fiyatların zamanla daha da yükseleceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

"Talep geldikçe biz Beyşehir’den Suriye’ye göndermeye devam edeceğiz"

Suriye’den Beyşehir Gölü’nün Çiz Sazanı’na ekonomik ve ucuz olması nedeniyle çok fazla rağbet olduğunu da anlatan Kurt, “Türkiye’nin birçok bölgesinde bu Çin sazanı var. Ancak, Beyşehir Gölü’nün Çin Sazanı, gönderdiğimiz tırların ardından Suriye halkından yoğun ilgi görmeye başladı. Biz bunu ekonomik olarak cazip olmasının yanında, lezzet farkına da bağlıyoruz. Talep geldikçe de biz Beyşehir’den Suriye’ye göndermeye devam edeceğiz. Beyşehir Gölü’nden şu anda günlük olarak ortalama 8-10 ton civarında avı gerçekleşiyor. Bir tırda 22 ton balığı bu ülkeye gönderebiliyoruz. Eskiden bu ağlara bolca takılan balıklar, zorunlu olarak göle geriye atılır, ya da çuvala katılarak kıyıda imha edilirdi. Ancak, şu anki çalışmayla biz bu türü ekonomiye kazandırmış olduk. Yani, şu anda sardığımız tır, Beyşehir Gölü’ndeki avcılık yapanların bir aylık ekmek ihtiyacını karşılıyor. Balıkçılarımız da bundan dolayı çok memnun. Bölgemizde hiçbir ekonomik değeri olmayan bir türdü, ağlara çokça takılması nedeniyle herhangi bir kazancı olmadığı için avcımıza sıkıntı çektiren bir balıktı ve ağları da bu yüzden yıpratıyordu, ayrıca gereksiz bir uğraşla zaman kaybına da yol açıyordu. Şu anda bu balık avcımıza yeni bir kazanç kapısı, gelecek için yeni bir umut oldu. Böylece avcımızın ekmek ya da mazot masrafı da çıkmaya başladı. Bundan sonraki hedefimiz; bölgemizde daha önceden bir pazarı olmayan bu türün pazar sayısını daha da artırmak ve ardından markalaştırmak. İnşallah, şu anda Suriye’de markalaşmaya doğru da yol alıyor. Aynı durumu zamanla Irak’ta da yakalayacağımıza inanıyoruz” ifadelerini kullandı. (iha)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.